T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 30 HAZİRAN 2006 CUMA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Hayrettin KARAMAN

İlahiyat fakülteleri (3)

Bundan önceki iki yazıda, uzun tecrübeler ve birikimler sonunda İlahiyat Fakültelerini amacına uygun eğitim ve öğretim veren kurumlar haline getiren düzenlemelerin yapıldığını, tıpkı İmam Hatip okullarının hem mesleğe hem yüksek öğretimin bütün çeşitlerine öğrenci yetiştiren okullar olduğu gibi İlahiyat fakültelerinin de hem ilahiyatçı/din alimi hem de din dersleri (din kültürü ve ahlak bilgisi ile birgün mutlaka programa alınacak olan İslam din öğretim ve eğitimi dersi) öğretmeni yetiştiren yüksek öğretim kurumu haline getirilmiş olduğunu okudunuz. Bu düzenleme yapıldığında eksik olan öğretim üyeleri de zaman içinde hem kadro hem de dışarıdan (başka bölüm ve fakültelerden) hocalara ders vermek suretiyle telafi edilmişti. Şimdi durup dururken, işler yolunda giderken, önceki düzenlemeyi de YÖK yapmış iken İlahiyat Fakültelerinin elinden, din dersi öğretmeni yetiştirme yetki ve görevini alıp eğitim fakültelerine vermenin anlamı, makul gerekçesi ne olabilir?

"Efendim öğretmen yetiştirme işi eğitim fakültelerine aittir" gerekçesinin ilmi ve hukuki dayanağı nedir? Din dersinin özelliği vardır, bu özellik sebebiyle öğretmeninin de başka bir fakültede (yine YÖK'e bağlı, üniversitelerin denetiminde olan İlahiyat Fakültelerinde) yetiştirilmesinin -faydalı ve yerinde olduğu kesin olmakla beraber- ne sakıncası olabilir?

Şimdiye kadar olan YÖK kaynaklı tasarruflara bakınca maalesef bu tasarrufun da altında bilimin değil, ideolojinin yattığını düşünmeden edemiyorum. YÖK bir taşla iki kuş vurmak istiyor:

1. İlahiyatın fonksiyonunu azaltarak talebesini de azaltmak; yani İmam Hatip mezunlarının bir kapısını daha kapatarak bu okulların da azalmasını sağlamak.

2. Din bilgisi ve ilgisi bakımından zayıf, hatta mümkünse din karşıtı öğretmenlere din dersi verdirerek dersin içini boşaltmak veya amacının tersini gerçekleştirmek.

"Bu kadar da değil, insaf yahu!" diyenler olursa cevabım şudur:

Eğer niyeti kötü değilse YÖK'ün, alacağı ikinci bir kararla İmam Hatip mezunlarının, Eğitim Fakültelerinin din dersi öğretmeni yetiştirecek olan bölümüne avantajlı olarak veya eşit şartlarda girmelerine imkan vermesi gerekir ve beklenir. Bunu yapmazsa niyetin ne olduğu konusunda hükme varmak daha da kolaylaşacaktır.

Bizim tezimiz, İlahiyat Fakültelerinin bundan önceki duruma döndürülmesi ve vaktiyle U.Ü.İlahiyat fakültesinin YÖK'e yaptığı bir teklifte yer aldığı gibi "din görevlisi" bölümüne de yer verilmesi olmakla beraber, şayet bu yeni kararda ısrar edilecekse İmam Hatip mezunlarının ilgili bölüme öncelikle alınması ve İlahiyat fakültelerine bir "din görevlisi bölümü" eklenmesidir. Bu bölümde çeşitli din görevlilerinin (müftü, vâiz, imam, hatip, Kur'an kursu öğretmeni...) görevlerinde daha başarılı olabilmeleri için gerekli ağırlıktaki dersler konmalı ve yeterli uygulamaya yer verilmelidir.

Şimdilik bu İmam Hatip ve İlahiyat konusunda yazdıklarımızla yetinirken velilere bir diyeceğim daha var:

Her şuurlu ve duyarlı aile, çocuklarından en az birini İmam Hatipte okutmalı, onlardan maddi istikbal değil, hizmet beklemeli, bu hizmete karşılık maddi geleceklerini de aile ve toplum teminat altına almalı, bunun için vakıflar kurmalıdırlar.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi