AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Sürgün gazeteciler...

Bir yaşıma daha girdim. Eskiden gazetelerde, siyasî iktidarlar tarafından sevilmeyen memurların başına geleni anlatan "Şırnak'a sürüldüler" tarzında haberler okunurdu; şimdi, Şırnak'a, Adana'ya, Hakkari'ye gazeteciler sürülüyor...

"Şırnak'a sürülen gazeteci" tamlaması sizin de aklınızı karıştırmıştır muhakkak. Bugüne kadar 'meslek dayanışması' düşüncesiyle olsun gazetelerde tek satırlık haberinin yer almamasını daha da garip buluyorum. Önceleri, "Bir yerlerde okumadığıma göre doğru değildir" diye önemsemediğim olayı 'mağdurlar' ile karşılaşıp gerçek olduğuna dair teyit alınca şaşkınlığım daha da arttı.

Gazeteciler bir işyerinden ayrıldıklarında tazminat almayı hak ediyorlar, yasa gereği... Eskiden, gazetecinin kendi isteğiyle mi yoksa patron tarafından atıldığı için mi işini bıraktığına aldırmaksızın tazminat ödeniyordu; son zamanlarda, mahkemeler, tazminat için, 'kovulma' şartı arıyor, kendi ayrılana tazminat ödettirmiyorlar...

Herhalde konuyu anladınız: Bir büyük medya kuruluşu, gazete ve televizyonlarında çalışanlara tazminat ödemek istemiyor, bunun için de hepsini yeni kurduğu bir şirketle sözleşme imzalamaya zorluyor; imzalamayanı da Hakkari'ye, Adana'ya, Şırnak'a sürüyor... Yeni sözleşmeyi imzaladığınızda milyarlarca liralık tazminat hakkınızdan vazgeçmiş oluyorsunuz; sürgün yerine gitmediğinizde ise müstafi sayılıyorsunuz, patron yine tazminattan kurtuluyor...

Bir tek medya grubunda başlayan bu uygulama birbirinin gözünü çıkarmaya hazır rakipleri tarafından haber konusu yapılmıyor. Oysa, "Gazetecilere Şırnak sürgünü" ne ilginç bir manşet olurdu. Bunu yapmıyorlar, çünkü, uygulamayı başlatan medya grubu istediği sonucu alabilirse, ardından diğerleri de aynı yöntemle yasal tazminat haklarını iç etmenin çaresine bakacaklar... İstifa edene tazminat ödenmeme uygulaması da böyle başlayıp yaygınlaşmıştı çünkü...

Bu garip uygulamanın en önemli mahzuru ise gazetecinin özgürlüğüne ket vurması. Öyle ya, gazetecilere patronları tarafından sürgün cezası verilebilen bir ülkede, o gazetecilerin gerçek anlamda 'özgür' olduklarından söz edilebilir mi? Bugün tazminat için 'sürgün' cezası uygulayanlar, yarın 'fazla özgür' buldukları gazetecileri de sürebilirler... Bugün tazminattan vazgeçenler çıktığına göre, yarın özgürlüklerinden vazgeçenlere de rastlanabilir...

Patronların bu yanlışı Strasburg'tan dönecek vahamette. Gazetecilerin özgürlüğü 'halkın haber alma hakkı' kapsamında görüldüğü için, hakları çiğnenen gazetecilerin, konuyu Strasburg'taki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) götürmesi mümkün... Şırnak'a, Adana'ya, Hakkari'ye sürgüne gönderilmek istenen gazetecilere, "Hakkınızı hem de fazlasıyla alırsınız" demek benim görevim...

Bunu kafamdan uyduruyor değilim. Dün, İstanbul'da, Sepetçiler Kasrı diye de bilinen 'Uluslararası Basın Merkezi'nde konunun uzmanlarından öğrendiklerim sayesinde bu dediğimde iddialıyım. AİHM, basın özgürlüğü önündeki bütün engellerin kaldırılmasını, gazetecilerin kimseden korkup çekinmeden görevlerini yerine getirebilmesini sağlamakla da görevli. Yanlış uygulamalara sapan ülkelere ceza vermek, hakları gasp edilenleri mükâfatlandırmak için hazır bekliyor mahkeme...

Son yıllarda AİHM'ye yapılmış söz ve ifade özgürlüğü ihlâlleriyle ilgili başvuruların yarısından fazlası Türkiye'deki uygulamalar hakkında. Avrupa Konseyi uzmanı da olan Belçika/Gent Üniversitesi'nden Dirk Voorhoof bu bilgiyi verdiğinde, toplantıyı düzenleyen Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü'nden sorumlu devlet bakanı Prof. Beşir Atalay'ın yüzünde de benimki gibi bir kızarma fark ettim. Bugüne kadar açılan dâvâların büyük çoğunluğu, ya aleyhimize sonuçlanmış, ya da tam aleyhte sonuçlanacakken 'dostane çözüm' yoluna gitmişiz... Yüklü tazminatlar ödeyip duruyor devlet...

"Sürgün gazeteci" uygulaması yakın geçmişte İngiltere aleyhine sonuçlanan bir dâvâya benziyor. Büyük bir medya grubu, çalışanlarının İngiliz Gazeteciler Sendikası'na (NUJ) üye olmasını engellemek üzere bir uygulama başlatmış. Sözleşmelere "NUJ'ye üye olmayacağım" diye bir madde yazdırmış, üye olanların maaşını kesmiş... Konu intikal edince, AİHM, "Gazetecinin özgürlüğünü zedeliyor" diyerek bu uygulama yüzünden İngiltere'yi cezalandırmış...

Aynı toplantıda konuşan Prof. Durmuş Tezcan, Türkiye'yi savunurken, yabancı meslektaşlarının, kendisine, "Sayenizde insan hakları sözleşmesinde ele alınmamış madde kalmadı" dediklerini aktardı. Acı, ama gerçek... 'Sürgüne gönderilen gazeteciler' konusu da Strasburg'ta ilgi çekecektir... AİHM, devletlerin sadece basına müdahale etmemesini istemekle yetinmiyor, özgür basın ve gazeteci güvenliği konularında aktif katılım da bekliyor...

Dünyanın her tarafında basın özgürlüğü tehdit altında; bazı devletler ve hükümetler aleyhte yayınları engellemek için ellerinden geleni artlarına koymuyorlar... Türkiye'de özgürlükçü bir hava devlete egemen olur gibi, hükümet bu ortamı teşvik ediyor... Şimdi de karşımıza medya patronları çıkmaya başladı; beğenmediği gazeteciyi sürgüne göndermeye kalkan patronlar...

Umarım, teşhire gerek kalmadan yanlıştan vazgeçerler...


15 Ekim 2003
Çarşamba
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED