Logo... Yazarlar...

TAHA KIVANÇ


Öcalan ne anlattı?

D aha isteriz...'

Abdullah Öcalan'ın İmralı'da alınan ifadelerini gazetelere sızdıranların duyacağını bilsem, çalışma odamın pencerelerini açıp böyle bağıracağım. 36 sayfa olduğu söylenen ifade metni dişe dokunur bir bilgi ihtiva etmiyor. Kamuoyunun gözü önünde cereyan etmiş, merak gıdıklamayan ayrıntılardan ibaret kaldı Apo'nun söyledikleri. Oysa, PKK terör örgütü liderinin söyleyeceği daha çok şey olmalı.

Öcalan Roma'dayken dünya basınıyla konuşma fırsatı bulmuştu. Örgütünü siyasileştirme yolunda emin adımlarla yürüdüğüne inandığı için gazetecilere anlattıklarını dirhemle tarttığı belli oluyordu... PKK konusunu ciddiye alan her gazete bir adamını göndermişti Roma'ya, yapılan mülâkatlar dünya basınında çıktı. Roma'ya gönderilenler arasında Türk gazeteciler de vardı. Nilgün Cerrahoğlu Abdullah Öcalan'la yaptığı röportajı Milliyet'te yayımladı. Gidip görüştüğü halde mülâkatı günyüzü görmeyen gazeteciler de oldu. Bunlardan birinin patronuna, "Neden yayınlamadınız?" diye sorduğumda, iki bileğini birbirine sürterek, "Kelepçeyle DGM'ye sevk edilmemek için" cevabını vermişti. Terörle Mücadele Yasası teröristin ağzından doğrudan görüş aktarmayı yasaklıyor...

Abdullah Öcalan, Roma'da kendisiyle görüşenlere, Ankara ile ilişkileri konusunda ayrıntılı bilgiler verip durdu. Bunu bildiğim için, gazetelerde çıkan ifade metnini biraz daha dikkatle okudum. Benim yakından izlediğim Öcalan bundan daha fazlasını söylemiş olmalı.

Roma'dayken, vaktiyle kendisine karşı düzenlenen bir operasyonu akamete uğratmak için devreye giren bir siyasi parti liderinden söz ediyordu PKK lideri. Olay, 1995 seçimleri öncesinde geçmiş olmalı. Hani, zamanın başbakanının, "Ya bitecek, ya bitecek" diye açıklamalar yaptığı, seçimde elini güçlendirmek üzere bir operasyon izni verdiği kuşkularının ayyuka çıktığı günler... Seçim sonrasında, bir parti lideri tarafından, "Örtülü ödenekteki 500 bin dolar ne oldu?" diye dönemin başbakanına hesap sorulmuştu ya; işte o günler...

Öcalan, soranlara, "Bir siyasi, bir yakını aracılığıyla, 'Operasyon yapılacak, kaç' haberi gönderdi bana" diye anlatıp durdu Roma'da. Bu tür açıklamalar, Roma'ya gidip terör örgütü lideriyle görüşen Türk gazetecilerin dönüşte havaalanında el konulan teyplerinde de kayıtlıymış... Öyle deniliyor...

Yukarıdaki bilgiyi dolaylı elde ettiğim için, birinci elden dinlemiş olsam dahi, "Deniliyor" biçiminde yansıtmaya mecburdum; ancak aşağıda okuyacağınız bilgiyi bir dergi kupüründen aktaracağım. İnanmayan açar bakar.

Dergi, siyasi konulardaki haberleri ilgi çeken itibarlı el-Vasat. El-Vasat'ın 25 Ocak 1999 tarihli nüshasında yer alan Öcalan röportajında, PKK terör örgütü lideri, inanılmayacak bir olay anlatıyor. Öcalan'ın o dergiye söylediğine göre, son iki yıldır, Türk Genelkurmayı da kendisiyle temas kurmuş. El-Vasat muhabirine, 'siyasi çözüm' için kendisiyle temasa geçenler arasında, iki yıl önce adı gazete manşetlerinde dolaşan bir generalin adını da sayıyor ve "Altı maddelik bir siyasi çözüm planı üzerinde mutabık kaldık" diyor.

Akıl alacak gibi değil, biliyorum ama bu sözler andığım dergide aynen yer alıyor.

Bizim el yordamıyla, sağda solda rastladığımız kırpıntı bilgileri birleştirerek elde ettiklerimiz, devletin arşivinde çok daha sağlıklı biçimde kayıtlara geçmiştir muhakkak. Havaalanında el konulan kasetlerin çözümü yapılmış ve dosyasına işlenmiştir. Abdullah Öcalan'ın Roma'da görüştüğü yabancı gazetecilere neler anlattığı da, gazete ve dergilerde çıkan haber ve röportajlar derlenerek, izlenmiştir elbette. İmralı'da sorgulayanların, terör örgütü liderine, "El-Vasat'a verdiğin mülâkatta sözünü ettiğin temasları biraz daha açar mısın?" sorusunu sormamış olacaklarını düşünemiyorum. Ya da, "1995'te düzenlenecek operasyondan, bir siyasinin sana önceden haber göndermesi sayesinde kıl payı kurtulduğunu anlatıyormuşsun; kimdi o haberi gönderen ve aracı olarak kimi kullandı?" diye bir soru yöneltilmemiş olabilir mi? Bence olamaz. Bu sorulara cevap teşkil edecek ifadeler neden medyaya sızdırılan metinde yer almıyor o halde?

Suikast sonrasında, sevenlerini, "Suçlu irtica" diye sokağa dökenler bile, bugün, Uğur Mumcu'nun, PKK'nın kuruluşunda bazı devlet birimlerinin rolünü araştırması yüzünden hayatını kaybetmiş olabileceğinden kuşku duyuyor. Neydi araştırdığı Mumcu'nun? Abdullah Öcalan'ın ilk eşi Kesire'nin babasının MİT'te çalıştığı... Kuruluş günlerinde her belâyı savuşturmada yararı dokunan 'Pilot Necati' adlı kişinin MİT ajanı olduğu... Abdullah Öcalan'ın polis tarafından yakalanmışken kuşkulu biçimde salıverildiği...

Hayret, ifadesini alan savcılar, hepimizin merak ettiği bu konulara dair tek bir soru yöneltmemişler Abdullah Öcalan'a. Merak güdülerinin bu denli az gelişmiş olabileceğini sanmıyorum.

Biri, duvara, "Bütün Giritliler yalancıdır" yazıp altına imzasını "Bir Giritli" diye atmış... Altındaki imza yüzünden her halükârda yanlış olan bir önerme bu. Abdullah Öcalan'ın her söylediğine inanmaya hazır olanlara hatırlatırım.


 


  3 Mart 1999 Çarşamba


Bizim el yordamıyla, sağda solda rastladığımız kırpıntı bilgileri birleştirerek elde ettiklerimiz, devletin arşivinde çok daha sağlıklı biçimde kayıtlara geçmiştir muhakkak. Havaalanında el konulan kasetlerin çözümü yapılmış ve dosyasına işlenmiştir. Abdullah Öcalan'ın Roma'da görüştüğü yabancı gazetecilere neler anlattığı da, gazete ve dergilerde çıkan haber ve röportajlar derlenerek, izlenmiştir elbette. İmralı'da sorgulayanların, terör örgütü liderine, "El-Vasat'a verdiğin mülâkatta sözünü ettiğin temasları biraz daha açar mısın?" sorusunu sormamış olacaklarını düşünemiyorum. Ya da, "1995'te düzenlenecek operasyondan, bir siyasinin sana önceden haber göndermesi sayesinde kıl payı kurtulduğunu anlatıyormuşsun; kimdi o haberi gönderen ve aracı olarak kimi kullandı?" diye bir soru yöneltilmemiş olabilir mi? Bence olamaz. Bu sorulara cevap teşkil edecek ifadeler neden medyaya sızdırılan metinde yer almıyor o halde?


 

|| ANASAYFA || GÜNDEM || POLİTİKA ||
|| DÜŞÜNCE || YAZARLAR || SERBEST KÜRSÜ ||
|| AÇIK OTURUM || LİNKLER ||
|| YENİ ŞAFAK'a Mesaj ||


Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© 1998 ALL RIGHTS RESERVED