T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Medyatik hiper-terör ve "pornografik" savaş

Medya, bu kadar her yerde hazır ve nazır olmamış, bu denli here yere ve her şeye nüfuz etmemiş ve dolayısıyla zaman'da ve mekanda mesafe kavramı sanal bir şekilde ortadan kalkmamış olsaydı, Amerika'da yaşanan terör olayı bu kadar hiper (aşırı, sanal, abartılı) boyutlar kazanabilir miydi?

Aslında tam bir medyatik hiper-terör ve hiper-gerçeklik durumu ile karşı karşıyayız. Hiper-terör ve hiper-gerçeklik kavramlarını çağımızın en cins düşünürlerinden Jean Baudrillard'a borçluyuz: Baudrillard, medyanın her yerde hazır ve nazır olacak kadar yaygınlaşmasının, gerçeklik algımızı ve gerçeklik kavramını köklü bir şekilde değiştirdiğini söyler: Artık gerçeklik, parçalanmış, iki farklı gerçeklik biçimi ortaya çıkmıştır: Birincisi, bizim bildiğimiz, yaşadığımız, tecrübe ettiğimiz fizik gerçeklik. İkincisi de, medya yoluyla üretilen "sanal" gerçeklik.

Baudrillard, medya yoluyla üretilen sanal gerçekliği, aynı zamanda hiper-gerçeklik olarak tanımlar. Ve hiper veya sanal gerçekliğin, gündelik hayattaki (fizik) gerçeklikten daha gerçekmiş gibi algılandığını ve hayatımıza hakim olduğunu söyler: Öyle ki, medya yoluyla üretilen bu hiper ve sanal gerçeklik, çoğu zaman yaşadığımız gündelik (fizik) gerçekliğin önüne ve yerine geçer. Dolayısıyla biz yaşanan olayları, hayattaki gerçekleri artık hayatta vuku bulduğu gibi değil, medya nasıl yansıtıyorsa öyle algılarız. Yani, sanal, medyatik gerçeklik, hayattaki gerçek (fizik) gerçeklikten daha gerçek bir konuma geçmiştir. Sonuçta, medyanın ürettiği gerçekler, hayatımızdaki gerçeklerin yerine geçer; hayatımızdaki gerçeklerse, bu süreçte, buharlaşır, sırra kadem basarlar.

Amerika'daki terör olayı, şu an artık tam bir hiper-gerçeğe dönüştürülmüştür: Medyanın enformasyon ve görüntü bombardımanına maruz kaldığımız için, yaşanan terör olayına, öncesine ve sonrasına ilişkin edindiğimiz tüm "bilgiler", sadece ve sadece medyanın bize sunduğu malumatlardan ibarettir.

Medya, terör olayını da, terör olayına ilişkin her şeyi de ancak medyadan izleyebilen ve öğrenebilen hepimizi de "rehin" ve "esir" almış durumdadır. Medya, işin içinde (tam merkezinde) olduğu sürece, terör olayının nedenlerini de, bundan sonra neler olabileceğine ilişkin şeyleri de hiçbir zaman tam olarak öğrenemeyeceğiz. Medya bize neyi sunarsa onları gerçekmiş diye kabul edeceğiz.

Baudrillard, medyanın enformasyon bombardımanının "iletişim coşkusu" ürettiğini belirtir ve medyanın ürettiği iletişim coşkusunun, esas itibariyle müstehcen (pornografik) olduğuna dikkat çeker. Şöyle ki, medya, örneğin ABD'deki terör olayı dolayısıyla bizi yoğun bir enformasyon bombardımanına tabi tutmakta, ürettiği sanal (ve dolayısıyla "ısmarlama", cilalanmış, paketlenmiş ve belli bir amaca hizmet etmesi için tasarlanmış) haberler ve görüntülerle, bizi tam anlamıyla ayartmakta, manipüle etmektedir. Örneğin, terör olayından sonra medya, ürettiği ve tekrar tekrar dolaşıma ve tüketime sunduğu haberler ve görüntüler yoluyla, hem Amerikan toplumunu, hem de tüm dünyayı tam anlamıyla ajite etmiş, ayartmış; ortada somut hiçbir şey olmamasına rağmen dünya kamuoyunu müslümanların ne denli fanatik, gözü dönmüş, kan-emici insanlar olduğu konusunda manipüle etmeyi, yönlendirmeyi başarmış ve Amerika'nın müslüman bir ülkeye yapacağı saldırıları meşrulaştırmıştır.

İşte medyatik hiper-terör bu: Asla onaylanamayacak ve kimin, ne amaçla tezgahladığı belli olmayan vahşi ve de ürkütücü bir terör olayı, bütün müslümanları ve dolayısıyla İslam'ı fanatizmle, kan-emicilikle özdeşleştirecek (sanal ama boyutları ve sonuçları bakımından terör olayından kesinkes daha tehlikeli ve kalıcı) medyatik bir hiper-terör olayının yaşanmasına, meşrulaştırılmasına malzeme olarak kullanılmıştır. Medyatik hiper terör, tam bu noktada pornografik bir baştan çıkarıcılık işlevi görmeye başlamaktadır: Medyanın estirdiği hiper-terör havası, Amerika'daki terör olayı ile hiçbir ilgisi olmayan 1,5 milyarlık müslüman dünyanın şeytanlaştırılmasına (demonization) ve İslam dünyasının herhangi bir köşesine, ülkesine yapılacak bir saldırı veya savaşın herkesi tatmin edecek, katharsis'e (doyum'a) ulaştıracak şekilde meşrulaştırılmasına son derece uygun bir zemin hazırlamıştır.

Medyanın ürettiği hiper-terörün pornografik ayartıcılığı, o "ilkel" Aristo mantığına başvurmaktadır: Amerika'daki vahşi terör olayının zanlıları ilan edilen kişi, grup veya ülkelerle ilgili haberler; (camilerde namaz kılan, Kur'an okuyan) sade ve masum müslümanların görüntüleri eşliğinde tüketime sunulmakta ve böylelikle Umberto Eco'nun deyişiyle "göstergebilimsel bir gerilla savaşı"na dönüştürülerek, bu terör olayının suçlusunun müslümanlar ve dolayısıyla müslümanlık olduğu ilan edilmekte ve herhangi bir müslüman ülkeye yapılacak saldırı böylelikle meşrulaştırılmaktadır.

Burada tam bir kontrol ve manipülasyon aracı olarak işlev gören medya, Amerikan dış politikasının ve geleceğe ilişkin stratejilerinin (aşklarının ve savaşlarının) meşrulaştırıcısı ve insanların bilinçaltlarını, ilkel dürtülerini harekete geçiren sanal bir silah gibi kullanılmaktadır.

Ve sonuçta ortaya çıkan tablo şudur: ABD, kızıl tehlike'nin bitirilmesinden sonra benimsediği "fundamentalizm tehdidi ve tehlikesini bertaraf etme" politika ve stratejisinin başarıyla uygulanamadığını görmüştür. ABD'deki terör olayı, bu politikanın ve stratejinin daha farklı, daha sinsice, daha ayartıcı, daha sofistike yöntemlerle uygulanması için yeni bir milat ve fırsat olarak kabul edilmektedir. Medyatik hiper-terörün, ayartıcı, pornografik bir dil geliştirerek savaş çığırtkanlığına başvurmasının ve müslümanları hedef göstermesinin temel nedeni budur.

Terör olayı dolayısıyla "terörizmle mücadele ikiyüzlülüğü"ne başvurularak "medeniyetler çatışması"nın nasıl hayata geçirilmeye çalışıldığını sonraki yazıda tartışalım.


17 Eylül 2001
Pazartesi
 
YUSUF KAPLAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED