AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
K R O N İ K  M E D Y A
Alman Meclisi, Ermeni tasarısı ve kaçırılmış bir gazetecilik fırsatı...

Malum, gazeteciler, herkesin elindeki bir metni haberleştirirken, en çok "nasıl yapalım da haberi farklı bir açıdan verelim"e kafa yorarlar. Alman Meclisi'nin onayladığı "Ermeni Tasarısı"nı haberleştiren gazetelerin, karar metninde yer alan "bir ilk" niteliğindeki satırları kullanarak bunu yapmaları işten bile değildi... Ama anlaşılan "Alman hançeri" etkisini azaltacağı gerekçesiyle işin bu yanını görmezlikten gelmeyi daha uygun bulmuşlardı...

Alman Meclisi'nde geçtiğimiz hafta kabul edilen Ermeni tasarısına ilişkin olarak dünkü gazetelerde iki haber öne çıkıyordu...

Bunlardan biri, Almanya'daki Türklerin karara karşı pazar günü gerçekleştirdikleri yürüyüştü... Dünden Bugüne Tercüman, haberi "Türkler Berlin'de Almanya'yı kınadı...", "Türkler Berlin'i ayağa kaldırdı..." başlıklarıyla duyurdu. Habere göre yürüyüşe yaklaşık 10 bin Türk katılmıştı.

Karara ilişkin dünkü gazetelerde yayımlanan haberlerden ikincisi ise Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün tepkisini yansıtıyordu:

"ALMANLAR SUÇLARINA ORTAK ARIYORLAR...

Dışişleri Bakanı Gül, Almanya Parlamentosu'nun 'Ermeni katliamının anılması önerisi'ni kabul eden kararına tepki gösterdi. Gül, Almanlarda Yahudilere yaptıkları eziyetin suçluluğuyla kendilerine ortak bulma arayışları var' dedi ve ekledi: 'Sorsanız, Ermeni meselesi için 3 cümle söyleyemezler...'"

Gördüğünüz gibi konu hâlâ güncel, Dünden Bugüne Tercüman'ın sunumuyla "Alman Hançeri"ni bir türlü içimize sindiremiyoruz...

Biliyorsunuz, bu sayfada biz ne politikacıların çeşitli konulardaki yaklaşımlarını eleştiri konusu ediyoruz, ne de sivil toplum örgütlerinin, partilerin şu ya da bu gelişmeye tepkilerini... Dolayısıyla ne Gül'ün verdiği tepkiyle ne de Almanya'daki yürüyüşle ilgili değiliz... Biz, buradan yola çıkarak gazetelerin bu haberi nasıl verdiklerini ve burada gazetecilik açısından heba edilmiş bir fırsatı tartışmak istiyoruz...

'FARKLILAŞMA' MESELESİ

Malum, gazeteciler, herkesin elindeki bir metni haberleştirirken, en çok "nasıl yapalım da haberi farklı bir açıdan verelim"e kafa yorarlar.

Üzerinde konuştuğumuz haberin ertesi gün "öfke" soslu, standart bir "Almanya da onayladı" haberi olacağı belliydi. Nitekim öyle oldu. Gazeteler, öfke dozunu meşreplerine göre ayarlayarak sundular haberi.

Böyle bir haberin başlığının "Almanya'nın (da) soykırım tasarısını kabul ettiği"ne ilişkin olmasında tuhaf bir şey yok kuşkusuz. Bu, haberin en önemli parçası ve kuşkusuz başlık da oradan çıkartılacak. Fakat Alman parlamentosunun kabul ettiği metinde başka noktalar da vardı ve niyeti olan bir gazetenin bunları (da) öne çıkararak, kendisini öbür gazetelerden farklılaştırması işten bile değildi... Bunların ne olduğunu en iyi siz biliyorsunuz... Çünkü Yeni Şafak yazarı Kürşat Bumin iki gündür bu konu üzerinde yazıyordu. Alman parlamentosunun karar metninden aşağıda okuyacağınız alıntılar, Bumin'in dünkü köşesinde yer aldı:

"Federal Meclis, Ermenilerin organize bir biçimde sürgün edilmeleri ve katledilmeleriyle ilgili kapsamlı bilgilere rağmen bu korkunç olayları durdurmaya teşebbüs dahi etmemiş olan Alman İmparatorluğu'nun oynadığı yüz kızartıcı rolden de üzüntü duymaktadır."

"Federal Meclis bu olayları anarak, zor koşullarda ve dönemin hükümetine direnerek Ermeni kadınlarının, erkeklerinin ve çocuklarının kurtarılması için sözle ve eylemleriyle çaba sarfeden tüm Almanların ve Türklerin önünde saygıyla eğilmektedir."

"Osmanlı İmparatorluğu'nun baş müttefiki olan Alman İmparatorluğu'nun gerek siyasi, gerek askeri yönetimi Ermenilere uygulanan takibat ve katliamlar konusunda başından beri bilgi sahibiydi." / "Ermeni konusu imparatorluk hükümeti tarafından tümüyle sansür altına alındı. Aynı şekilde Alman askeri sansürü de 1916 yılında Johannes Lepsius'un 'Türkiye'de Ermeni Halkının Durumu' başlıklı raporunu yasaklayıp toplatmıştır." / "Alman İmparatorluğu'nun bu neredeyse unutulmuş bastırma politikası, tarihin bu bölümünün Almanya'da da halen yeterince ele alınmadığının bir göstergesidir."

DAHA ÖNCE GÖRMÜŞ MÜYDÜNÜZ?

Bumin, bu sözlerin anlamını değerlendirirken de şöyle yazıyor:

"Bir kere bu metin ('karar' ve 'gerekçe') bugüne kadar diğer meclislerden çıkan karar ve 'kanun'lara hiç mi hiç benzemiyor. Yani (dünkü yazımda söz ettiğim biçimde) bir müddettir parlamentoların meşguliyet alanına giren 'tarih dersleri'ne hiç mi hiç benzemeyen bir 'karar' ile karşı karşıyayız."

Peki siz, gazetelerimizde işin bu yanını vurgulayan bir şeyler okudunuz mu? Anadolu Ajansı'nın geçtiği haberde yer alan "Alman Parlamentosu olaylarda Almanya'nın sorumluluğuna da dikkat çekti" cümlesi dışında ne okudunuz gazetelerde? Oysa gazetelerimiz "bir ilk" kalıbını ne kadar çok sever. İşte size artık rutin hale gelmiş olan, dolayısıyla "haber değeri" giderek azalan "Ermeni soykırımı iddialarını kabul eden parlamentolar" haberlerinde ortaya çıkan "bir ilk..."

Ama gördüğünüz gibi gazetelerimiz, "haber değeri" tartışılmaz olsa da "Alman hançeri" etkisini azaltacağı için işin bu yanına girmeyi pek uygun bulmamışlar ve önlerine çıkan gazetecilik fırsatını değerlendirememişler... (A.G.)


21 Haziran 2005
Salı
 
YÖNETENLER: Kürşat Bumin
Alper Görmüş


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED