Ajanslardan, 25 Aralık günü bir haber düştü. Haberin boyutu kısa olduğu için bir çok gazete haberi görmedi, görenler de küçük bir boşluğa sıkıştırıverdi... Aslında haber çok önemli...

Önce kısaca haberi aktarayım...

3 yıl önce ABD'deki irili ufaklı 9 bin bankadan bir tanesi olan Chicago Merkezli Superior Bank batmış. Bankanın denetim görevi, ABD'nin TMSF'si olarak bilinen devlet kuruluşu FDIC tarafından özel kurum olan Ernst Young'a verilmiş. Anlaşmada, banka batarsa, mali sorumluluk, denetimi yapan Ernst Young'a ait olacak.

Bankanın riskli stratejiler izlediği için battığı tespit edilmiş. Bunun üzerine ABD'nin TMSF'si FDIC, bankayı denetlemekten sorumlu kuruluş olan Ernst Young'a, bu riskleri gizlediği ve raporlamayı iyi yapmadığı için 125 milyon dolar ceza kesmiş... Ernst Young'ın sözcüsü de hatalarını kabul edip, mevcut personellerinin eğitim ve deneyimlerini artırıp personel sayısını da yükseltme kararı aldıklarını söylüyor...

Bizdeki ERNST YOUNG'lara neden hesap sorulmuyor?..

Türkiye'de bankaları birden fazla kurum denetliyor... Bir dış denetim var. Bir iç denetim var. Bir de BDDK'nın (en güçlüsü ve etkini) Murakıplar Kurulu var...

Bankalar, yasa gereği başta Ernst Young olmak üzere, benzer kuruluşlara bağımsız dış denetim yaptırmak zorundalar... Ama bu denetimi banka yaptırdığı için istediği gibi kullanıyor. Yurt dışından kredi alırken, "Bak benim bilanço iyi" diyor. Sonra da BATIYOR... Ama bizim Ernst Young'lara kimse hesap sormuyor... Hem zorunlu hem sorumluluğu yok...

Hemen arkasından bankaları en iyi bilen, kendi bünyelerindeki teftiş kurulları geliyor... Ama bu da banka genel müdürüne bağlı. Yani adam beni denetleyecek, benimle ilgili raporunu yine bana verecek... Ben de bunu işleme koyacağım... İnsanın tabiatına aykırı...

Üçüncü ve en şiddetli denetimi BDDK'nın Murakıplar Kurulu yapıyor. Bu Kurul bankayı deyim yerindeyse hallaç pamuğu gibi atıyor... İsterse genel müdürün cebini bile karıştıracak yetkiye sahip.

Peki, bütün bunlar yapılabiliyor da neden bankalar batmadan haberimiz olmuyor?.. Haberimiz oluyorsa neden haberi olanlar hakkında bir tek işlem yapılmıyor?..

Eeee... Durum böyle olunca da, İMF "Bu denetim işi bu kurullarla olmuyor. Değiştirelim" diyor... Bu kez de karşısına büyük bir "ÜSTAD LOBİSİ" çıkıyor... Kimse DÜZEN'in değişmesini istemiyor... 22 banka batıyor. Gelecekte bu topraklar üzerinde yaşayacak daha doğmamış yavrularımızın 48 milyar doları, şimdiden HÜP ediliyor. Ama kimsenin kılı kıpırdamıyor...

Başbakan da ÜSTAD LOBİSİ'nden mustarip...

Dün sabah gündem toplantısı yapıyoruz. Ankara Haber Müdürü Şamil Tayyar gündemi okuyor. İlk maddenin başlığı şu: "Başbakan Erdoğan'ın Bürokrasi İsyanı"... Başbakan Kızılcahamam'da topladığı il başkanlarına, "Benim takibimdeki dosyaları, yönetmelikleri bile hasır altı ediyorlar" diyor...

Yapan Kim? Bürokrasi... Yani yine ÜSTAD LOBİSİ.

Peki biz bu ÜSTAD LOBİSİNE mahkum muyuz?.. Değiliz elbette... Üstadların yerine çok daha kaliteli personel bulabiliriz. Örnek: Yıllarca Merkez Bankası'nı Üstad Lobisi'nden gelenler yönetti. Süreyya Serdengeçti ODTÜ'lü... Üstad Lobisinin dışından geldi başarılı da. Hadi sınırlarımızın dışına çıkalım, dün gazetelerde çok güzel bir haber vardı... Coca Cola'nın tepesine bir Türk daha... Cem Kozlu dünyanın en büyük şirketlerinden biri olan Coca Cola'nın faaliyet gösterdiği 51 ülkenin liderliğini yapıyor. Coca Cola, Türkiye çalışanı Duygu Alptekin'i de 51 ülkedeki marka sorumlusu makamına oturtuyor... Master Card, VİSA, IBM, Citibank'ın en üst kademelerinde de yine Türk'ler var... Bunlar bir çırpıda aklıma gelenler... Demek ki Üstad Lobisi'nin dışında çok zeki, akıllı, işindeki başarısından dolayı dünya yöneticiliğine soyunmuş bir çok isim var...

Peki, neden bunlar bürokraside görev almıyorlar?.. Üstad Lobisinin gücü hükümetten, başbakandan daha mı fazla?.. Bence bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz...

BAYRAM BAŞARAN

Künye

Temsilcilikler

Abone Formu

Mesaj Formu