AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Uygarlık

Âşık şöyle diyor:

Gitti beyler mürüvveti
Binmişler sürerler atı
Yedikleri insan eti
İçtikleri kan olmuştur

BM Uluslararası Çocuklara Acil Yardım Fonu (UNICEF) verilerine göre, dünyadaki 2.2 milyar çocuktan yarısı yoksulluk içinde yaşıyor. Her yıl yetersiz beslenmeden beş milyon çocuk ölüyor. 400 milyon çocuk temiz içme suyu bulamıyor (Bu su meselesi çok derin, yakında yetişkinler de temiz içme suyu bulamayacaklar). Her altı çocuktan biri aç. 640 milyon çocuk yeterli barınma imkânlarına sahip değil.

UNICEF Türkeyi Temsilcisi Edmond McLoughney'in açıklamalarına göre Afrika'da 15 milyon çocuk AIDS'in pençesinde.

Tablo karanlık mı karanlık.

Bu tabloyu biraz olsun aydınlatması umulan zenginkalkınmışuygar ülkeler millî gelirlerinin binde yedisini yardım olarak verme kararı almıştı. Bu bir BM kararı idi.

Ancak hiçbir gelişmiş ülke bu karara uymadı. Bu BM olsa ne olacak, olmasa ne olacak?

Bunlar ne biçim zenginkalkınmışuygar ülkelerdir ki; böylesi bir felaket karşısında kılları bile kıpırdamıyor.

Dünyada bir yılda yapılan askerî harcamalar bir trilyon dolara yakındır (Rakamı bir daha okuyun). Bu paranın üçte biri ile dünyanın yaşadığı sefalet ortadan kalkabilir. Fakir ülkelerin barınma, sağlık, temiz su, eğitim meseleleri çözüme kavuşabilir.

Ama gelişmişzenginuygar ülkeler buna yanaşmıyor.

Zengin kuzey, aksine fakir güneyin sırtına binmiş, kanını emiyor. Bu kan emici zihniyet asırlardır devam ediyor. İşte kuzeyin kavuştuğu sözüm ona uygarlık (aslında konfor) bu kan pahasınadır.

Bunların arasından filozoflar, sanatçılar, bilim adamları çıkmıştır. Bütün dünya bunların önemli insanlar olduğuna inanmıştır. Bunlar sayesinde dünyada "evrensel değerler" diye bir şeyin varlığı konuşulmaktadır. Bu değerler artık dünyada tek bir uygarlığın olduğunu söylüyor; ve ötekileri bu uygarlığa katılmaya çağırıyor.

Şimdi soralım: Bu uygarlık mıdır, barbarlık mıdır?

Eğer uygarlık ise çekiver kuyruğunu. Bu bal gibi "tek dişi kalmış canavarlık"tır.

Bunca eserler, kitaplar, müzeler, tablolar, konçertolar, felsefe yapanlar, bilgi ve teknoloji üretenler, politika yürütenler ne için ter döküyor?

Çocukların çektiği sefalete son vermek için mi, yoksa onların başına bomba yağdırmak için mi?

Uygarlığın tek ölçüsü vardır: Ahlâk.

Ahlâkın tek kaynağı vardır: Din.

Din denilince Hz. Âdem'den bu yana Cenabı Hakk'ın insanoğluna gönderdiği tek dini anlamalıyız.

Bana din savaşlarından, din yüzünden birbirini doğrayanlardan, aynı dine mensup olup da birbirini katledenlerden bahsetmeyin. Onlar doğru yolun sapık kollarıdır.

Uygarlık insanların, hangi din ve ırktan, hangi milletten olduğuna bakılmaksızın onların sefaletine son vermek, çocukların yüzünü güldürmek, fakirin karnını doyurmak, yeryüzünde adaleti sağlamak için olmak gerekir.

Uygarlık nükleer ve biyolojik silah üretmek değildir. Uygarlık zulme hizmet değildir. Uygarlık sulhe hizmettir.

Güçlü olan yaşasın, altta kalanın canı çıksın diyen zihniyet, teknolojide zirveye tırmansa medenî olamaz.

Ahlâksız bir uygarlığın insanlığa felaket taşımaktan başka yapacağı birşey yoktur. Ve şahit olageldiğimiz manzara bundan ibarettir. Bu manzara bilimsel yalanlar, sanatsal yalanlar, felsefî yalanlar, politik yalanlardan oluşmuştur.

Bu yalanları duymaktan usandık artık.


29 Aralık 2004
Çarşamba
 
MUSTAFA KUTLU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED