Ana Sayfa
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Aktüel
Spor
Yazarlar
Televizyon
Sağlık
Yurt Haberler
Son Dakika
657'liler Ailesi
Ankara'da Şafak
Bilişim
Çalışanın Sesi
Diziler
Düşünce Gündemi
İzdüşüm
Kültür-Sanat
Okur Sözcüsü
Röportaj
Sinema
Yemek
Zamanda Yolculuk
Bize Yazın
Abone Formu
Temsilcilikler
Reklam
Künye
Arşiv

Yeni Şafak'ta Ara

	Fikri AKYÜZ fakyuz@yenisafak.com.tr

Bazı insanlar vardır: Beyinlerinin içi Atlantik kadar derin, idraki Sahra Çölü kadar geniş, gönlü anne sütü kadar temiz, sözleri Kaçkarlardan akan su kadar berraktır.

Tabii, bazı insanlar da vardır ki; bunların ağzı, beyni ve kulakları arasındaki mesafe, cami yaptırma derneği başkanı "Selahattin"in inşa ettirdiği cami ile "Selatin Camii" arasındaki mimari fark kadardır..

Örneğin; Başbakan Tayyip Erdoğan, "Deniz Baykal, kendini yenilemelidir.." diyor; birileri kalkıp Tayyip Erdoğan'ın laikliğe karşı olduğunu beyan ediyor.

"Niçin?" diye sorulduğunda, "Sen Deniz Baykal derken, deniz anlamına da gelen 'derya' demek istiyorsun. Dolayısıyla lafı derya dudağı anlamındaki leb-i derya'ya, yani deniz kenarı'na getirmek istiyorsun. Leb, dudak anlamına geldiğine ve dudak leblebiye benzediğine göre müsaade et de leb derken leblebiyi kastettiğini anlayayım. Leblebi deyince akla Çorum gelir. Çorum'un bir ilçesi de İskilip olduğuna göre, sen İskilipli Atıf Hoca'ya atıf yapmak suretiyle onun karşı çıktığı şapka inkılabına, dolayısıyla laiklik ilkesine muhalefet ediyorsun" diyerek leblebi tozundan komposto yapıyor.

Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, "Çekoslovakya, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya olarak iki devlet haline geldi" diyor.

"Zekası tavan yapmış" bir adam kalkıp, "sen, Atatürk'e firavun dedin" diyerek meseleye "duhul eyliyor".

Abdullah Gül, "ama.." diye söze başlar başlamaz lafı kesilip, "evet, sen Çek Cumhuriyeti derken, aslında "çek koçanına" yollama yapıyorsun. Çek koçanından lafı "mısır koçanı"na getirip, oradan Mısır'a, oradan da Enver Sedat'a gelmek istiyorsun. Böylece Enver Sedat'ın ön isminden hareketle maceracı Enver Paşa'yı, devrimci Mustafa Kemal'e yeğ tutuyorsun.." diye Sarıkamış soğuğu ayarında "sert" bir cevap veriyor..

TBBM Başkanı Bülent Arınç, "Nevzat Yalçıntaş, TRT Genel Müdürlüğü de yaptı" diyor; birisi kalkıp "sen, şeriat esaslarına dayalı devlet modeli öneriyorsun. Çünkü, Nevzat Yalçıntaş'ın oğlu Murat Yalçıntaş'a gönderme yapıyorsun. Murat Yalçıntaş, İstanbul Ticaret 'Odası' Başkanı olduğuna göre, oda kelimesinden hareketle lafı 'ikna odaları'na getirip, oradan kamusal alanda da türban savunuculuğu yaparak devrimlere karşı geliyorsun. Bunun bir adım ötesi şeriat devletidir.." diyerek oda orkestrasında ıslık çalıyor.

Bu arada ben de, "Selvi Boylum Al Yazmalım filmi Türk sinemasının en güzel aşk filmidir.." diyorum..

Dili "selvi ağacı" kadar uzun olan biri kalkıp, "sen ABD'nin Irak'ı işgal etmesini savunuyorsun.." diyor.

"Dur bi'dakka.." dediğimde, "Ne durması? Türk'e durmak yakışmaz. Evet, sen Selvi Boylum Al Yazmalım filminin müziğini yapan Cahit Berkay'ın kurucusu olduğu 'Moğollar' müzik topluluğuna lafı getirmek istiyorsun. Oradan Moğolistan'a, oradan da Moğolistan'ın zalim lideri Cengiz Han'a gönderme yapıyorsun. Cengiz deyince Cengiz Çandar'ı akıllara getirip, tıpkı Cengiz Çandar'ın savunduğu gibi ABD'nin Irak işgalini savunuyorsun.." diyerek "dokunaklı" bir tahlilde bulunuyor.

Konuyu değiştirip bu kez, "Yaşar Nuri Öztürk, 'biz birileri gibi yavşaklaşmayacağız' diyerek ağzını bozmaktan imtina etmeyeceğinin işaretini verdi.." diyorum.

Beyni "pire" kadar olan biri hemen zıplayıp, "sen, Ermenilerin soykırım iddiasına destek çıkıyorsun. Çünkü sen 'yavşak' kelimesinin 'bit yavrusu' anlamına geldiğini izaha çalışıp, tehcir politikasının tatbiki sonucunda Ermenilerin sürüldüğünü ve bit salgınından ölen 1 milyon Ermeni olduğunu ima ediyorsun.." diyerek beynini kenelerin saltanatına teslim ediyor.

Geri dön

Yazdır

Yukarı