|

Kıbrıs’ta halka Kuvayi Milliye Ruhu aşılandı

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşunda ve 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nda önemli rol oynayan Türk Mukavemet Teşkilatı TMT’nin mücahitlerinden bir babanın oğlu olan Prof. Dr. Soyalp Tamçelik bu teşkilatın kuruluş hikayesini belgelerle sunan bir kitap kaleme aldı. Kıbrıs’ta Sessiz ve Gizli Savaş kitabının yazarı Tamçelik gösterdiği faaliyetleriyle TMT’yi Kurtuluş Savaşı’ndaki Kuvayi Milliye yapısına benzetiyor.

Semiha Kavak
04:00 - 19/05/2024 Sunday
Güncelleme: 23:53 - 17/05/2024 Friday
Yeni Şafak
Arşiv.
Arşiv.

Geçtiğimiz aylarda okurla buluşan Kıbrıs’ta Sessiz ve Gizli Savaş kitabının yazarı Prof.Dr. Soyalp Tamçelik aynı zamanda Kıbrıs’ta doğup büyümüş bir akademisyen. Babası Kıbrıs Türk toplumu tarafından kurulan ve Kıbrıs Harekatı’nda da kahramanlıklar gösteren Türk Mukavemet Teşkilatı TMT’nin mücahitlerinden birisidir. Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslarararı Bölümü hocalarından olan Prof.Dr. Soyalp Tamçelik ile kitabının çerçevesinde Kıbrıs meselesini konuştuk.

Öncelikle şunu sormak isterim; sömürgecilere karşı kurtuluş mücadelesi veren nice örgüt var. Bunların bazıları sadece sömürgecilere karşı değil iç çalkantılarda da önemli rol üstleniyor. Buradan baktığımızda Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatını nereye yerleştirmeli?

TMT’nin temel amacı Kıbrıs Türk halkının can ve mal güvenliğini korumak siyasal ve hukuksal haklarını savunmaktır. Buna göre TMT, Türkiye’deki Kuvayı Milliye yapısına benzetilmektedir.

Kıbrıslı Türkler, EOKA’nın 1955’te başlattığı terör faaliyetlerine karşı silahlı örgütlenmeye giderek direniş eylemini başlatmışlardır. EOKA’nın aksiyoner eylemlerine karşı TMT’nin reaksiyoner eylemleri karşıtlık ilişkisine dayanmaktadır. TMT’nin siyasal ideolojisi Ada’daki Türk toplumunun haklarını savunmak, Türk kimliğini korumak ve Enosis’i engellemektir. Buna göre TMT nefsi müdafaa hakkını kullanmaktadır.

Kıbrıs’ta Türkler arasında muhtelif teşkilatların kurulduğu, ancak askerî nitelik taşıyan teşkilatın sadece TMT’nin olduğu tespit edilmiştir. Buna göre TMT, Kıbrıslı Türklerin can ve mal güvenliğini, toplum bilincini, aidiyet duygusunu ve kimliğini korumak, silahlı güç olarak savunma yapmak ve gerektiğinde saldırıda bulunmak için kurulmuştur.

TMT, sağlık alanından haberleşmeye, kültürel faaliyetlerden toplum maliyesine, iktisadi ünitelerden sosyal hizmetlere kadar kamu yaşamının hemen her alanında toplumun ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmıştır. Bu amaçla TMT, Türk halkını yeniden yapılandırmıştır. Kısacası TMT, salt bir yeraltı teşkilatı olmaktan ziyade Kıbrıslı Türkler için devletleşme sürecinde atılmış bir adımdır.

Sonuç olarak TMT, dünyadaki diğer direniş örgütlerine benzediğinden uluslararası direniş örgütleri içinde değerlendirilmesi mümkündür.

Aralarında az sayıda kadın da vardı

Mukavemet Teşkilatı’na katılan kişiler kimlerden oluşuyordu, bunlar hangi fedakarlıkları yapmayı, hangi sorumlulukları kabul etmiş oluyorlar?

TMT’nin örgütsel yapılanması şu şekildedir: Merkezî teşkilat, propaganda, finans, eğitim, bomba ve suikast grubudur.

Verilen eğitimin zorluğu sebebiyle TMT mensubu olan kadınların sayısının çok azdır. Teşkilattaki erkek sayısı kesin olmamakla birlikte 21 Aralık 1963’e kadar takriben 500-600 kişi olduğu tahmin edilmektedir.

TMT’ye mensup mukavemetçilerden karşılıksız itaat etmesi, emri icra etmesi ve kayıtsız şartsız bağlılık göstermesi beklenmektedir. Kıbrıslı Türkler arasından özenle seçilen kişiler, yemin ederek görev alırken Teşkilata rıza usullüyle bağlı kalması istenmektedir.

TMT saflarına girmeye gönüllü olan mukavemetçiler, ayrıntılı bir araştırmadan sonra seçilip alınmaktadırlar. Teşkilata girebilmek için mukavemetçilerden millî bilincin yoğun ve toplumsal hassasiyetlerin yüksek olması istenmektedir. Bunun dışında genel ahlak kurallarına uyulması veya kötü alışkanlıkların bulunmaması da arzu edilmektedir. Teşkilattaki işlerin yüksek fedakârlık istemesi nedeniyle mukavemetçilerin maddi değerlerden çok manevî değerlere önem vermesi ve baskıyı kaldırabilecek karaktere sahip olması beklenmektedir.

Her mukavemetçi, Teşkilata üye olmadan önce yemin etmesi şarttır. Buna göre Kur’an’ı Kerim, Türk bayrağı ve tabancanın bulunduğu bir masanın önüne getirilen mukavemetçi, el basarak yemin ettirilmektedir. Yapılan yeminin ardından mukavemetçi TMT’ye girmiş sayılmakta ve görevini ifa ederken suistimalde bulunursa infaz da olmak üzere cezalandırılacağını kabul etmiş demektir.

Hem aleni hem sessiz çalıştı

“Kıbrıs’ta Sessiz ve Gizli Savaş” adlı kitabınızda Türk ve Rum etnik yapıları arasında alenen yaşanan çatışmanın yanı sıra “sessiz ve gizli” bir savaşın daha yaşandığından bahsediyorsunuz. Bu konu hakkında biraz bilgi verir misiniz?

Kıbrıs’ta aleni olarak yaşanan silahlı çatışmanın yanı sıra sessiz ve gizli bir savaşın daha yaşandığı görülmüştür. Sessiz ve gizli yaşanan bu savaş, istihbari esaslara ve psikolojik savaş tekniklerine göre yapılandırılmıştır.

Kıbrıs’ta yürütülen bu savaşın, hem çatışma hattında, hem de gerisinde uygulandığı ve birtakım psikolojik savaş teknikleriyle yürütüldüğü anlaşılmaktadır. TMT, bir yandan silahlı mücadeleyi devam ettirirken, bir yanda da Rum toplumu ve EOKA üzerinde olumsuz ve yıkıcı, Türk toplumu üzerindeyse olumlu ve yapıcı nitelikte eylemeler gerçekleştirmiştir.

Psikolojik savaş tekniklerini kullandı

TMT, psikolojik savaş tekniklerini çatışma ve sükûn dönemlerinde tatbik ederken, silahlı mücadelenin dışında sessiz ve gizli bir savaşı daha yürüttüğü görülmüştür. Bir yeraltı organizasyonu olan TMT, hücre sistemine ve gizli haberleşme tekniklerine göre yapılandırılmıştır. Bu amaçla TMT, elemanlarını küçük gruplar hâlinde organize etmiş ve önlem açısından gruplar arası ilişkiyi kesmiştir.

TMT, ilki gayrinizami harp tekniğiyle silahlı mücadeleyi, ikincisiyse psikolojik savaş usulüyle propagandayı kullanmıştır. Buna göre Kıbrıs’ta aynı anda iki savaşın birlikte yaşandığı, paralel evrenlerde birbirini takip ettiği ve birinin açıktan, diğerinin ise sessiz ve gizliden icra edildiği anlaşılmaktadır. TMT’nin psikolojik savaş ve propaganda uygulamaları kesintisiz 7 gün 24 saat esasına göre devam etmiş, çatışma hattında ya da gerisindeki güçlere moral motivasyon kazandırmaya çalışmıştır.

Kara Yılan adıyla bir yeraltı teşkilatı da kurmuşlar

Kıbrıslı Türklerin Mücadelesi denilince akla ilk gelen Türk Mukavemet Teşkilatıdır. Ancak, kitabınızda yer verdiğiniz İngiliz arşiv belgelerine göre Kıbrıslı Türkler TMT öncesinde ve sonrasında da başka yeraltı teşkilatları kurup, çeşitli faaliyetlerde bulunmuşlar, bu arşiv bilgileri ve bu faaliyetlerden bahseder misiniz?

İngiliz arşiv belgelerine göre Kıbrıslı Türkler, TMT’den de önce yeraltı teşkilatları kurmuşlardır. TMT öncesi kurulan teşkilatlar Kara Yılan,1 Volkan ve 9 Eylül Cephesi’dir.

Kıbrıslı Türkler, EOKA’nın terör faaliyetlerinden kısa bir süre sonra kendilerini koruyabilmek için Kara Yılan adıyla ilk yeraltı teşkilatını kurmuşlardır. Kara Yılan, Nisan 1955’le Temmuz/Ağustos 1956 arasında bir tarihte kurulduğu tahin edilmektedir. Belgelere göre Kara Yılan’ın faaliyetleri en fazla 14-15 ay sürdüğü tahmin edilmektedir. Kara Yılan’ın Lefkoşa’da kurulduğu, yerel bir unsur olduğu, Ada’nın tamamına nüfuz edemediği, lojistik güce sahip olmadığı ve ömrü kısa olduğu değerlendirilmektedir.

Daha sonra Volkan adıyla teşkilat kurulmuş

Kara Yılan’dan sonra Volkan adında yeni bir teşkilatın kurulduğu ve Volkan’ın temel amacının Türkleri EOKA saldırılarına karşı korumak olduğu anlaşılmaktadır.

Volkan’ın mottosu, “Var Olmak Lazımsa Kan Akıtmamak Niye ” şeklinde belirtilmiştir. Bir yönüyle Volkan, TMT’nin embriyonik hâli gibidir. Volkan’ın kuruluş tarihiyse 15 Ağustos ile 30 Ağustos 1955 tarihleri arasındadır. Volkan’ın faaliyetlerinin en fazla 23-24 ay sürdüğü tahmin edilmektedir.

Belgelere göre Volkan’ın EOKA karşıtı bir örgüt olduğu ve Türklerin can ve mal güvenliğini korumak için kurulduğu belirtilmiştir. Volkan’ın temel faaliyetleri şiddet eylemlerine karşı misilleme ve tehditte bulunmak, gösteri düzenlemek, sivil itaatsizliğe teşvik etmek, kundaklamak, darp etmektir.

Ağustos 1957’de Volkan’da yaşanan anlaşmazlıklar sonucu buradan ayrılan kişiler 9 Eylül Cephesi’ni kurmuşlardır. 9 Eylül Cephesi’nin adı, 1571’de Türklerin Kıbrıs’ı fethettikleri, Yunanlarınsa 1923’te Anadolu’dan atıldıkları tarihe izafeten verilmiştir.

Belgelere göre 9 Eylül Cephesi, bugüne kadar kurulmuş veya görev yapmış bütün yeraltı teşkilatlarını bir araya getirmek istemiş ilk ve tek organizasyondur. Ancak bu yapının, bu türden bir organizasyonu yönetmesi birikim, deneyim ve kapasite açısından yeterli değildir. Nitekim kısa bir süre yaşanan kazayla birlikte Cephe hareketi tamamen akamete uğramıştır.

Belgelerine göre 9 Eylül Cephesi’nin kuruluş tarihi, ağustosun ilk günlerine tekabül etmektedir. Bu tarih dikkate alınırsa 9 Eylül Cephesi’nin faaliyetlerinin en fazla 15 gün ile 1 ay arasında olduğu tahmin edilmektedir.

Buna göre TMT, aşağıdan yukarıya doğru bir organizasyonla inşa edilmiştir. Bu nüveler tekâmül seviyesine göre değil, kuruluş sırasına göre dizinlenmiştir. Kara Yılan, Kara Çete ve 9 Eylül Cephesi gibi organizasyonlar küçük nüveler, Volkan ise ilk örgütlü organizasyon şeklinde yapılanmıştır. Ancak TMT, en gelişmiş yapı olarak tarihe geçmiş bir teşkilat olarak değerlendirilebilir.

İlk kez gün yüzüne çıkan arşivler

Kitabınızda bugüne kadar gün yüzüne çıkmamış arşiv bilgileri yer almakta. Kitabınızdaki bilgileri edinirken kaynaklarınız neler oldu, arşiv bilgilerine nasıl ulaştınız?

TMT’nin sessiz ve gizli savaşını konu edinen bu çalışmayı hayata geçirebilmek için 21 yıl gibi uzun bir mesai harcanmıştır. Kaynak bilgilere ulaşabilmek için yıllar boyunca KKTC, Türkiye, İngiltere, ABD ve GKRY’deki arşivlerde çalışılmış ve bunun yanı sıra TMT’de bulunan mukavemetçilerle birçok mülakat yapılmıştır.

Dipnot

1 Türk kaynaklarına göre Kara Yılan’dan sonra Kara Çete’nin de kurulduğu belirtilmektedir.



#Kıbrıs
#Tarih
#Kuvayi Milliye
15 days ago