YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

 

 

Herkesin aklı kendine

Başbakan Bülent Ecevit'in aklında iki isim var, bunu biliyoruz, yardımcısı Devlet Bahçeli'nin aklında da iki isim olduğunu yeni öğrendik. Birbirlerine 'sunmadıkları' için aynı isimler mi bilmiyorlarmış. FP lideri Recai Kutan ise aklında üç isim olduğunu söyledi... ANAP lideri Mesut Yılmaz'ın aklında bir tek isim olduğu aylardan beri söyleniyor... Gelin de işi şakaya vurmayın. DYP lideri Tansu Çiller ne olup bittiğini anlamaya çalışacağı yerde, ortaya çıkıp "Benim elimde de torba var beyler" dese ve herkesin aklındaki isimleri içine atacağı torbadan bir çekiliş düzenlese...

Dünyanın belki de 'en ciddi' işi olan cumhurbaşkanlığı seçimini, lotaryacılığı akla getiren bir münasebetsizliğe dönüştürmeyi sonunda başardık. "Aklımda isimler var" diyenler, galiba, bizimle kafa buluyorlar.

Bu durumun sebebi ne olabilir?

Akla gelen sebeplerden biri, bilebilecek durumdaki birinin, son anda 'esas aday' olarak ortaya atacağı isme kadar kamuoyunu oyalama taktiği olmasıdır. Başbakan'ın "Aklımda iki isim var" dediği andan itibaren, kamuoyuna, "İşte o isimler" iddiasıyla 20'ye yakın değişik isim yansıdı. Aynı durum iki gündür, Devlet Bahçeli için de söz konusu, mâkul olmayan bir dizi isim "MHP liderinin tercihi" olduğu söylenerek medyada dile getiriliyor. Recai Kutan her zamanki gibi şeffaf, onun adaylarının kim olduğunu tahminde kimse zorlanmıyor. Tansu Çiller ise, ortaya atılan söylentilerin ne anlama geldiğini o söylentileri yayan gazetecilere sorarak merakını giderme telâşında. Tabii, bu karışıklıkta, ismi hiç geçmeyen birinin şansı artıyor olabilir.

Bir başka sebep de, Süleyman Demirel'in görev süresini uzatmaya yönelik olağanüstü çaba sırasında, iktidarı oluşturan partilerde meydana gelen lidere boyun eğmeme görüntüsünü ortadan kaldırma gayreti olabilir... Ecevit ve Bahçeli'nin bütün yönlendirmelerine ve zorlamalarına rağmen, DSP ve MHP'den de hayli yüklü sayıda milletvekili kendi özgür iradesiyle hareket etti. Bu, bütün gücünü partisi üzerindeki sultasından alan liderlerin façasını bozan bir gelişme. Başbakan'ın, ANAP'lı ortağını kastederek, "Lider dediğin, sözünü grubuna mutlaka dinletir" cümlesini sarf ettiğini unutmayın... Demirel macerası bu tür 'grubuna hâkim lider' görüntüsünü bozdu. Şimdi tek başına, "Aklımda isimler var" diyen siyaset adamı, etrafına, "Benim dediğim olur" kanaatini vermeye çalışıyor..

Oysa, anayasa, cumhurbaşkanı seçimini, bırakın liderlerin aklına, partilere veya hükümete bile bırakmamış bulunuyor. Devleti temsil edecek kişiyi milletin temsilcileri, liderlerinin ve parti gruplarının mülâhazaları dışında ölçülere vurarak seçecekler... Aksi halde, cumhurbaşkanını, arkasında çoğunluk bulunan her iktidar kendi arzusuna göre seçerdi. Oysa, beklenen cumhurbaşkanının partiler üstü bir uzlaşmanın sonucu olarak Çankaya Köşkü'ne çıkmasıdır. Liderlerin aklındaki isimlerden hiçbiri, bu yönden cumhurbaşkanı olmayı hak etmiyor... Öyle bir 'tek seçici' sayesinde koltuğa oturan cumhurbaşkanı, görevde kaldığı süre içerisinde, gerçek anlamda 'tarafsız' olabilir, 'partiler üstü' davranabilir mi? Kendisini hangi siyasetçi akıl ettiyse (veya bunu o politikacın aklına kim düşürdüyse) onu dinleyecektir o koltukta oturan kişi...

Meclis'in olup biteni şaşkınlıkla seyretmesine aldanmamak gerekiyor. 5 Nisan'da gördük, bu Meclis, gerektiğinde, baskılara pekâlâ direnebiliyor... Aklındakilerden birini ortaya sürmeye hazırlanan liderler, bu anlamda, Meclis'e karşı bir saygı kusuru işlemiş oluyorlar...

Tabii, işin en vahim yönü, "Neden?" sorusuna cevap ararken aklımıza gelen 'esas aday' senaryosudur. Parti başkanları, başbakan ve başbakan yardımcısı konumundaki siyasiler 'koltuğa en uygun isim' etrafında açık uzlaşma arayacak yerde, kafaları bulandıran açıklamalarda bulunmayı, şimdilik ismi pek geçmeyen bir 'aday' için arazi temizliği amacıyla yapıyorlarsa, bunun siyasi sistemde meydana getireceği tahribat şimdiden tahmin edilemeyecek kadar müthiş olabilir... Hele bir de, "esas aday' sistem dışı odaklar tarafından kulaklarına üflenmişse...

Çözüm, Meclis'in kendi iradesine sahip çıkmasıdır, iyi de, aynı liderler kafa karıştırarak Meclis'i meflûç hale getirmediler mi?


20 Nisan 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Fehmi Koru

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...