YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

 

 

Muhalefet ve Makovski

Türkiye kamuoyunun dikkatinin İngiltere maçına kilitlendiği bu aşamada, ister istemez cumhurbaşkanlığı sorunu ikinci plana itilmiş durumda. Bu da zaten sayın Ecevit'in ve cumhurbaşkanı üzerinde derin hesaplara girişen örtük çevrelerin arzuladığı bir şey. Konu toplumun ve TBMM'nin gündeminden uzaklaştıkça, siyasî partilerin inisiyatiflerinde beklenmeyen daralmalar başgösteriyor ki, işte şimdi maalesef öyle bir berzahtan geçiyoruz.

Nedir bu berzâh?

Toplumun bütün dikkati millî maç üzerinde yoğunlaşmış, gazetelerin birinci sayfaları da maça tahsis edilmiş!.. Ecevit ve Bahçeli büyük ihtimal, aday, meselesini bilinçli bir tehire tâbi tutuyorlar. Muhalefet ise tam şaşkınları oynuyor. Çiller hâlâ daha meseleyi kavrayamamışken, Recaî Bey de elindeki kartları herkese açarak biz olmadan bu meseleyi çözemezsiniz diyor. Açılmış kartın hangi oyun değeri kalır ki?

Edilgen muhalefet konumu

Bu kilitlenmeyi çözmeye yarayacak, yani DSP-MHP ve üstü örtük çevrelerin gizli ittifakına karşı bir strateji ile boşa çıkartacak yegâne unsur ANAP iken; amacını aşan garip bir Yılmaz allerjisi ile muhalefet, maalesef kendi elini-ayağını bağlamaktan başka bir iş yapmıyor. Yani kendi edilgenliğini muhkem bir kaziyyeye dönüştürüyor.

Tekrar ediyorum, muhalefet Yılmaz'ı, cumhurbaşkanlığı konusunda desteklesin demiyoruz. Ama orta yerdeki DSP-MHP kilitlenmesinin ve bu manzara karşısındaki edilgen muhalefet rolünün suçlusu da Yılmaz olamaz ya?.. Oluşmuş bir karşı cephe nasıl yarılacak? TBMM'nin inisiyatifi nasıl sağlanacak? Bu soruları kendi kendisine sormayan, yani kendi tarihî sorumluluğunu ihmal eden bir tutumun, ömrü hep yanıp yakılmakla, şikâyetle, arabesk ağıtlar üretmekle geçmeyecek midir?

Hal böyle iken Ecevit diyor ki, isteyenler adaylığını koysun!.. Bunlar tartışılsın, yıpransın, vakit geçsin!.. Böylece adaylık süresinin sonuna doğru yaklaşalım. İşte o anda, benim aklımda iki isim var, onları piyasaya arzedeceğim. Vaktin dolmasına az bir süre kala da, koalisyon liderlerini toplayacağım. Yani bir emrivâkide bulunacağım. Böylece, manevra alanı alabildiğine daralan koalisyon liderlerinin ve muhalefet partilerinin yapacağı bir şey kalmamış olur. Velhasıl şimdiki manzara işte bundan ibaret!..

Muhalefet bekliyor, ANAP şaşkın, öyle bekliyor!.. Beklesinler bakalım, ayaklarına top değecek diye. Eğer böyle giderse, cumhurbaşkanlığı maçında, muhalefetin ayağına bir kere bile top değmeden bu maç sona erer.

Gizli adayları kim biliyor?

Peki, bu ismi açıklanmayan cumhurbaşkanı adayları kimlerdir? Basın ve muhalefet organları, gizli adayların kimliği noktasında âdeta fıtık oluyor, fakat kimsenin tınladığı da yok. Asıl sıkıntı da burada zaten.

Bize göre bu adayları basın ve muhalefet organları bilmese de, bilen bazı çevreler bulunduğundan şüphe edemeyiz. Meselâ askerlerin merakı zâil olmuş görülmüyor mu? Orta yerdeki bu umûmî rehâveti nasıl izah edeceksiniz o zaman?

İkincisi, DSP-MHP bloğunun gizli ortağı durumundaki örtük, karanlık mihraklar, niçin kaygısız bir görüntü içindeler? Bize göre bu çevreler de adaylar konusunda tatmin edilmiş olmalılar. Yoksa orta yerde cayırtıdan geçilmez, Ecevit'e ağzındaki baklayı muhakkak çıkartırlardı. Yani basın tekelleri, böyle kaygısız bir maç seyircisi, ya da "Meraklı Melâhat" rolleri ile iktifa etmezlerdi.

ABD, 28 Şubat sürsün istiyor

Gelelim dış çevrelere, yani ABD'ye!..

Biliyorsunuz biz, ABD zeminlerinin, sayın Demirel'in seçimi hususunda ısrarlı bir gayret sergiledikleri düşüncesinde olduk. Başkalarının kanaati bizi ilgilendirmiyor. Ne Cengiz Çandar'ın, ne de çift maaşlı Yasemin Çongar takımının yazdıkları!.. Bu hususta Ferai Tınç'ın (5+5) ve Süleyman Bey konusundaki ABD intibaları daha gerçekçi idi. Seçim öncesi olduğu için de daha doğru tespitlerdi. Diğerleri ise, seçim sonrasına denk düşürülmüş bir şeyler mesâbesinde kaldı.

Son olarak, Washington Enstitüsü'nün nâmdar masa şefi Alan Makovski'nin hazırladığı rapor önemli. Ne diyor Musevî Türkiye uzmanı? "Yeni seçilecek cumhurbaşkanı çok önemli." Neden mi? Türkiye'de 28 Şubat politikalarının devamı bakımından çok önemli. Meselâ yeni cumhurbaşkanının, YÖK'teki başörtüsü uygulamasını sürdürmesi, YÖK'ün başındaki kişileri görevden uzaklaştırmaması için!.. Daha daha, askerî etkinliğin devamı bakımından. Yok eğer böyle olmazsa Türkiye raydan çıkar, son derece tehlikeli gelişmeler beklenebilirmiş vs.

Muhteremin bu raporu/yazısı hayli mahfuz tutuldu. Acaba neden? Demokratikleşmeci ABD yalakalığı bu durum karşısında ne der ki? Bayağı merak ediyorum. Ayağı yere basmayan "ABD güzellemeleri" ne diyor, 28 Şubat'ın sürmesinden yana bu Enstitü raporu ne diyor? Peki, ya siz ne diyorsunuz?


20 Nisan 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...