AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
S P O R

Hagi inadı geç bıraktı

Her star futbolcunun, iyi bir teknik direktör olamayacağı" yorumlarına genelde katılmışımdır. Çokça da örnekleri vardır...

Galatasaray camiasının büyük bölümü ve spor medyasıda, ünlü futbolcusu Gheorghe Hagi'nin Sarı-Kırmızılı takımdaki teknik adamlığına şüpheli gözlerle bakıyordu. Genç hocanın, Romanya Milli Takımı'ndaki teknik patronluğunu pek incelemeye almasam da, Bursaspor'daki kısa dönem görevinde bu işi kıvıracağına kanaat getirmiştim... Ondan tek şikayetim, saha kenarındaki agresifliği (Kendine ve takımına da zarar veriyor) ve oyuncularını devamlı gereksiz yere uyarmasıydı. Nitekim bazı oyuncuları şu anda 17 maç geçmesine karşın hala ürkeklik (Sabri, Cihan, Orhan Ak) içinde...

Bunun dışında Hagi benim açımdan Galatasaray için isabetli bir seçimdi.

Fatih Terim'in oyun düzenini ve onun saha içi taktik stratejilerini benimseyen tavırlar uyguluyordu. Takımın orasıyla - burasıyla fazla oynamadan, eski takımdaşlarına ağırlık vereren 11 sürmeye başladı sahaya. Kalesini ve savunmasını iyi sakladı. Bu bölgede yalnız Hakan Ünsal'ı kulübeye çekerek istikrarcılığın en iyi örneğini verdi. Ama orta sahanın ön liberoları Conceiçao - Ergün ikilisiyle, sol dıştaki Baliç tercihindeki ısrarcılığı eleştiri oklarını devamlı üzerine çeviriyordu. Ki onun çok savunucusu olan bu satırların yazarı da Hagi'ye sitemini saklamıyordu. Gerçi ilk 6 hafta sonundaki başarılı sonuçlar Rumen hocayı hep haklı çıkarıyordu. Fakat onların yerine iş yapacak Sabri, Saidou, Volkan, Ayhan ne diye oynatılmaz, hep merak edip duruyordum. Bir de Ümit Karan takıntısı vardı Hagi'nin. 8. hafta Ankaraspor maçında sonradan oyuna giren ve golünü atan Ümit, ısrarla forvette yer istiyordu Hagi'den. Kaldı ki, o dönem Hakan Şükür en kötü günlerini yaşıyor, Milli Takım'dan kesik yiyor ama Hagi'den bir türlü yiyemiyordu.

Trabzon'dan alınan 1-0'lık galibiyet ve golün Baliç'ten gelmesi "Hagi'ye gölge etmeyin" dedirtiyordu bir kez daha. Ertesi hafta Ali Sami Yen'deki Sebat maçı Galatasaray'ın en kötü oyunuydu. Kazandılar, kazanmasına da futbal adına bir şey ortaya koyamadılar. Hemen ertesinde Diyarbakır'da alınan yenilgi Galatasaray'ın kötü gidişini tüm çıplaklığıyla ortaya seriyordu. Sonrasında Hagi sola çare buldu, Hakan Şükür'ü son kez uyardı... Ankara'da biraz da şansla ardı ardına gelen 3 puanlar ve Fenerbahçe derbisinden alınan bir 3 puan daha Hagi'yi yeniden taraftarla bütünleştiriyordu.

Şimdi Hagi'ye sormam gerekiyor. İnadını daha erken bıraksaydı, Fenerbahçe'yle puan farkını 4 puana çıkarır mıydı, yoksa eşitlermişdi.
Cevabını veremez ki!...


29 Aralık 2004
Çarşamba
 
OSMAN KORKMAZEL


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED