T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 27 MART 2006 PAZARTESİ | ||
|
Gündelik halk ağzında "hayat görüşü", "dünya görüşü", "hayat felsefesi" gibi deyimlerle dile getirilen mutluluk telâkkilerine, hatıralardan derlediğim konuşmalarla devam etmekte bir sakınca olmasa gerektir.. eski bilgelerin beyanlarını naklettikten sonra, en sonunda biz de kendi yorumlarımızı ilâve edebiliriz.. Eski ulaştırma bakanı Kasım Gülek'in ifadesi şöyledir: "-bence saadet iç huzurudur.. o öyle birşeydir ki, ona varabilmek için evvelâ maddi imkânları sağlamak lazım; karın doyuracak ve giyinecek kadar.. ondan sonra insanın kendi kendine iç âleminde bir denge bulması ve kendisi ile hesaplaşabilmesi için de milletine, insanlığa, yakınlarına ve kendine karşı vazifelerini yapabilmesi icabeder.. sonra herkesin kendi inancına göre izah ettiği bir üstün âlem var.. o, insanın içinde bir ışıktır.. içinde bu his bu ışık bulunan insan iç huzuruna kavuşur." mevkii ve para hırsı her türlü hırs; iyi dozda gayet faydalıdır.. çünkü insanı gayrete sevkeder.. o dozu geçince hem kendine hem topluma zararlı olur" "-niye zararlı olsun?" "-gayeyi elde etmek için her vasıtayı kullanmak tehlikesi vardır da onun için." Hazret'in bazı cümlelerini daha nakledeyim: "-her insan kendi kendini yetiştirir.. başkasından esaslı bir fayda gelmez." "-tembellikten, üşenmekten nefret ederim.. çok gezerim.. gezmek okumak kadar mühimdir" "-dünyada görmediğim millet yok, Türk milletini birinciler arasında sayarım.. dünyanın en iyi halklarından birisidir.. fevkalade sezişi, görüşü olan bir millettir.. İngilizleri de takdir ederim.. belki de Türk'e benzedikleri için.. her iki millet de imparatorluk idare ettiği içindir ki soğukkanlı, ağırbaşlı, sadıktırlar.. İngilizler kolay ahbap olmaz, olunca da bırakmaz.. velveleci değildir." Sadi Irmak ne dedi... 1950'den evvelki hükümetin Çalışma Bakanı, 1970'li yılların Başbakanlarından fizyoloji profesörü Sadi Irmak, mutluluk konusunda şöyle dedi. "bu sualle iki dâhî özellikle meşgul olmuştur: birisi Kant'tır; şöyle demiştir: üzerimde gök kubbe, kalbimde ahlak kanunu.. bunun tamamen aksini Niçe ileri sürdü. Niçe'ye göre hayatın gayesi mücadeledir.. bu savaş sonunda güçlüler ayakta kalacak ve üstün yeni bir nesil doğacaktır.. bu tezden de anlaşıldığına göre Niçe'nin akıl sağlığına tam malik bir filozof olduğunu söyleyemiyoruz.. bana gelince; saadetin anahtarı insanı bütün kusurlarıyla birlikte sevmektir.. insanın mizacında kolay kırılmaya ve karamsarlığa doğru tabiî bir meyil vardır.. bununla savaşmalıdır.. ayrıca insan bir eser meydana getirince mesut olur.. bunun için her an tekamül etmek lazımdır.. bu da çalışmakla mümkündür.. bütün bunların üstünde saadet, vücut sıhhatinden gelir.. bütün sinirliliklerimizin, bedbahtlıklarımızın arkasında çok defa bir sıhhat ârızası gizlidir... bunu bulup savaşmak saadete götürür.. en mühim husus da şudur ki; sevmek insan ârızalarını giderici unsurların başında gelir.. başarıya ulaşmak için hedefi vuzuhla, açık seçik çizmek lazımdır.. sonra hedef yolunda yürürken zorluklardan yılmamak ve maddeye de esir olmamak lazımdır.. ne dersiniz: "Bilgelerin beyanları ve fikirleri bizim üzerimizde ne etki yapıyor: doğru mu söylüyorlar? Eksik mi düşünüyorlar?..."
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Kültür |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |