T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 30 HAZİRAN 2006 CUMA | ||
|
Başbakan Erdoğan'ın İspanyol El Pais gazetesi'ne yaptığı açıklamalar tartışılıyor. Çünkü Erdoğan, AB ile müzakerelerin durabileceğini söyleyen El Pais'e şöyle cevap vermiş: "Sayın Rhen bundan emin olsun istenilenler gerçekleşecektir." AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu yetkilisi Ollie Rhen, "Şayet Türkiye reformları hızlandırmaz ise ve limanlarla havaalanlarını Kıbrıs Rum yönetimine açmaz ise AB ile Türkiye arasında bir tren kazası yaşanabilir" şeklinde bir açıklama yapmıştı. Mesele sadece limanların ve havaalanlarının Rumlara açılması meselesi mi acaba? Rhen, Türkiye ile ilişkiler konusunda ağzını her açtığında refromların yavaşlamasından ve ifade özgürlüğüne ilişkin sorunlardan da söz ediyor. Türkiye Gümrük Birliği Protokolü'nü imzalayacağını zaten daha önce taahhüt etti. Mesele bunun uygulanmasında. Bunu nasılsa yerine getirecek. Meselenin AB ile bir çekişme konusu haline getirilmesi aslında iki taraf için de anlamsız. Kıbrıs sorunu hem Türkiye'de hem de AB içinde Türkiye'nin üyeliğini istemeyenlerin ellerini oğuşturmalarını sağlayan sakat bir konu. Oysa asıl mesele özgürlüklerle ilgili. Terörle Mücadele Kanunu da bu konudaki kilit taşlarından biri. AKP Hükümeti bütün uyarılara rağmen TMK'yi Meclis'ten geçirmek için gereken her şeyi yapıyor. Asıl bu tavır AKP'ye karşı güvensizliği körüklüyor, Türkiye'nin özgürlükler karşısındaki yaklaşımının sorgulanmasına neden oluyor. Bu nedenle Türkiye'nin üyelik konusundaki niyeti tartışılıyor. El Pais Erdoğan'a soruyor: Sizce AB tarafından istenen reformlar müzakerelerin başlaması ile yeterli ritmi kaybetti mi? Erdoğan: "Kesinlikle hayır" diye yanıtlıyor. "Reformlar istenilen hızla ilerlemeye devam ediyor. Ancak şartlar şimdi değişti. Önümüzde 10 yıllık bir süre var." Sanki, "Şartların şimdi değiştiğini" söylerken, tırmandırılan milliyetçiliği işaret ediyor ve "çaresiz biz de buna ayak uyduracağız" diyor. "Diğer reformları da bu 10 yıllık süre içinde yavaş yavaş yerine getiririz" mi demek istiyor acaba? El Pais konuya devam ediyor: "Yeni bir terör kanununu yürürlüğe girerken halen mahkemelerde çok sayıda gazeteci ve yazara ifade özgürlüğü çerçevesinde dava açılmaya devam ediliyor. Sizce AB, Türkiye'yi bu konuda yaptırımlar uygular mı?" Başbakan'ın cevabı şöyle: "Yeni terör kanunu herşeyden önce terörle mücadelede daha aktif olmak için yürürlüğe girdi. Şu anda yaşanan olay silahlı bir terör örgütüne karşı mücadeleyi tüm alanlara yaymaktır." "Terörle mücadele gereğince gerekirse ifade ve basın özgürlüğü dahil bazı özgürlüklerden feragat ederiz" demenin kibarcası mı oluyor acaba bu sözler? Bu konuda çok ciddi kaygılar var ve göründüğü kadarıyla hükümet hem içerden hem de dışardan gelen bu kaygılı seslere pek kulak asmıyor. Türkiye'de konuya ilişkin kaygılarını dile getirenlerden biri olan değerli hukukçu Turgut Tarhanlı Radikal'deki köşesinde, 27 Haziran'da çıkan 'Teörle Mücadele Kanunu' başlıklı yazısında özetle şunları söylüyor: "Bu kanunların sahip olması gereken ilk ölçüt, 'terör' tanımının, kişilere veya düşünülen belli örgütlere göre belirlenmesinden çok, 'eylemi' esas alması olmalı. Bu, böyle bir kanun çerçevesinde düzenlenmesi gerekli bulunduğuna göre, nasıl bir eylem olmalıdır? Bu konuda, nesnellikten uzaklaşılan her durumda, geniş bir toplumsal mağduriyete yol açılması işten bile değil. Britanya, İspanya ve İsrail'in yakın tarihi buna ilişkin örneklerle dolu. Tabii, Türkiye'nin de.. O halde, bu kanundaki değişiklikler, kanunun bir demokraside uygulanacağı beklentisiyle ne ölçüde bağdaşıyor? Bu bağdaşımı güvenceye almak için, hem bu kanunda hem de bunun, yargı ve yürütme tarafından uygulanmasıyla ilgili olarak, açıkça, ne gibi adli ve idari tedbirler alındı? Bu sorulara, hükümetçe verilecek berrak cevaplar, sürekli sınanması gereken bir demokrasi bilincinin de gereğidir." Hükümet ve AKP ileri gelenleri Rehn'in ve El Pais muhabirinin reformlar ve demokratik haklarla ilgili sorularını geçiştirebilirler belki ama, sonunda Tarhanlı'nın sorduğu sorulara bir cevap vermek zorundalar. Bu sorulara verilecek cevaplar AKP'nin ve Erdoğan'ın AB üyeliği ve demokrasi konularındaki samimiyetini ortaya koyacaktır. Terörle Mücadele Kanunu gibi bir ayıp, Kıbrıs meselesi gibi kronik bir ulusal bahane ile perdelenemez.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |