T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 4 MART 2006 CUMARTESİ | ||
|
Dün gazetelerin birinde Kurtlar Vadisi'nin Polat'ıyla ilgili bir haber yorum vardı. 11 Eylül'de ikiz kuleler devrilmeseymiş o saatlerde ABD yolunda olan Polat bir otelin ön müdürü olarak çalışıyor olacakmış. Yani Polat'ın doğmasının arkasında da 11 Eylül varmış. Dizinin bir kez yayınlanmış olmasına rağmen ikinci yayınında da reyting (rating) rekorları kırıyor olması da ilginç. En son 28 Şubat 2006 tarihli reyting raporlarına bir göz attım Kurtlar Vadisi en çok izlenen ikinci program olmuş. İlk yayınlandığında yarısından sonra seyretmiştim. Baş tarafını bu ikinci yayın sırasında seyrettim. Dizi kendisini seyrettiriyor. Arkadaşlar seyrediyorsun ama ne düşündüğünü hiç yazmadın diye takılıp duruyorlardı. Kurtlar Vadisi dizisiyle ilgili ne yazabilirim diye şöyle bir kendimi yokladım. Bazı sanatçıları hatırladığımı gördüm. Çakır, Aslan bey, Baron, Memati, Abdulhey, Ömer baba, Deli Hikmet, Kılıç ve Baron rollerini üstlenen sanatçıların rolleriyle bütünleştikleri ve zihinlerde yer ettikleri insanın hatırında kalanlar arasında. Belli ki bu sanatçılar rollerini yaşayarak oynamışlar. Diğer rollerin çoğunu yakıştıramadım. Senaryo hakkında neler hatırlıyorum diye kendimi yokladım. Doğrusu iyi ya da güzel diyebileceğim, takdir edebileceğim hiçbir şey hatırlamadığımı gördüm. Aksine hep kötü örneklerle dolu. Bir defa dizi, sigara ve alkolü özendiren akışıyla topluma yapabileceği kötülüklerin en aşağısını yaptı. Dizilerimizin tamamında gördüğümüz rakı sofrasının yanı sıra bu dizide sigara o kadar öne çıktı ki sansür için üzerine konan karartma bile ayrı bir sigara reklamına dönüştü. Öte yandan dizi baştan sona cinayet sahneleriyle dolu. Üstelik bu cinayetlerin çoğu da masum bir şekilde sergileniyor. Karısını asan baba, babasını öldüren kız, anasını kesen oğul, babasını zehirleyen evlat ve kuş gribi vesilesiyle tavuk itlaf ediliyormuşçasına mafya infazları. Göz kırpılmadan kıyılan canlar. Dahası devlet adına işlenen cinayetler. Bir sırrı iki kişiden fazlasının bilmesi doğru değildir diyerek kendi öz elemanını infaz eden devlet memurları. Kimse kirli işleri ortaya çıkarıyor diye savunmasın dizi öyle çekilmiş ki cinayetlerin büyük çoğunluğu izleyiciyi rahatlatan cinayetler. Oh hak etti dedirtecek şekilde çekilmiş. Hukuk ve adalet yok ihkak-ı hak var. Dizinin adı kurtlar vadisi yerine cinayetler vadisi olsaydı bence daha fazla yakışırdı, daha uygun olurdu. Dizi kahramanlarının arada bir uğradığı iyilik perisi Ömer baba ile dönen dolaplara vatandaş ağzıyla itiraz eden Deli Hikmet rolleri dizinin zihinlerde bıraktığı olumsuz etkiyi yumuşatamayacak kadar zayıf kalmış. Kurtlar vadisi dizisi, sigara ve alkolü, iğrenç cinayetleri, mafya infazlarını, devletin kirli işlerini vatandaşa özendiren ve haklı çıkaran biçimde aktaran bir dizi olmuş. Bu olumsuzluklarına rağmen reyting rekorları kırması ve seyredilmesi -bu değerlendirmeme rağmen ben de seyrediyorum- gösteriyor ki bu işin bir yerinde bir başarı var. Kendisini seyrettiriyor. Kurtlar Vadisi Irak filmini onca reklamından sonra seyretmek istedim ama bir türlü vakit bulamadım. En son Tokat'ta bütün programları bitirdikten sonra gece yarısı zaman hemşehrim Sadi İşeri'nin sinemasında seyrettim. Organ kaçakçılığı, ABD işgalinin çirkin yönü, İslam'ın terörü reddettiği tezlerinin başarılı bir biçimde işlenmiş olmasına rağmen umduğumu buldum desem yalan söylemiş olurum. Kendimizi sanal alemde tatmin etmekten hoşlanan bir milletiz.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |