T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 3 NİSAN 2006 PAZARTESİ | ||
|
Bir yazar "demokrasinin tecellisi için sandıklar önemli olsaydı, en çok sandığın olduğu toptancı hali birinci olurdu.." diyerek meseleyi "hâl" yoluna koymuş!. Şu "hâl"e bakınız ki, yazar siyasi ve sosyolojik olgulara hem "kabzımal" gözüyle bakıyor hem de "hal"den anlamıyor!. Bilinir ki, bu tür yazarlar, "üzüm üzüme baka baka kararır" varsayımından hareketle, "kara üzüm" ağacı ile "yeşil üzüm" ağacı arasına "duvar" örmekte bir beis görmezler.. "İncir" çekirdeğini doldurmayan bir konu hakkında, milletin ocağına incir ağacı dikerler.. Anketlerdeki oy oranı dilimlerini "portakal dilimi" gibi görürler.. Toprağın üstündeki yaprağın kıymetsizliğinden dem vururlar ama asıl kıymetin "patates" misali toprağın altında olduğunu görmezler.. Evet, Türkiye, Ortadoğu'daki muhtemel bir savaşa girer mi, girerse çıkar mı, çıkarsa bahtımıza ne çıkar, varsa bir çıkarımız bundan bir şey çıkar mı, bilmiyorum.. "Çıkarma" yaparsak bir şey "toplar mıyız", yoksa diğer ülkelerle "çarpışır mıyız" veya sonuçta "bölünür müyüz" bilemiyorum.. Peki, bizim, ülke olarak kendimizle olan savaşımız ne zaman bitecek? Elbette hırsız Alevi, ahlaksız Sünni, Cumhuriyet düşmanı türbanlı, türbanı kafasına takan başı açık, madrabaz Yahudi, vicdansız Rum, bölücü Ermeni vardır, ancak "fundamantel" yani kökten bir çözümle herkesi düşman bellemek, topyekun savaş ilan etmek bu ülkenin kaderi mi olmalıdır? Kestiğin "adak" hayvanının derisini bağışlamanın serbest; "kurban" derisinin ise THK'ya bağışının zorunlu olduğu bir ülke daha var mıdır? Mezunu olmadığım, ancak bu liselerden mezun olan arkadaşlarımın bulunduğu imam-hatip liselerinin önünü kesmek için, bu ülkenin teknik ve mesleki eğitiminin dibine dinamit koymakla, kültür ve eğitim dünyamızda patlama mı yaşandı? Liberallere liboş, solculara Allahsız, milliyetçilere faşist, dindarlara yobaz demekle Türkiye şaha kalkıp, başımız göğe mi erdi? Cumhuriyetçilik, hükümetin konsensüs arayışlarını "baltalamak" ve "keser misali" hep kendine yontmak mıdır? Cumhurbaşkanlığı seçimine bir yıl varken ortaya konulan "stratejik hır", işte buradan kaynaklanıyor.. Cumhuriyeti yaşatmak için "hır" çıkarmak; demokrat olabilmek için "hırt" olmak mı gerekiyor? Ne yazık ki, Türkiye'de bir tarafta insanın canına "okuyanlar", diğer tarafta işi "kitabına" uyduranlar, öte yanda itina ile "defter" dürenler, hava "basanlar", dedikodu "yayanlar", haysiyetini "satanlar" mebzul miktardadır.. Ve yine ne yazık ki kışlaya "selam çakan" bir aydın taifesinin bu ülkeyi getirdiği yer, işte şu bulunduğumuz "acayip derecede stratejik" yerdir!.. Yiyecek bir "şey" bulamayıp, suratı kemikten ibaret olan bir Afrikalı çocuğun, yüzüne konan sineği kovamayacak kadar takatsiz kalmasının vebali ile katsayı eşitsizliği nedeniyle üniversiteye gidemeyen, en önemlisi kendilerine düpedüz yobaz damgası vurulan gençlerin akıttığı gözyaşının "debi" miktarını hesaplayamayan ve çıkardıkları gürültünün "desibel" oranı Mecidiyeköy meydanının trafik gürültüsünden fazla olan egoistlerin taşıdığı vebal aynı değil midir? "Çok özür dilerim ama", aynıdır!. Şimdi, ilk paragraftaki "şeyh-ül kabzımal"a bir soru: Bir ülkenin yöneticilerinden biri, marketten 1 kg incir, 2 kg armut almıştır.. Eve geldiğinde fark etmiştir ki armut, ampule benzemektedir.. Ampul amblemini kullananları sevmediği için ampule karşıdır.. Dolayısıyla armudu dişlemeyerek veto etmiştir.. İncir'i yemiştir.. İncir'in çekirdeğini ise, içine söylediği sözleri doldurmak için ayırmıştır.. Geriye kaç incir çekirdeği kalmıştır?!.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Kültür |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |