AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
G Ü N D E M
İşte, bir numaralı 'insanlık düşmanı'

Adı Drastamat Kanayan, lâkabı ise "General Dro"… Birinci Dünya Savaşı'nda doğu illerimizdeki sayısız köy baskınını yöneterek, onbinlerce silahsız Türk ve Kürdü en vahşi yöntemlerle katletti. İnsanlık dışı eylemleri, o günlerde Anadolu'da bulunan yabancı gözlemcilerin raporlarında da geniş biçimde yer aldı.

Yönettiği katiller ordusu Kazım Karabekir Paşa'nın birlikleri tarafından Anadolu'dan geri püskürtülünce Almanya'ya kaçtı. Uzun bir sessizlikten sonra İkinci Dünya Savaşı'nda bu kez de Sovyetler Birliği'ne ihanet ederek Adolf Hitler'in saflarına geçti ve Nazi ordusunda "Yahudi avcısı" olarak yıllarca hizmet verdi.

Savaştan sonra ABD'ye göç etti ve bu ülkede hiçbir hukukî koğuşturmaya uğramadan, 1956'daki ölümüne kadar krallar gibi yaşadı. Massachusetts'deki cesedi 2000 yılında Ermenistan'a getirildi ve devlet töreniyle bir anıt mezara konuldu. O artık ülkesinde Ermeni gençlerine "örnek insan" olarak tanıtılan bir "millî kahraman"…


Dro'nun arşivlerde bulunan az sayıdaki fotoğraflarından biri...

  • ALİ MURAT GÜVEN / HABER MERKEZİ

    Ermeniler, anavatanları Ermenistan'dan başlayıp Avrupa ülkelerine, oradan da okyanusun öte tarafındaki ABD ve Kanada'ya kadar uzanan geniş bir havza içinde genç kuşaklarını azgın birer Türk düşmanı olarak yetiştirebilmek için ellerinden geleni ardlarına koymazken, 20. yüzyılın en büyük iç ihanet hareketinin mağduru durumundaki Türkiye ise Birinci Dünya Savaşı'nın gerçekleri konusunda bırakın dünyayı, daha kendi kamuoyunu aydınlatmada bile utanç verici bir acziyet yaşıyor.

    Ermenilerin, psikolojik savaş taktiklerini ustaca kullanarak yıllardır ısrarla tekrarladıkları yalanlar karşısında, yeterli tarihsel bilgiyle donatılmamış olan Türk gençlerinin son yıllarda giderek çözülmeye başladıkları ve kendi içlerinde "Acaba, gerçekten de iddia edildiği kadar suçlu olabilir miyiz?" sorgulamasına giriştikleri gözlenmekte. Oysa, devletin bu konuyu hafife almaktan vazgeçip ilköğretim müfredatından TRT yayınlarına dek bir dizi platformda inatla gündeme getirmesi durumunda, mevcut manzaranın çok kısa bir sürede tam tersine dönmesi işten bile değil.

    Yeni Şafak, saldırılarının dozunu gitgide artıran uluslararası Ermeni propagandası ve onun yerli işbirlikçilerinin yalanlarla bezeli bu faaliyetlerine karşılık olarak, sorumlu yayıncılığın gereğini yerine getiriyor ve 1915 olaylarının baş mimarı durumundaki Ermeni katillerini Türkiye kamuoyuna tek tek tanıtmaya başlıyor. Bunlardan en önde geleni ise dünyadaki Türkiye aleyhtarı kampanyaları şaşkınlık içinde izleyen milyonlarca yurttaşımızın, ismini henüz -ne okul kitaplarında, ne de televizyon belgesellerinde- bir kez bile duymadığı Drastamat Kanayan…

    Diaspora Ermenileri arasında daha çok "General Dro" lâkabıyla tanınan ve "millî kahraman" olarak nitelendirilen bu ruh hastası câni, sağduyulu savaş tarihçilerinin eserlerinde ise "ömrünü Türklerin kökünü kazımaya adamış koyu bir faşist" olarak tanımlanıyor.


    Dönemin ABD Büyükelçisi'nin günlüğünden "General Dro":
    "Etnik temizlik ustasıydı"
    ABD'nin Osmanlı Devleti büyükelçisi Mark Bristol'un, günümüzde Amerikan resmî arşivlerinde 867.000/1540 envanter numarasıyla kayıtlı olan savaş günlüğünde insanlık düşmanı Dro aynen şu cümlelerle anlatılıyor:

    "Savaş sırasında General Dro'nun yakınında bulunmuş elçilik memurlarımın hazırladığı raporlardan, onun savunmasız Müslüman köylerini bombalayıp işgal ettiğini, ardından da bir tek kişinin bile kaçmasına izin vermeden bütün köylüleri vahşice öldürdüğünü iyi biliyorum. Dro ve adamları girdikleri köylerde önce evleri tek tek yağmalıyor, ahırlardaki hayvanlara el koyuyor, sonra insanları topluca katlediyor ve işlerini bitirdikten sonra da bütün köyü yakıyorlardı. Bu, hiç kuşkusuz ki o bölgede Müslümanlara karşı yürütülen sistematik bir etnik temizlik operasyonundan başka bir şey değildi."
    14 Ağustos, 1922

    Hayatı katliam yapmakla geçti

    1884 yılında Çarlık Rusyası'nda doğan Drastamat Kanayan, çocukluğundan itibaren katıksız bir Müslüman düşmanı olarak yetişti. Ve tam da Türkçe kökenli soyadına uygun biçimde, "kan kırmızı renkte" bir hayat yaşadı. Birinci Dünya Savaşı'nda Rus ordusu adına Osmanlı toprakları, Gürcistan ve Azerbaycan'da çetecilik yapan bu kişi, özellikle Anadolu'da savaş sırasında oluşan otorite boşluğunu fırsat bilerek birbirinden iğrenç ve insanlık dışı eylemlere imza atacaktı. Yapılan hesaplamalar, Dro'nun 1914-1918 arası dönemde Erzurum, Erzincan, Van ve Kars gibi vilayetlerimizde en az 200 bin Müslümanın katlinden doğrudan doğruya sorumlu olduğunu gösteriyor.

    Dro, günümüzde Türkiye Türkleri arasında hemen hiç tanınmasa da Azerbaycan'da son 90 yıldır nefretle anılan bir isim. Tarihsel olaylar konusunda Türkiye'deki ırkdaşlarına göre çok daha bilinçli olan Azerî Türkleri, bu kişiyi 1910 ve sonrasında Karabağ'da gerçekleştirilen katliamların baş sorumlusu olarak çok yakından tanımaktalar…

    Türklerin Rusları ve onlarla birlikte çarpışan Ermenileri bozguna uğratması sırasında yakalanmadan SSCB'ye kaçmayı başaran Dro, savaş sırasındaki "üstün başarıları" nedeniyle 1918-1920 yılları arasında kısa bir süre boyunca bağımsız kalan Ermenistan Cumhuriyeti'nde savunma bakanlığı görevine getirildi. Ancak, Ermenistan'ın Bolşeviklerce işgal edilip SSCB güdümünde bir kukla devlete dönüştürülmesinin ardından Rus mahkemelerinde yargılanacağını anlayınca bu kez de gizlice Almanya'ya kaçtı.

    Almanya'daki uzun sürgün döneminde Nazizmin yükselişini ilgiyle izleyen Ermeni çeteci, Nasyonal Sosyalist İşçi Partisi'nin iktidara gelişiyle birlikte kendisini Adolf Hitler'e yakından tanıtmakta gecikmeyecekti. Hitler, yabancı ırklardan kişilere güvenmek gibi bir huyu olmamasına karşın, katliam konusundaki zengin referans listesini görünce bu Ermeni faşistine tam yetki verip onu generalliğe terfi ettirdi ve SS birliklerine bağlı "812. Ermeni Taburu"nu kurmasını sağladı. Çoğunluğu Ermenilerden oluşan ve ilerleyen yıllarda "Ermeni Lejyonu" adını alacak olan bu taburun ilk aşamadaki görevi Almanya içinde Yahudi ve Çingene avı yapmak, sonraki aşamalarda ise doğu cephesinde Ruslara -ve savaşın hiç gerçekleşmeyecek olan bir sonraki aşamasında da Türklere- karşı çarpışmaktı.

    Birinci Dünya Savaşı yıllarında işkence ve toplu katliam konusunda âdeta bir "guru"ya dönüşmüş olan Dro, bu konulardaki büyük maharetiyle kısa sürede Nazileri de kendisine hayran bıraktı ve SS'ler arasında "Yahudi avcısı" adıyla nâm saldı. Hitler, Almanya içindeki etnik temizlik operasyonu tamamlandıktan sonra Dro'yu taburuyla birlikte Kırım ve Kuzey Kafkasya'nın işgal edilmiş bölgelerinde düzeni sağlayan "sadık bir maşa" olarak kullanacaktı.

    ABD'ye elini kolunu sallayarak girdi

    1945 yılında Nazi Almanyası teslim bayrağını çekince, ölümüne yol açtığı insanların sayısı yarım milyonu aşmış durumdaki Dro'ya bir kez daha "gurbet yolları" gözüktü. SSCB açısından tartışmasız bir biçimde "vatan haini"ydi ve KGB'nin hazırladığı listede en önemli savaş suçluları arasında yer alıyordu. Bu utanç verici sıfatın onu pek de rahatsız ettiği söylenemez, çünkü General Kanayan üzerinde yaşadığı her toprağa ihanet etmeyi tam anlamıyla hayat tarzına dönüştürmüş bir kişiydi.

    Hem ABD, hem İsrail, hem de SSCB ajanlarının savaş suçlusu Nazilere karşı dünya çapında amansız bir insan avı başlatmış olmalarına karşın, bu eli kanlı katil, diaspora Ermenilerinin cömert yardımlarıyla bütün yasal formaliteleri aşarak ABD'ye "göçmen" sıfatıyla girmeyi başardı. Yanında hayatı boyunca bütün gereksinimlerini karşılayacak bir servet de götürerek Massachusetts eyaletine yerleşti. Burada kendisine FBI tarafından yapılan tek uyarı, "sesini kesip az konuşması"ydı. O da çaresiz bu tavsiyeye uydu.

    ABD'de ikamet ettiği süre boyunca kaçak Nazi avcısı Yahudi ajanları tarafından bir kez bile rahatsız edilmeden krallar gibi yaşayan Dro, 1956 yılında 72 yaşındayken öldü ve hayatının son 11 yılını geçirdiği Massachusetts'te gömüldü.

    Devlet töreniyle anıt mezara nakil



    Dro için 29 Mayıs 2000'de Aparan'da düzenlenen resmi cenaze töreni ve aynı bölgedeki anıt mezarı...

    1990'lı yılların sonlarında Ermenistan Devleti, "bu büyük millî kahramanın mezarının ABD'de olmasının bütün vatanseverlere acı verdiğini" belirterek, Ermeni diasporasına acil yardım çağrısında bulundu. Çağrının sonucunda ABD Ermenileri yalnızca iki gün içinde bir milyon dolar toplayarak gereğinin yapılması için başkent Erivan'a gönderdiler. Devlet Başkanı Robert Koçaryan, aranan kaynağın bulunması üzerine hemen harekete geçerek katilin doğduğu Aparan kentinde, piramit biçiminde gösterişli bir anıt mezar inşâ ettirdi. Dro'nun kemikleri 2000 yılı Mayıs ayında, 44 yıldır gömülü olduğu Massachusetts'deki mezarlıktan çıkartılarak Ermenistan'a nakledildi; 29 Mayıs 2000 tarihinde düzenlenen görkemli bir devlet töreniyle de Aparan'daki anıt mezara gömüldü.

    Ermeni Baş Patriği 2. Karekin'in yönettiği cenaze töreninde elli bini aşkın Ermeni bu büyük "vatansever"e saygılarını sunmak üzere alanda hazır bulunurken, Patriğin yaptığı duygusal konuşma ise Ermenilerin gurur tablosunu tamamlayacak nitelikteydi:

    "Onu anlatmak için bütün sözcükler yetersiz kalacaktır. General Drastamat Kanayan'ı lâyıkıyla tanımak için dönüp geçmişteki hizmetlerine bakmalıyız. Kendisinin yıllar sonra anavatanına tekrar dönüşü, hiç kuşkusuz ki Ermeni halkının ruhunda bu büyük mücadelenin şahlanışı için yepyeni kıvılcımlar çakmıştır. İnanıyorum ki General Kanayan ve kahraman silah arkadaşlarının ebedî hatırası, genç kuşaklarımıza gelecekte çok daha büyük zaferler kazanmak için ilhamlar vermeye devam edecektir."

    Adına "devlet nişanı" bile var!

    Bugün artık ülkesinde âdeta bir aziz mertebesine ulaşmış bulunan Dro'nun anısına, Ermenistan Savunma Bakanlığı tarafından bir de "kahramanlık nişanı" ihdas edilmiş durumda. Bu nişan 2005 yılında Amerikalı bir komutana armağan edildi. Geçtiğimiz Mayıs ayında Erivan'ı ziyaret eden Kansas Ulusal Muhafız Ordusu komutanı Tümgeneral Tod Banting, nişanını başkentte düzenlenen bir törenle Savunma Bakanı Serzh Sargssyan'ın elinden aldı. Banting, Kansas eyaleti ile Ermenistan arasında kurulan ilişkilerin tam bir uyum içinde olduğunu vurgulayarak, soykırım kurbanı Ermenilerin anısı önünde saygıyla eğildiğini belirtti ve minnettarlığını belirtmek üzere emrindeki subaylarla birlikte soykırım anıtını ziyaret etti. Bush yönetimine bağlı Pentagon'un üst düzeyli askerlerinden oluşan böyle bir grubun, üzerlerinde resmî üniformalarıyla Erivan'da gerçekleştirdikleri bu temaslar ise Ankara tarafından her zamanki gibi "dikkatle izlendi".

    Amerikalı elçilik görevlisini yıldıran manzaralar

    (…) "Sonra Dro'nun birlikleri geldi. Sırada ilk olarak düz siyah saçlı ve iri gözlü bir Müslüman kız çocuğu vardı. En fazla oniki yaşlarında görünüyordu. Onu, biraz önceki yağmadan dolayı istiflendikleri çuvallardan yerlere saçılmış olan tahıl tanelerinin üzerine yüz üstü yatırdılar. Ermenilerden biri, çevreye fazla kan sıçramaması için tüfeğini onun hemen iki göğsünün arasına uzattı ve bu mesafeden tetiği çekti. Ateş ettiği noktada, kurbanın ev yapımı basma elbisesini ânında kırmızıya boyayan bir kan lekesi oluştuğunu gördüm.

    Ardından sıra, on yaşında ya da daha küçük bir Müslüman erkek çocuğuna geldi. Üzerinde ham deriden bir ceket ve kısa bir pantolon vardı. Saldırganlar tarafından patika yola yüzüstü yatırıldı.
    Bu sırada, taşıdığı kalaydan yapılma kap elinden yuvarlanıp gitti. Onu da vurdular. Kurşun çocuğun ense kökünün biraz altından girip omurgasını parçaladı.

    Bu esnada, çevremde yetişkin Müslüman köylülere yönelik kıyım da bütün hızıyla devam etmekteydi. Fakat ben bu manzaraya ancak belli bir süre tahammül edebildim. Sonradan Dro'nun yanındaki Ermeni albay köyden tek bir canlının bile kaçmaya fırsat bulamadığını ve hepsini teker teker öldürdüklerini anlattı."

    Dönemin ABD İstanbul Büyükelçiliği memurlarından Robert Dunn'ın savaş anıları,
    "Yaşayan Dünya: Kişisel Bir Öykü", Crown Yayınevi, New York 1952, Sayfa 361

    "Müslümanları öldürmekten büyük bir zevk alıyorlar"


    Dro'nun emrindeki Müslüman katili Ermeni çetecilerden bir grup...
    Aşağıdaki ibret verici satırlar, Doğu Anadolu'daki Rus işgalinde görev alan General Nikolayef'in Kafkas Cephesi Komutanlığı'na çektiği, orijinali Rus devlet arşivlerinde bulunan 1914 tarihli bir telgraftan aynen alındı:

    "Ermeni destekçiler ellerine çalıntı tüfekleri bir kez geçirdiler mi, askerlerimiz onların taşkın tavırlarını engellemekte büyük güçlüklerle karşılaşıyor. Milisler sürekli bir saldırganlık psikolojisi içindeler ve çevrelerinde gördükleri her türden canlıya düşüncesizce ateş ediyorlar. Şimdiye kadar Müslüman halktan pekçok kimseyi anlamsız yere öldürdüler ve bu durum bölgede kalıcı bir güven ortamı oluşturmakta büyük engeller çıkarıyor. Ermenilerin yol açtıkları keyfî cinayetleri engelleyebilmek ve yaşanan tatsız olayların sorumlularını yargılayabilmek için Van'da tarafımızdan bir Savaş Konseyi kurulmuştur. Bu kişilerin bir an önce disipline edilmesi gerekmektedir."




  • 6 Ağustos 2005
    Cumartesi
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Abone Formu
    Mesaj Formu
    Online İlan

    ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Çocuk

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED