T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
S İ N E M A | |||
|
'Saygı istiyorum müdür, bir parça saygı!'
Bir "suç" karşısında, ona verilecek "ceza"nın sınırı nerede başlar ve nerede biter? Toplum içinde özgür birer vatandaş olarak yaşarken çeşitli suçlar işleyip cezaevine kapatılan insanların bu hataları, yasa koyuculara, onların -özgürlüklerini ellerinden alıp cezaevine kapatma hakkının yanısıra- insanlık onurlarına el koyma hakkını da verir mi? Kısacası, bir mahkûm toplumun ve politikacıların gözünde ne kadar "insan"dır?
Birbirinden etkileyici sinemasal anlarla dolu olan bu filmde, Brubaker'ın yıllardır zifiri karanlık bir hücrede tutulan siyahî bir mahkûmla (o tarihte henüz kariyerinin başlarındaki büyük oyuncu Morgan Freeman) yaptığı dokunaklı konuşma da aslında filmin özetini oluşturmaktaydı. Açlık ve karanlıktan dolayı gözleri artık göremez hâle gelmiş, neredeyse bir insan kalıntısına dönüşmüş olan mahkûm Walter, kendisini ziyarete gelen müdüre, "Ben bir insanım, suç işlemiş olsam da bir insanım. Senden saygı istiyorum müdür, bir parça saygı! Artık çevremde güzel bir renk olsun istiyorum. Bu hücrenin duvarlarını sarıya boyat!" diye haykırıyordu. Hele de Brubaker'ın sistem karşısındaki acı yenilgisini simgeleyen, binlerce mahkûmun -politik entrikalarla başka bir cezaevine "sürülen"- müdürlerini tekdüze bir alkış eşliğinde yolcu ettikleri o ünlü veda sahnesi, sinema tarihinde şimdiye kadar çekilmiş en hüzünlü ve şiirsel finallerden biri olarak belleklere kazınacaktı. Cezaevleri, tarih boyunca insan hakları konusunda suistimale en açık kamu kurumları arasında hep ilk sıralarda yer almıştır. Yönetmen Stuart Rosenberg de toplum tarafından lanetlenmiş bu irkiltici mekânların iç dünyasına getirdiği gerçekçi bakışla, pek çoğumuzun kendimize sormaktan özenle kaçındığımız bir dizi soruyu cesaretle beyazperdenin gündemine taşımıştı. Film, her ne kadar Brubaker'ın yenilgisiyle, yani koyu bir karamsarlıkla bitiyor olsa da bu tercihi için yönetmene kızmaya pek hakkımız yok. Gerçek hayatta da çevrenize bir bakın hele, acaba (görev bölgelerindeki uygulamalarıyla Brubaker'a şaşılacak ölçüde benzeyen) rahmetli Recep Yazıcıoğlu gibi bürokratlar mı kazanıyor, yoksa diğerleri mi?
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |