T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Diplomasinin yalanla flörtü

'Diplomasi' gerçeği binbir biçimde ifade edebilme sanatıdır. Diplomatların, gerektiğinde, gerçeği yamultmaları da garip karşılanmaz; bir çok savaş, diplomatların mahareti ve söz hâkimiyeti sayesinde önlenebilmiştir. Bu bakımdan, diplomasi, sadece bir meslek değil, bir sanattır da...

Türkiye'nin Moskova büyükelçisi Nabi Şensoy, 'diplomasi' ile bağdaştırılması çok zor bir tartışmanın tam ortasında. 1999 yılı eylül ayında Moskova'yı ziyaret eden Mesut Yılmaz başkanlığındaki ANAP ve ANAP'lı işadamları heyetinin temasları, biraz da onun yüzünden, içinden çıkılmaz bir hal aldı. Son durum şu: Büyükelçi Şensoy, verdiği bilgilerle, iki gazeteciyi yanılttı; büyükelçinin verdiği bilgileri denetlemeden aktardıkları için, o meslektaşlar da, okurlarını yanıltmış oldular.

Konu, bildiğiniz gibi, 'mavi akım' projesiyle ilişkili. 3 milyar dolarlık projede şu ana kadar 400 milyon doların üzerinde kaynak sarf edildi bile. Bu, olayın akçalı yönü. Olayın bir de "Türkiye'nin stratejik öncelikleri" boyutu var ki, önümüzdeki günler bu konunun enine-boyuna tartışılmasına sahne olacak. 'Mavi akım', hem akçalı yönü hem de stratejik boyutu sebebiyle, ANAP lideri Mesut Yılmaz'ın başını ağrıtacak...

İlk raundta olanları yakından izlediniz: ANAP lideri, Oktay Ekşi ve Ertuğrul Özkök aracılığıyla yaptığı açıklamalarda, Moskova'da Gazprom şirketi yetkilileriyle görüştüğünü inkâr etti, ama inkârı, belgeler ve tanıklıklarla tekzip yedi. Gerçek açıkça ortada: Mesut Yılmaz, Moskova'da, hem de Gazprom'a ait bir binada, şirketin yönetim kurulu başkanı ile (muhtemelen genel müdürü ile de) görüştü. O görüşmenin, "Nasılsın, iyi misin?" çerçevesinde kalmadığı dönemin gazetelerine yansıyan haberlerden anlaşılıyor. Ruslar, o görüşmede, mevzuat değişikliği ile ilgili protokol talebinde bile bulunmuşlar.

Ortaya çıkan bu gerçekler ışığında bakıldığında, Türkiye'nin Moskova büyükelçisi, Türk kamuoyunu yanıltma faaliyetinin önemli bir unsuru olarak karşımızda. Politikacılar yalan söyleyebilir, diplomatlar da ülke çıkarı gerekiyorsa yalana bulaşabilirler; ancak bir diplomat, ülke çıkarına aykırı bir yalanı politikacı hatırına söylüyorsa buna göz yumulamaz.

Moskova gibi 'sefir-i kebirlik postu' kabul edilen bir başkentte ülkemizi temsil eden Nabi Şensoy'un yaptığı, ne yazık ki, bu. Geceyarıları aradığı iki gazeteciye, doğru olmadığı 24 saatte ortaya çıkacak "Mesut Bey o gezide Gazprom yetkilileri ile görüşmedi" bilgisini neden aktarır? Hem de, o gezide Gazprom'a ait binada 'mavi akım' ile ilgili görüşmeler yapıldığını ayrıntılarıyla bakanlığına kendisi rapor etmiş olduğu halde?.. Nabi Şensoy'un kabahati, sadece gerçekleri çarpıtmak hatta düpedüz yalan söylemek değil, bu suçu bir politikacı hatırına işlemektir...

Bülent Ecevit'in 1999 yılı sonunda çıktığı Moskova gezisinde, Nabi Şensoy, yine 'mavi akım' eksenli bir siyasi skandalının tam ortasında bulmuştu kendini. Büyükelçilik'te düzenlediği enerji konulu brifinge, başbakanı ve heyetin ANAP'lı üyelerini çağırdığı halde, MHP'li bakanlara kapısını kapalı tutarak... Ertesi gün, büyükelçi Şensoy'un, "Enerji konularını görüştük; sizin gelmenizi gerektiren bir durum yoktu" mâzeretini duyan iki MHP'li bakan, geziyi izleyen gazeteciler arasında bulunduğum için gayet iyi hatırlıyorum, küplere binmişlerdi. MHP'li bakanların gücü, Mesut Yılmaz gibi 'mavi akıma gönül verdiği' anlaşılan büyükelçiye yetmedi.

Dünyanın başka herhangi bir yerinde, ANAP liderinin kendini düşürdüğü durumla karşılaşan bir politikacı şapkasını alır, kendini unutulmaya terk ederdi. ANAP liderinin, yandaş medyanın duymazdan-görmezden geldiği bir ortamda, işi nasıl pişkinliğe vurduğuna hep birlikte tanık oluyoruz. Bir politikacının kamuoyunu yanıltma faaliyetine kendini âlet eden bir büyükelçi, bu durum ortaya çıkar çıkmaz, soluğu ülkesi başkentinde alırdı; bizde -galiba- bu da olmayacak...

Politika, ülkemizde, şimdi yaşadığımız türden vurdumduymazlıklar yüzünden kirli işte; ancak dışişleri bakanlığı gibi kurumlar, yüzyıllar öncesine dayanan gelenekleriyle, bugüne kadar itibarlarını koruyabildiler. Nabi Şensoy'un merkezinde yer aldığı skandal, eğer yaptığı yanlışlığa göz yumulacak olursa, dışişleri kurumunu derinden yaralayacaktır.

Diplomasi mesleği gerçeği binbir biçimde ifade etme sanatı olsa bile, bir diplomat, kendi ülkesi çıkarlarına aykırı konularda kamuoyunu yanıltıcı bir faaliyetin içinde olamaz.


12 Mayıs 2001
Cumartesi
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED