T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 25 HAZİRAN 2006 PAZAR
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Bugünkü Yeni Şafak
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Fehmi KORU

Hoş geldi

Yüce Divan görevini üstlenen Anayasa Mahkemesi'nin Mesut Yılmaz hakkında verdiği 'aynı suçu beş yıl içinde işlememek kaydıyla cezasını erteleme' kararı, politikada suların bundan sonra nasıl akacağını göstermesi bakımından önemli. Önemli, çünkü karar 'beraat' anlamı taşımasa bile, eski liderin politikada önünü tıkamıyor. Mesut Yılmaz, kararın çıktığı andan başlayarak yeniden politikaya döneceği sinyallerini vermeye başladı bile...

Bu, neresinden bakarsanız bakınız, yeni oluşmaya başlayan 'Ak Parti karşıtı cephe' açısından bir kazanım. İlk kazanım alanı da yaşla ilgili: Yeni cepheyi antrene eden Cumhuriyet gazetesi yazarı İlhan Selçuk ile eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel 82 yaşındalar; onların zorladığı tablo gerçekleşirse Cumhurbaşkanı ve başbakan olmayı bekleyen Mehmet Haberal, Yılmaz Büyükerşen ve Deniz Baykal da 70 yaşına hayli yakınlar. Henüz 60'ına varmamış Mesut Yılmaz'ın cepheye katılması durumunda, yaş ortalaması, bir miktar da olsa aşağıya doğru kımıldamış olacak...

Türkiye, nüfusunun üçte ikisi 25 yaşın altında genç insanlar ülkesi.. 3 Kasım seçimlerinde yeni kurulmuş bir partinin Meclis'te çoğunluğu elde etmesi sayesinde milletvekilleri de gençleşmişti. Yaşlıların gençlere geçit vermediği politika alanına İlhan Selçuk - Süleyman Demirel ikilisinin ağırlık koymasıyla başlayan süreç, tabloyu yeniden eski haline getirebilir.

Mesut Yılmaz'lı yeni politik ortam başka değişiklikleri de tehdit edecektir. ANAP'ın eski lideri, yenilerde pek göremediğimiz politik manevralar ustalığına sahip. Bu ustalığın boyutlarını görmemiz için kendisini ANAP'ın başına getiren süreci hatırlamamız bile yeterli: Cumhurbaşkanı seçilmiş Turgut Özal'ın elini sınırlamayı, sonradan hiç gözünün yaşına bakmadan yolunu ayıracağı Semra Özal'ı İstanbul il başkanı seçtirip ailenin diğer fertlerinin desteğini sağlayarak başarmıştı Yılmaz... Bu arada, ANAP'ın 'muhafazakâr' kamuoyuna sempatik gelecek bir çıkış için gerekli destekleri eski-MHP'li politikacı ve yazarlarda bulmuştu.

İlhan Selçuk - Süleyman Demirel ikilisinin dışarıdan zorladıkları yeni cephede önemli roller oynayacağı anlaşılan Yaşar Okuyan, ANAP'ta liderlik arayışı sırasında Mesut Yılmaz'a destek verenlerin başında geliyordu. Etap Altınel Oteli'nde düzenledikleri, Ali Fuat Başgil'den, Nurettin Topçu'dan, Necip Fazıl'dan, Peyami Safa'dan alıntılarla süslü o ilk basın açıklamasını Yılmaz-Okuyan ikilisi unutmuş olabilir, ama çok şükür aramızda unutmayanlar var...

Bir politika ustası olan Mesut Yılmaz'ın 'Ak Parti karşıtları cephesi'ne kendisi gibi Yüce Divan'da yargılanmış arkadaşlarıyla birlikte katılması, hiç kuşkunuz olmasın, İlhan Selçuk - Süleyman Demirel ikilisinin planlarını daha kolaylaştıracaktır.

Anayasa Mahkemesi önünde toplanıp sloganlar atan sevenleri, bir süredir Anavatan Partisi mitinglerinde fark edilen ilgi azlığını takviye edebilecek hazır bir güce dönüşebilir mi? Bu soruya "Evet" cevabı verebilmek için, partinin şimdiki genel başkanı Erkan Mumcu'nun niyetini öğrenmek gerekiyor. Demirel'in mahkeme kararına sevindiği hemen belli oldu da, Mumcu'nun sevincini ifade için seçtiği sözcükler kafaları karıştırdı. Sanki ikisi arasında beklendiği türden bir sevgi yokmuş gibi...

Oluşturulmaya çalışılan cephenin başarısı için tek tek isimler yetmez, partilerin de cepheye katılması şart; hepsinden önce katılması beklenen de, Mesut Yılmaz liderliğinde girdiği son seçimden olağanüstü başarısız çıkmış Anavatan... Erkan Mumcu ve partisinin ilgilenmediği bir cephe yeterince güçlü sayılmayacaktır; Mesut Yılmaz bayağı dişli bir mücadele vermek zorunda kalabilir...

Mesut Yılmaz'ın mücadele adamı olduğunu biliyoruz; Yüce Divan'dan kendisini siyasete döndürecek kararı çıkartmak için az mücadele vermedi. Geçmişte genel başkan olmak için de sıkı bir mücadele vermişti. 2000 yılında cumhurbaşkanı olması da bekleniyordu, ama yenileceği mücadelelere girmemeyi bilecek kadar ustadır o...

Kendisine "Politikaya yeniden hoş geldin" diyorum.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi