YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Cumhurbaşkanlığı ve isimler

Kim cumhurbaşkanı olacak? Gün geçmiyor ki, Meclis'te bir balon uçurulmasın, birkaç isim birden, muhtemel adaylar olarak kulaklara fısıldanmasın.

Bu durum, Demirel'in alternatifsiz olmadığını hepimize gösterdi. Çankaya'ya yakışan ve ilk çırpıda akla gelen en az 20 aday mevcut.

Demirel'in sitemi

Demirel, 1999 Satranç Ödül Töreni dolayısıyla şöyle konuşmuş: "Şu masayı bir devirelim, sonra bakarız icabına... Üzerinde cam var, sürahi var. Devirdik ama kırıldı döküldü... Onun kırılacağını önceden bilmeliydin. Kırıldı ne oldu? Zarar edersin."

Demirel, önünü kesenlere sitem etmekle kalmıyor, bundan ülkenin zararlı çıkacağını da ima ediyor.

Oysa aksine... Bir büyük kesim, memleketin önünün açıldığını tahmin ediyor.

Baksanıza bugünden Demirel'i hiç aratmayacak isimler ortada dolaşıyor.

İşte ilk akla gelenler:

Nevzat Yalçıntaş, Vecdi Gönül (FP), Ertuğrul Kumcuoğlu, İsmail Cem, Hüsamettin Özkan (DSP), Murat Sökmenoğlu, Sadi Somuncuoğlu, Sabattin Çakmakoğlu, Tunca Toskay (MHP), Doğan Güreş (DYP), Ertuğrul Yalçınbayır, Yılmaz Karakoyunlu, Yıldırım Akbulut (Anap).

Dışardan: Sami Selçuk, İlter Türkmen, Şükrü Elekdağ, Hikmet Çetin.

Cumhurbaşkansız kalmış gibi bir durum yok.

Şimdi mesele, acaba Ecevit'in kafasındaki isimler kim? Bunu tespit edebilmeliyiz.

Taktik değişikliği

Başbakan taktik değiştirdi. Önce muhalefet liderlerini de ziyaret etmek suretiyle, bir mutabakat arayışında olduğunu belirtmişti. Hatta, bir süre sonra, bu defa bazı isim teklifleri ile muhalefetin kapısını çalacağı izlenimini yaratmıştı.

Bu açıklamalarının ardından, Cumhurbaşkanı Demirel ve Genelkurmay Başkanı Kıvrıkoğlu ile görüştü.

Ve yöntem değiştirdi. Bu yeni yönteme göre, adaylar açığa vurulmayacak ve gelişmeler beklenecek.

Acaba Ecevit niçin, böyle bir değişikliğe gerek duydu?

Benim şahsen iki yorumum var:

Biri karamsar yorum...

Karamsar yorum

Bizi üzen ihtimal şu: Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu, Gözcü gazetesinde, Kurtul Altuğ'un yazdığı gibi bazı şartlar sıraladı: Cumhurbaşkanı, 1- Bölücülüğe karışmamış olacak 2- İrticai faaliyetlerle en ufak ilgisi bulunmayacak 3- Kapatılan Refah Partisi ve onun uzantılarıyla hiç ilişkisi olmayacak 4- Üzerinde hiç şaibe taşımayacak.

Gerçekten, Genelkurmay Başkanı, "Refah Partisi ve onun uzantısı olanlar" şeklinde bir söz sarfetti mi? Bir başka ifade ile, Fazilet Partisi'ni devre dışı bırakma anlamında mı konuştu?

O kadar yüz göz olmuşuz ki, Başbakan, Gözcü'deki bu iddiayı cevaplamak lüzumunu dahi hissetmiyor.

Haber gayriciddi bir gazetede yayınlandığı için, yanlış olduğunu varsayıyoruz. Eğer doğru ise, demokrasimize bir hançer daha saplandı demek.

Gözcü'de, askerin İlter Türkmen ve Şükrü Elekdağ'a da karşı olduğu belirtiliyor.

Gözcü gazetesi, malûm, Aydın Doğan'a ait. Bu gazetede, askerin ağzından karalanan İlter Türkmen, Hürriyet'te, Şükrü Elekdağ ise Milliyet'te yazıyorlar. Hürriyet ve Milliyet'in sahibi de Aydın Doğan.

İşin bu garip yanını bırakıp esasa dönelim.

İddiaya göre, İlter Türkmen 1995 yılında, Birleşmiş Milletler'de görevdeyken, Filistinliler'e Yardım Komitesi'nin paralarını usûlsüz kullanmış! Norveç basını bu konuda çok geniş yayın yapmış ama, Norveç'te yaşayan Figen Ok adındaki bir kadın durumu Türk Dışişleri Bakanlığı'na bildirdiği halde, olay örtbas edilmiş. Bu yüzden İlter Türkmen şaibeli imiş.

(Görüldüğü gibi hemen, karalama ve paralama kampanyası başlatıldı. Gözcü'nün Norveç'te yaşayan Figen Ok'un şikâyetinden haberi olamayacağına göre, demek istihbarat elemanları gene devrede).

Şükrü Elekdağ ise, hem bir Amerikan şirketinin Türkiye temsilciliğini yaptığı için, hem de Fethullah Hoca'nın televizyonu olarak bilinen STV'nin Yönetim Kurulu Üyesi olduğundan dolayı sakıncalı bulunuyormuş.

İyimser yorum

Karamsar yorum, Gözcü'deki haberin doğru olduğu varsayımına dayanıyor.

Bülent Ecevit, Genelkurmay'dan "Fazilet devre dışı bırakılsın" talimatını aldıktan sonra, taktik değiştirmiş, muhalefete isim sunup onların tasvibini kazanmaktan vazgeçmiş olabilir. 5'li mutabakat arayışı, bir ihtimal askerin vetosuna çarptı.

Ama ben iyimser yorumu tercih ediyorum.

Belki de, Demirel, taktik değiştirmesini Ecevit'e tavsiye etmiştir.

"Önce, muhalefetten gelecek isimleri bekle. Zira bazı adayları şimdiden ortaya atmanız, onların yıpranmasına yol açar" demiştir.

Belki kulağına Hikmet Çetin'in veya Ertuğrul Kumcuoğlu'nun isimlerini fısıldamıştır.

Ecevit'in zihnindekiler

Şimdi Ecevit, Cumhurbaşkanları adaylarını zihninde muhafaza ediyor. Herkes de, ucundan kenarından onun beyninin içindekini okumaya çalışıyor.

Meselâ Anaplılar, Ecevit'in gazetecilerle sohbetinden, Mesut Yılmaz'a kapı araladığı sonucunu çıkarmışlar.

Böyle bir izlenim elde edilmesinin sebebi, Ecevit'in nezaket icabı ve hükûmetin istikrarı gereği açıktan açığa Yılmaz'ı suçlamaması.

Zaten şüphe, her zaman "sanığın" lehinedir!

Hakkında 7 soruşturma dosyası bulunan, özellikle Türkbank ihalesinin kahramanı olan Mesut Yılmaz'ın Çankaya'ya çıkması mümkün mü? Eğer "şaibe" sözü ile Yılmaz tarif edilmiyorsa kim hedef alınıyor?

Gözcü gazetesinde ismi verilen İlter Türkmen veya Şükrü Elekdağ mı?

Hikmet Çetin

Kimine göre Demirel Ecevit'e, kendisine de yakın olan Hikmet Çetin'in ismini verdi.

Çetin'in bütün partilere teması var. Hatta, Anasol-D yıkılınca, hükûmeti kuracak bir isim aranırken, Fazilet Hikmet Çetin'i desteklemişti. Çiller itiraz etti ve Ecevit'e destek verdi. Mesut Yılmaz'ı da arkasına alan Ecevit, azınlık hükûmetinin başbakanı oldu. 18 Nisan 1999 Genel Seçimleri'ne Başbakan olarak girdi. Apo'nun yakalanmasıyla rüzgârı arkasına aldı ve partisini büyüttü.

Şimdi, acaba Cumhurbaşkanlığı konusunda Mesut Yılmaz'ın önünü açarak, ona vefa borcunu öder mi?

Kanaatimizce, Anap Genel Başkanı'nın pek şansı yok. DSP vize verse, MHP karşı çıkacaktır.

Hikmet Çetin herkese yakın, her partiyle ilişkisi var. Ama acaba şansı var mı?

Doğan Güreş ve Sami Selçuk

DYP'den Doğan Güreş Paşa'nın aday olması beklenebilir. Kimileri, sahte demokrat kesilerek "Asker olmaz" diyor.

Aksine, siyaset yapmak için, Parlamento yolunu seçmiş Doğan Güreş. O sivil bir paşa. Darbe yaparak, baskı kurarak Çankaya'ya çıkmaya yeltenmiyor. Cemal Gürsel ve Faruk Gürler'e benzemiyor.

Meşru zeminlerden yararlanıyor.

Buna mukabil, 28 Şubat'a bulaşmış bir paşa Cumhurbaşkanı olamaz. Veyahut kimsenin aklına Vural Savaş'ı aday göstermek gelmez.

"Derin devletin", ajanlarını, Yargıtay Başkanı Sami Selçuk aleyhine, kışkırtmasının sebebi bu.

Sami Selçuk gerçek bir demokrat. Ve onun gibi bir cumhurbaşkanı, Türkiye'nin, ayıplı demokrasisinin onarılmasına yardımcı olur; Avrupa Birliği'ne giden yolu kısaltır.

Ama, bakın şu tabloya: Bir zamanlar, Batılılaşma'nın önderliğine soyunanlar, Avrupa Birliği'nin engelleri haline geldiler.

Vesayetçi zihniyet, demokrasiye direniyor.

Meclis'in seçeceği cumhurbaşkanı, ister sivil, ister asker olsun, bu vesayetçiliğe ve tepeden inmeciliğe direnecek iradeye sahip bulunmalı.


20 Nisan 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Nazlı ILICAK

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...