T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 6 MART 2006 PAZARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Mehmet ŞEKER

Birlikten kuvvet doğar


Bazı lokantalarda, çay bahçelerinde "aile yeri" olarak ayrılan bölümler vardır.
Sahil kasabalarındaki gazinolarda denize yakın masalar "aileye aittir" tabelasıyla özel bir statüye kavuşturulmuştur.
Deniz, göl veya nehir bulunmayan yerlerde ise çoğunlukla ikinci kat "aileler için" ayrılır.
Böylesi bir uygulamaya başka bir memlekette rastlanmaz.
Çünkü orada kastedilen ve tırnak içinde vurguladığımız 'aile' anlayışı, yeryüzündeki bütün tanımları alt üst edecek şekilde değerlendirilir bizde
Mesela bir adam, yanına on-on beş yaşındaki oğlunu alıp gelse, oraya oturmalarına izin vermezler.
Varsayım adam eşinden ayrılmış veya kadın ölmüş olsun.
Hiç fark etmez.
O çocukla o adam aile sayılmaz.
Yanlarında kadın olmadığı için.
*

Fakat bir başkası, para karşılığı belli bir süre arkadaşlık yapmayı kabul eden bir kadını koluna takıp gitse, "aileye mahsustur" yazan bölümde yer bulabilir.
(Kaba kaçmasın diye uzun bir cümle kurduk; kestirme şekilde tek kelimeyle ifade etmeyi bilmediğimizden değil.)
Baba ile oğul aile kabul edilmez ama anne ile kız kesinkes ailedir.
Kimse itiraz etmez.
Para birimleri 'kere' olan iki yabancı kadın da aile sınıfına girer.
Hele etekleri kısaysa, kül tablalarını değiştiren komi bile, uzaktan görür görmez anlar onların aile olduklarını.
Çelişkilerle dolu güzel yurdumuzun sıradan bir çelişkisi de budur.

ÇELİŞKİLER BİTMEZ

Çelişki deyince...
Bizim dışımızda da saymakla bitmeyecek kamyonlar dolusu çelişki var.
Batılı dost ve müttefiklerimiz, gemilerini Karadeniz'de gezdirmek niyetinde olduklarını ortaya koymaya başladılar.
Kaç asırdır Ruslar, sonra Sovyetler, sonra tekrar Ruslar Karadeniz'deki gemilerini sıcak denizlere indirmek için çırpınmışlardı.
İstanbul ve Çanakkale Boğazları yüzünden birbirimizi boğazlama noktasına gelmedik mi?
Biri Karadeniz'den çıkmak istiyor, öbürü Karadeniz'e girmek.
Herhalde Boğazlardan gemi ile geçmenin keyfini yaşamak istiyorlar.
*
Bir başka çelişki de Irak'a demokrasi götüreceklerini söyleyenlerin savaş götürmesi.
Uçaklara ve gemilere ne yükleyeceklerini karıştırdılar herhalde.

KOMPLO TEORİSİ

Komplo teorisi üretenlere rastlamışsınızdır.
Boş durmayı hiç sevmez, durmaksızın çalışırlar.
Ve üretilen teorilerden bazılarının zamanla gerçekleştiğini görürüz de "Ulan adam doğru söylemiş" noktasına geliriz.
Orası öyle bir noktadır ki, diğer teorileri de kabullenmemize yol açar.
Tutmayacak bile olsa hak veririz.
O kişinin ileri görüşlü, geniş düşünceli olduğunu düşünürüz.
*
İşte onlardan bazıları, yakın zamanda Karadeniz'de büyük çaplı tatsız olayların yaşanabileceğine dikkat çekiyorlar.
İster adamın uçtuğuna hükmedin, ister destekleyin.
Zaman içinde anlaşılır gerçeklik payının ne olduğu.

KÜLÜNKLER İLE KAHVALTI

Kendisi de Karadenizli olan işadamı Metin Külünk, bu tür bir tehlikeli gelişmenin yaşanma ihtimalinden endişe edenlerden biri.
Dün geniş katılımlı bir kahvaltıda buluştuk.
Kendi soyadını taşıyan Eğitim ve Kültür Derneği lokalinde Külünk ve Saral aileleri, tanışma, kaynaşma maksadıyla bir araya gelmişti.

MİSYON: UNUTMAMAK

İnsanların gittikçe bireyselleştiği...
Komşunun komşuyu tanımadığı...
Yan dairede tek başına ölen birinden ancak ceset kokusunu duyunca haberdar olanların bulunduğu bu zamanda ailelerin, sülalelerin genişleyen halkalar halinde bir araya gelmesini isteyenlerle aynı masada buluşmak benim için sevindiriciydi.
Dayanışma ve güçlenme maksadıyla Pazar kahvaltısında toplananlar arasında işadamı, öğretim üyesi, savcı, işçi, öğrenci, politikacı, memur, esnaf velhasıl her kesimden insanlar vardı.
Bendeniz de gazeteci olarak gözlemci sıfatıyla davet edildim.

VATAN SEVGİSİ

Ayda iki defa yapılmaktaymış bu tür toplantılar.
Her toplantıda başka bir aile davet edilerek kahvaltıda bir araya geliniyormuş.
Yalnız Karadeniz değil, doğu-batı her bölgeden ailelerle tanışmak, işbirliğinin yollarını aramak, evlilikler yoluyla bağları güçlendirmek istediklerini ifade ediyorlar.
Böylece ülkeye daha fazla hizmet edileceği inancını taşıyorlar.
Ve vatan sevgisinin önemine inanıyorlar.
Bakmayın siz "Vatanı niye seveyim?" diyenlere; vatan sevgisi tabii bir şeydir ve öyle söyleyenler de sevmektedir aslında.
Yoksa ne diye "Vatan beni sevsin" şeklinde tamamlasınlar sözlerini?
Tıpkı "Babam beni sevsin" demek gibi ergence bir tavırdan başka nedir ki o?

DAHA GENİŞ BİR MEKÂN GEREK

Toplantı sonunda misafirlere Çanakkale tablosu ve Kur'an-ı Kerim hediye edildi.
Ümraniye'deki dernek lokalinin gittikçe genişleyen toplantılar için dar geldiği gözleniyordu.
Daha geniş salona ihtiyaç var.
Dernek Başkanı Metin Külünk yakın zamanda bu ihtiyacı karşılayacak bir mekâna kavuşmak istediklerini söyledi.
İki büyük salonu olan bir yer aradıklarını, böylece diğer salonda eşlerin de toplanmasını arzu ettiklerini belirtti.
(Aslında çocuklar için de bir salon şart.)
Anlaşılacağı üzere dünkü kahvaltıda hanımlar yoktu.
Herkes tek tabanca gelmişti.
Yani bu şekilde bir çay bahçesine gitseydik, büyük ihtimal bizi aile saymazlardı.
Klavyeden uydurmuş değilim; daha önce başıma geldi de oradan biliyorum.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi