T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

E K O N O M İ

Çağlar: Özel Finans Kurumları atakta

Krizde talihsiz bir otoban kazasına uğrayan Özel Finans Kurumları, yaralarını sardıktan sonra atağa kalktı. "Bankacılık sektöründe ÖFK'ların payı yüzde 20'lerde olsaydı kriz bu kadar derin olmazdı" diyen Family Finans Genel Müdürü Can Akın Çağlar, ÖFK'ların şube sayılarının artacağını söyledi.

Toplumda faizsiz bankacılık çok iyi tanınmıyor. Sizin bankalardan farkınız nedir?

- Fonu kullandırırken bankalar gibi, parayı vatandaşın eline verip de 3 ay sonra ne olacağını beklemiyoruz. Yani para yerine firmanın ihtiyacı olan malı temin ediyoruz. Firmaların gidişatını çok yakından kontrol edebiliyoruz. Örneğin bir tekstil firması, zora giriyorsa yeni bir iplik siparişi vermiyor. Bizde erken tedbir alabiliyoruz.

Ya kâr payları?

- Ben ÖFK olarak, 'Bir ay sonra sana bunu taahhüt ediyorum' demiyorum. Bankaya gittiğinizde bir ay sonra ne alacağınızı biliyorsunuz. Ben bir hafta sonra ne kâr payı dağıtacağımızı bilmiyorum. Gazetelerdeki verdiğimiz ilanlara bakıldığında kâr payları geleceğe dönük değil, geçen hafta ile ilgili. Şu kadar kâr payı dağıttık şeklinde.

Kâr payı faizin diğer adı gibi bir inanış var?!.

- Hayır, hayır, hayır, Asla. Paramızı mutlak surette kredi olarak kullandırıyoruz ama asla bu faizli enstürmanlara girmiyoruz. Bizim elde ettiğimiz gelir şöyle oluşuyor. Vatandaş bana 1 milyon dolar para yatırıyor. Bir müşteri Petkim'den hammadde almak için kredi istiyor. Ben Petkim'den hammaddeyi 1 milyon dolara alıyorum, müşterime 1 milyon 100 bin dolara satıyorum. 100 bin dolar kurumun kârı. Bu yüzde 10'luk kârın yüzde 20'si kuruma kalıyor, yüzde 80'i vatandaşa kâr payı olarak yansıtılıyor.

Finans kurumları hiç zarar etmiyor mu?

- Diyelim 100 milyon doları, 100 kişiye 1'er milyon dolar olarak kullandırdık. Bunlardan biri, ikisi batıyor, geri gelmiyor. Bunların maliyetini ekleyince, vatandaşa yüzde 8 vereceğimize yüzde 7, yüzde 6, yüzde 5 gibi bir oran dağıtıyoruz.

Şu anda benim aktif kredilendirdiğim 3 bin 700 tane müşteri var. Bunların yarısından çoğunun parayı batırması lazım ki zarar dağıtalım.

ÖFK'lar bankalarla aynı statüde

Devlet üvey evlat muamelesi yapmıyor mu?

- Hayır. Önceden ÖFK'lar devletin üvey evladı gibi bir anlayış vardı ancak 1999 yılı Aralık ayından itibaren ÖFK'ların Bankalar Kanunu kapsamına girmesi sürecinden sonra bankalarla, yükümlülükler ve hak açısından farkımız kalmadı.

Birliğin kurulması şu an hangi aşamada?

- Birlik kuruldu. Oluşumu devam ediyor. Yönetim olarak ben de şu an dönemsel başkanlık görevini yürütüyorum. Güvence fonu da bu paralelde devreye giriyor. Bankalar için TMSF ne ise bizler için güvence fonu o oldu. İlave olarak güvence fonunda biriken kaynakların da reasüre edilmesi anlamında da çalışmamız var.

Beşiktaş'ın hiçbir maçını kaçırmam

Hangi futbol takımını tutuyorsunuz?

- Tabii ki, herkesin tuttuğu gibi Beşiktaşlıyım. Hatta geçenlerde bir dernek kurduk: Aktif Beşiktaşlılar Derneği. Şampiyonluk şansımız yüzde 90. Ama patronumuzla (Sabri Ülker) bu konuda pek geçinemiyoruz, o Fenerbahçeli. .

Mesleki olarak yaptıklarınızı ve hedeflerinizi öğrendik. Meslek dışında yapmak isteyip de yapamadığınız şeyler var mı?

- İstediğim iki şey vardı. Birincisi Boğaz'da içkisiz bir balık lokantası. Ben yapamadım ama şu anda bir sürü var.

İkincisi muhafazakar eğilimli insanların bütün gününü orada geçirebileceği, içerisinde spor tesisi, yüzme havuzları, eğlence merkezleri falan olan, üyelikleri olan ve sadece üyelerin girebileceği bir kompleks, büyük bir klüp kurmak.

Enka gibi böyle tesisler var ama muhafazakar kesime hitap eden bir yer yok.

CAN AKIN ÇAĞLAR KİMDİR?

1962 yılında Sivas'ta dünyaya geldi. Liseyi İstanbul'da Bahçelievler Lisesi'nde okudu. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nden mezun oldu. 1983-1985 arasında Bankacılık Enstitüsü'nde master yaptı. 1985-1995 yılları arasında bankalar yeminli murakıbı olarak görev yaptı. ABD'de Boston Üniversitesi'nde tekrar bankacılık doktorası yaptı. 1997'de döndü ve o yıl Egebank'ta Genel Müdür Yardımcısı olarak göreve başladı. Ege Yatırım'da genel müdürlük yaptı. 1998 Eylül ayında da, Faisal Finans'ta göreve başladı. Family Finans'ta göreve devam ediyor. 31 yaşında evlendi. 6 yaşında bir kızı, bir buçuk yaşında da bir oğlu var.

PRENS FAİSAL'I TÜRKİYE'DEN KAÇIRAN GERÇEK

1985 yılında Prens Faisal tarafından kurulan Faisal Finans 1998'de Kombassan'a devredildi. Sebep neydi?

- O da enteresan. Türkiye'ye yabancı sermaye gelmemesinin tipik bir örneği. Portföyümüzde 200 milyon dolar ve bunun içerisinde onbinlerce işlem var. 1996 yılında İzmir'de bir müşteri, a firması b'ye, b c'ye, c ise d'ye satmış. d'den ben almışım e'ye satmışım. Vergi usul kanununda, (şimdi kaldırıldı ama), bu müteselsil zincir üzerindeki herhangi bir naylon fatura, herkesi sorumluluk altına alıyordu. Ta başta, b'nin c'ye sattığı malda sahte fatura kullanılmış. Öncekiler kaybolmuş gitmiş. 5 sene önceki firmaları nereden bulacak. Gelip bize bulmuşlar ve Prens Faisal'ı mahkemeye vermişler. Yönetim Kurulu toplantıları için senede üç kez Türkiye'ye gelen adam 800 milyon liralık bir işlem için halen yargılanıyor. Bu olay nedeniyle burayı satmaya karar vermiş adam. Kurum 3 yıl Kombassan'da kaldı. Geçtiğimiz Mayıs ayından itibaren de kurumun yüzde 98'i Sabri Ülker tarafından satın alındı. Sabri Ülker kişisel sermayesi ile çok kısa süre içerisinde iki sermaye artırımıyla sermayemizi 50 trilyon liraya çıkardı. ondan sonra da herşey çok farklı olmaya başladı. En güçlü sermaye yapısına sahip kurum haline geldik. Sermaye yeterliliği bankalarda yasal olarak yüzde 8 olması gerekir. 0 ile 1 arasında olan bankalar, 1 ile 5 arasında olan bankalar denirken, bizim yeterliliğimiz yüzde 24 oldu.

İstanbul yaklaşımı geç kaldı..

Özel finans kurumlarının (ÖFK) reel sektöre ne gibi katkıları var?

- 1994-2001 arası bankaların topladıkları kaynakları krediye dönüştürme oranı ortalama yüzde 45'de kalmış. ÖFK lardaki bu oran yüzde 89 olmuş. Bu da şunu gösteriyor ki; özel finans kurumları reel sektör anlamında bankalardan çok daha iyi bankacılık yapıyor.

- İstanbul yaklaşımı konusunda ne düşünüyorsunuz?

- Reel sektörü destekleyen her türlü girişimi destekliyorum ancak bu konuşulmaya başladığından beri 8 ay geçti. Reel sektör bu görüşmeleri bekleyecek takatte değil. Ya düşüyor ya da kendine yeni çözümler buluyor, ortaklık vs gibi. İstanbul Yaklaşımı biran önce yapılmazsa ondan sonra yapılmasının hiçbir anlamı olmaz. İstanbul yaklaşımı, bankaların ellerindeki kaynakları reel sektöre aktarması anlamına geliyor. Bankalar şu anda reel sektörü finanse edebilecek durumda değil. Kriz dolayısıyla öz kaynaklarını yitirmiş durumda.

Mart sonu itibariyle 5 finans kurumunun elindeki kaynak 1 milyar 470 milyon dolar. Finans sektöründe payımız 15 milyar dolar olsaydı ekonomik kriz bu kadar derin yaşanmazdı. İstanbul Yaklaşımı yerine ÖFK Yaklaşımı'nı ortaya koyabilirdik. Biz kaynaklarımızın yüzde 89'unu reel sektöre aktarıyoruz.

İHLAS KRİZİ 10 YIL YAŞLANDIRDI

"Otobanda giderken, güm diye arkadan bir kamyon çarptı. Ülke olarak Kasım ve Şubat krizleriyle böyle bir kaza yaşadık ama özelde İhlas Finans'ın bu hale gelmesi finans kurumlarının kazası oldu. Siz bütün kurallara uymuşsunuz, arabanızın bakımlarını yaptırmışsınız ama arkadan kamyon çarpmış. İnsanlar paraları çekmek için kuyruklar oluşturdular. 3-4 gün içerisinde finans kurumları yüzde 51 küçüldü. Geçen sene bizi, 10 yıl değil 20 yıl yaşlandıran günler, haftalar, aylar yaşadık. Bireysel anlamda ya da yönetim olarak bir zaafiyetimiz olmadan, sorumluluğumuz olmadan böyle bir şeye maruz kalmak bizi daha çok üzdü."

- Kaybı telafi edebildiniz mi?

- Finans kurumlarının elindeki rakam, İhlas hariç, 1 milyar 750 milyon dolardı. Bu rakam 1 milyar 50 milyon dolara kadar düşmüştü. Tam 700 milyon bizlerden çıkan para. Şu anda 1 milyar 470 milyon dolar. 700 milyon doların yarısından fazlasını geri kazandık.

YURTİÇİNDE ŞUBE ATAĞINA KALKTIK

Family Finans son dönemde şube atağına geçti. Zamanlama doğru mu?

- 19 banka sistem dışı kaldı. Bu bankaların özellikle Anadolu'daki ortada kalmış müşterilerine sahip çıkmak gerekiyordu. Yıl sonuna bir 10 şube daha açmayı düşünüyoruz. İlk 10 şubenin 5'i İstanbul 5'i Anadolu'da. Topkapı, Fatih şubeleri açıldı. Bağcılar'dan sonra sırada Ümraniye, İkitelli ve Sultanbeyli var. Ondan sonra Rize, Van, Karaman ve Gaziantep gelecek.

- Neden Family ismini seçtiniz. ?

- Yüzde 50 küçüldüğümüzde, mevduatların yüzde 37'sine hiç el sürülmemiş. Müşterilerde böyle bir dayanışma vardı. Çalışanlar inanılmaz bir şekilde kenetlenmişler. Parasını çekmek isteyen müşteriye evimi ipotek edeyim diye teklifte bulananlar bile oldu. Aile gibi olduğumuz için Aile ismini kabul ettik. Yurtdışına işlem yaptığımız için İngilizcesi Family kullanalım dedik.


 
Kartlar tasarrufu unutturdu
Kredi kartlarına ilişkin yapılan ankete katılanların yüzde 67'si harcamalarının arttığını belirtirken, yüzde 55'i de 'hep borçlu' olduğunu söyledi.
İPLİKTE ÇİFT VARDİYA BAŞLADI
Ertelenen yurtiçi ve yurtdışı taleplerin açılmaya başlamasıyla sentetik iplik üretiminde kapasite kullanımı yüzde 80'i aştı.
İSTASYONLAR SATIŞA ÇIKTI
Petrol Ürünleri İşverenler Sendikası (PÜİS) Genel Başkanı İsmail Aytemiz, akaryakıt sektörünü zor günler beklediğini savunarak, "Bayileri kapatmak istemiyoruz ama noktaya doğru gidiyoruz" dedi. Aytemiz, düzenlediği basın toplantısında, benzin pompa fiyatının bir doları aştığını, Türk tüketicisinin akaryakıt alamaz hale geldiğini söyledi. Türkiye'de bir litre kurşunsuz benzin fiyatının 1 milyon 393 bin lira, dolar bazında da 1 dolar 4 cent'e ulaştığını kaydeden Aytemiz, "Böylelikle Avrupa ülkeleri arasında en pahalı benzin tüketen ülke konumuna gelmiş bulunuyoruz" dedi.
1000 istasyon kapandı
Akaryakıt istasyonlarındaki satışların her geçen gün düştüğünü anlatan İsmail Aytemiz, 2001 yılında sektörde yüzde 15'lik bir daralmanın yaşandığını açıkladı. Gazetelerde satılık istasyon ilanlarının arttığına dikkati çeken Aytemiz, 3 yıl içinde 1000'e yakına karyakıt istasyonunun kapandığını, 1500 bayinin ise, istasyonuna satılık ilanı astığını bildirdi. Aytemiz, akaryakıta yapılan zamların bayilere yansımadığını da söyledi.

KOÇER: ZAMLAR GERİ ALINSIN
Dolar yükselince petrolden ve doğalgazdan elektriğe kadar kamunun ürettiği ürünlerin fiyatının artırıldığını kaydeden GSO :aşkanı Koçer, "Devlet, dolar yükselirken yükselttiği fiyatları indirsin" dedi. Gaziantep Sanayi Odası Başkanı Nejat Koçer, Türkiye'de ilk kez ABD Doları'nın düştüğünü ve piyasaların bunun şaşkınlığı içinde olduğunu söyledi. Koçer, doların düşüşünün borcu olanları sevindirdiğini, ihracatçıları ve alacaklıları ise üzdüğünü belirterek, "Şu anda kamuya çok büyük görev düşüyor. Hükümet, doların yükselişini bahane ederek yükselttiği fiyatları düşürmeli" dedi.
Koçer, toplumun, "devletim, dolar yükselirse yaptığı zamları, dolar düştüğünde indirir" diye düşünmeye başladığı anda ülkenin güven sorunu ve buna bağlı sıkıntıların aşılacağını da sözlerine ekledi. Nejat Koçer, ayrıca Türkiye'nin yabancı ülkerele yatırımcı göçünü önlemesini istedi. Koçer, "Yurtdışına yönelen sanayiciye, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerini gösterecek, cazip kılacak önlemler ivedilikle alınmalı" dedi.

APAK: BİR İSVİÇRELİ 300 TÜRK'E BEDEL
Prof. Dr. Apak, Türkiye'deki bankacılık sektörünün mevduat hacminin 110 milyar dolara indiğini belirterek, "Yani 80 milyar dolar kadar vadeli mevduat var. 80 milyar dolar bugün dünyada hiçbir şey değil. Çünkü İsviçre'deki bankaların toplam mevduat hacmi 2,1 triyon dolar, yani Türkiye'nin 30 misli. İsviçre 7 milyon nüfuslu bir ülke. Demek ki İsviçreli bir kişi bir Türk'ün 300 misli daha fazla mevduata sahip" dedi.
İslam Kalkınma Bankaları Birliği ve Dünya Kalkınma Bankaları Birliği eski Başkanı, Trakya Üniversitesi
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sudi Apak, Türkiye'de butik bankacılığın öldüğünü, herhangi bir banka şubesine gidildiğinde uzun süren işlemleri beklemek zorunda kalındığını belirterek, bankaların teknolojik yeniliklerin gerisinde kaldığını söyledi.

BAYKAN BAYİLERİYLE ANKARA'DA BULUŞTU
Isıtma ve klima sistemlerinin önde gelen firması Baykan, Ankara Bayiler Toplantısının ilki yapıldı. Vagon Restaurant'ta yapılan toplantıda Baykan AŞ. Genel Müdürü Süleyman Kan, bayilere bilgi verdi ve sorularını cevapladı. Baykan'ın çok kısa süre önce girdikleri ısıtma sistemlerinde aldıkları mesafenin çok olumlu olduğunu kaydeden Kan, Baykan olarak ayrıca bugüne kadar 40 bin aracı LPG sistemine çevirdiklerini, İngiltere ve Romanya'ya otogaz sistemi ihraç ettiklerini bildirdi. İstanbul'da 80, Türkiye genelinde 132 ve Ankara'da 16 bayilerinin bulunduğunu hatırlatan Süleyman Kan, İstanbul'da radyatör fabrikası kuracakları müjdesini de verdi. Kan, üretileceleri radyatörlerin yarısının ihraç edileceğini dile getirdi.
TÜKETİCİ KANUNU BANKALARA TAKILDI
Tüketicinin Korunması Kanunu, Meclis'e sunulmasının üzerinden 2 aylık sürenin geçmiş olmasına rağmen bir türlü Genel Kurul'a getirilemedi. Tüketici Kanunu ile kredi kartları ve tüketici kredileri konusunda getirilen düzenlemelere bankaların karşı olduğu, bu nedenle yasanın çıkmasını istemedikleri belirtiliyor. Kanun tüketici kredileri ve kredi kartlarını da tüketici kanunu kapsamına alınarak, tüketici kredisi veya kredi kartı kullananların mağduriyetleri önlüyor. Ayrıca İTO Başkanı Mehmet Yıldırım da Meclis'te grubu bulunan siyasi partilere mektup göndererek tasarının rededilmesini istedi. Yıldırım, kanunla getirilen promosyon serbestisine karşı olduklarını belirtti. Yıldırım, mektubunda gazetelere getirilen promosyon yasağının kaldırıldığını belirterek, bu tür promosyonların rekabeti bozduğu söyledi.
14 Nisan 2002
Pazar
 
Künye
Temsilcilikler
Reklam Tarifesi
Abone Formu
Mesaj Formu
Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED