AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y E M E K
MEŞHUR BURSA İSKENDER KEBAPÇISI

Türkiye'nin değişik yörelerinden getirtilen malzemelerin kullanıldığı İskender Kebabı, Türk mutfağının ünü sınırlar aşan özel bir çalışması niteliğinde…

İskender'i bilir misiniz? Durun; aklınıza tarihin o meşhur siması, felsefeci, savaşçı Büyük İskender'i getirmeyin hemen. Onu anlatmak değil meramımız… Bu sayfa bir ağız tadı sayfasıysa eğer, ki öyle, biz de o telden devam etmek niyetindeyiz. Yani, Türk mutfağının özel ürünlerinden biri olan İskender'den bahsedeceğiz. Yeşiller diyarı güzel Bursa'nın Türk Mutfağı'na armağan ettiği, Türkiye'nin değişik noktalarında hatta dünya restoranlarında kendine özel bir yer bulmuş İskender Kebabı'nı anlatacağız.

Evet, bu hafta, sayfamız için ziyaret ettiğimiz özel mekan; İskender Kebabı'nın tanınmış adresi İstanbul Bahçelievler'deki Meşhur Bursa Kebapçısı… Yaklaşık yarım asırlık bir geçmişi bulunan kebapçının sahibi Recep Kestaneci, işe kestane şekeri satarak başlıyor. Daha sonra Kebapçı Kasap İsmet Efendi ile birlikte yola devam ediyor. İstanbul'un tarih kokan semtlerinden biri olan Sirkeci Meşhur Bursa Kebapçısı'nın İstanbul'daki ilk durağı.

Çiniler merakımı ikiye katlıyor

50 yıllık geçmişi bulunan Bursa Kebapçısı'nın şimdiki sahibi Ali Kestaneci ise Recep Kestaneci'nin oğlu ve Bursa'daki kebapçı dükkanında dünyaya geliyor. İşinin bütün inceliklerini babasından öğrendiğini söyleyen Ali Kestaneci bu geleneği şimdi misafiri olduğumuz Bahçelievler'deki restoranın yanısıra Bahçeşehir, Kemerburgaz ve yeni açılan İkitelli şubelerinde sürdürüyor.

Şimdi gelelim mekandaki gözlemlerimize…. Ali Kestaneci'nin güleryüzüyle karşılandığımız mekanının ön bahçesindeki, havadar, güzel bir masaya geçtim. Masaların çiniden olması, bir çini meraklısı olarak yemek keyfimi ikiye katlıyor. Zemin taşlarının seçimi ve salonu aydınlatan apliklerin şıklığı göz alıcı. Salon, sade bir şıklıkta dekore edilmiş. Raflarda bulunan envai çeşit turşu, üzüm, kayısı, ayva kırmızı biber reçelleri yemek öncesi iştah kışkırtıyor.

Başlangıç olarak mercimek çorbasını tercih ettim. Altın sarısı renginde olan çorbadaki lezzetin sırrını Ali Kestaneci, Antep yöresinden gelen birinci sınıf mercimek kullanımı ve yıkama tekniğindeki özellikle açıklıyor. Çorbanın yanında tulum tereyağı ve dumanı üstünde kabarık lavaş geldi. Demedi demeyin bu ürünlere kuver yazılıyor. Ana yemek tercihimi tabii ki İskender Kebabı'ndan yana kullandım. Gerçekten İstanbul'da İskender Kebabı'nı layıkıyla yapan ender yerlerden biri Meşhur Bursa Kebapçısı.

Dana etini Biga yöresinden kuzu etini de Trakya kıvırcığından temin eden müessesede kebaplar Kasap İsmet Efendi'nin geliştirdiği has Bursa usülü ile hazırlanıyor.

Ali Kestaneci anlatıyor: "Ekmeği Konya'dan getirtilen buğday unundan, kullanılan yağ özel keçi tereyağından. Büyükbaş hayvanların ulaşamadığı yerlere gittiği ve her türlü bitkiyi yediği için keçinin sütü çok güzel oluyor. İskender'in salçası da asitsiz ve hiçbir katkı maddesi eklenmeyerek üretiliyor. Kullandığımız malzemelerdeki küçük bir eksiklik, İskender'i İskender olmaktan çıkarır. Lezzet için en ufak ayrıntı bile çok önemli,bu ayrıntıları yakalamak da kolay değil, bu yüzden aşçılarımız müessese bünyesinde yetiştiriliyor"

Aslında çok yemek huyum değildir ama sizlere daha fazla bilgi vermek için bir de ardından Meşhur Bursa İskender Kebapçısı'nın özel ürünü olan Perde Pilavı'ndan denedim. Gönen Baldo Pirinci, horoz eti, badem, fıstık ve kuş üzümü ile hazırlanan Perde Pilavı Siirt'te düğünlerde yapılıyormuş. Siirt yöresine has olan pilavın perdesi de sert buğday hamuru ile elde açılan yufkadan. İçecek olarak da şıra denemeye değer. Şıra Rumeli kökenli olup Antep üzümüyle yapılıyor. Doğal üzüm suyu da Bursa'da yapılıyor. Ek bir sağlık bilgisi de vereyim; şıra kansızlık sorununa birebir.

Bu kadar lezzetli yemeğin ardından tatlıyı eksik bırakmamak lazım. Seçimimi müessesenin en iyi ürünü saydığım irmik helvasından yana kullandım. Rengi altın tozunu andıran irmik helvası Osmanlı'da asker karşılamalarında ve düğünlerde yapılıp kokusunun gittiği yere kadar dağıtılırmış.

Finalde de elbette çay...

Çay deyip geçmeyin,yemeğin en önemli bölümüdür çay. Bunca güzelliğin ardından kötü bir çay içerseniz yediklerinizin hiçbir anlamı kalmaz. Çay da hakikaten güzeldi. Ha unutmadan isteyene yemek sonrası porsiyon olarak kendi imalatları olan kestane şekeri sunuluyor. Mutlaka yemelisiniz.

Hijyeni ihmal etmeden paket servisine de başlayan müessesede fiyatlar gayet makul. Anlattığım sofranın kişi başı maliyeti 16 milyon lira. Bence değer...

Gittim, gördüm, tattım, memnun kaldım

Lezzet keşfine çıkmak isteyenlere de tavsiye ederim...

Bahçelievler: 0212 554 51 12
Bahçeşehir: 0212 669 26 16
Kemerburgaz: 0212 360 07 57
İkitelli: 0212 472 55 72

ELEŞTİRİLERİM

Müzik konusunda biraz daha seçici olunabilir. Yemeğe ve ortama uygun enstrümantal müzik çalınabilir.

İskender'e konulan yağ biraz fazla olmuş,yağ kişinin tercihine göre konulabilir

LEZZET LATİFESİ

Demesin acından öldü
Desinler yedi de çatladı


25 Mayıs 2003
Pazar
 
RAMAZAN BİNGÖL


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED