T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
P O L İ T İ K A 14 NİSAN 2006 CUMA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Yasağa öfke yağdı

Cumhurbaşkanı Sezer'in "ibadet yasaklanabilir" sözleri Türkiye'yi ayağa kaldırdı. Cumhuriyet tarihinde ilk kez dile getirilen bu sözler, uzun süredir halktan kopuk yaşayan Sezer'in temsil gücünü tartışmalı hale getirdi

Cumhurbaşkanı Sezer'in İstanbul'daki Harp Akademileri Konferansı'nda yaptığı konuşmada, "Bireyin inanç ve ibadet yaşamına, kamu düzenini, güvenini ve çıkarlarını korumak amacıyla sınırlamalar konulabilir" demesi, "bireysel dini yaşama müdahale" olarak değerlendirilerek, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bunu hiçbir Cumhurbaşkanı'nın yapmadığı vurgulandı.

Sezer, konuşmasında önce "irticai tehdidinin kaygı verici boyutlara ulaştığını" öne sürerek, "İrtica siyasete, eğitime ve devlete sızmaya çalışmaktadır" iddiasında bulundu.

İBADETE MÜDAHALE

Laikliğin, "din ve vicdan özgürlüğü"ne indirgenerek anlamsız kılınmaya çalışıldığını, "tesettür amacıyla kullanılan türbanın" bireysel özgürlük kapsamına alınarak kamusal alana sokulmak istendiğini öne süren Sezer, Anayasa Mahkemesi kararlarının "herkesi bağladığını", bu nedenle kendisinin de "bu kararları uygulamakla yükümlü olduğunu" savundu.

KESİN YARGILAR VARDIR

Anayasa'nın 13. maddesinde, "temel hak ve özgürlüklerin laik Cumhuriyet'in gereklerine uygun olarak sınırlanabileceğinin" belirtildiğini savunan Sezer, şu ifadeleri kullandı: "Anayasa Mahkemesi'nin, laiklik ve türbanla ilgili yukarıda açıklanan kurallara dayalı kesin ve açık yargıları vardır. Laiklik ilkesi nedeniyle, dinin, bireyin manevi yaşamını aşarak, toplumsal yaşamı etkilemesine izin verilemez; bireyin inanç ve ibadet yaşamına, kamu düzenini, güvenini ve çıkarlarını korumak amacıyla sınırlamalar konulabilir; dinin kötüye kullanılması ve sömürülmesi yasaklanabilir."

PARTİLERE ÖRTÜLÜ TEHDİT

Anayasa Mahkemesi'nin üniversitelerde "türban"ı serbest bırakan düzenlemeyi iptal ettiğini yineleyen Sezer, Refah Partisi'nin de bu nedenle kapatıldığını, "Anayasa Mahkemesi'nin siyasal parti kapatma kararlarında da; siyasal partilerin, yükseköğretim kurumları öğrencilerinin başörtüsü kullanmalarını destekleyen davranışları ile siyasal bir simge olan türbanın, eylemli bir durum yaratılarak TBMM'ne taşınması girişimi laiklik ilkesine aykırı görülerek kapatma nedeni sayılmıştır" sözleriyle işaret etti.

Sezer, bu kararların "yasama, yürütme ve yargı organları ile idari makamları, özel ve tüzel kişileri bağladığını" da öne sürdü.

ŞEMDİNLİ ARAŞTIRMASINA TEPKİ

Şemdinli olayına da değinen Sezer, olayla ilgili iddianamede "yargının siyasallaşmasının" örneği yaşandığını savunarak, "Şemdinli'de dile getirilen savlar adalet duygusuna büyük zarar vermiş; Türk Ordusu'nu hak etmediği bir tartışmanın konusu yapmıştır. Ordumuzu yıpratma etkinlikleri, akılla ve yurtseverlik duyguları ile bağdaştırılabilecek bir durum değildir. Ordu'nun itibarının korunması Devlet'in asli görevlerindendir" dedi.

Sezer'in, "irticanın devlet'e sızdığı" iddialarına açıklık getirmemesi, "bireyin inanç ve ibadet yaşamına sınırlamalar konulabileceği" yolundaki iddiası ve Şemdinli iddianamesini eleştirirken bombalama olaylarının araştırılmasına yönelik bir ifadede bulunmaması sert eleştirilere neden oldu.

SEÇMEKLE HATA YAPTIK

Sezer'in Çankaya'ya aday gösterilmesi sırasında partiler arası uzlaşmaya katılan SP Genel Başkan Yardımcısı Cevat Ayhan, "Sezer'i mutabakatla aday gösterdik, oy verdiğime üzüldüm. Sezer laikliği yanlış yorumluyor. Cumhurbaşkanı'nın duruşu halkın değerleriyle uyuşmuyor. Bu rahatsızlık yaratıyor" dedi.

AK Partili Mehmet Özyol da, "Ben de seçilmesi için oy vermiştim. Hukuka uygun ve özgürlükçü tutumundan dolayı kendisini cumhurbaşkanı seçmiştik" diye konuştu.

SANAL SIKINTILAR

AK Parti Grup Başkanvekili Faruk Çelik de, Sezer'in dini konularda hüküm yürütmesine tepki göstererek, "Her sorumlu, sanal sıkıntılar oluşturmak konusunda çaba içinde olmamalı. AB'ye bu kadar hızlı koşan başka bir iktidar olmadığına göre, bu iktidarı geriyle gidişle vasıflandırmak akla ve mantığa sığacak değerlendirmeler değildir. Ayrıca ibadet bireysel bir haktır. Birey, düşündüğü, inandığı gibi yaşayabilir. Bunun önünde bir engel yoktur" diye konuştu. Samsun Milletvekili Mehmet Kurt, "Laik bir devlette hayat dine göre düzenlenemez. Ancak insanların bireysel ibadet hakları da engellenemez. Devlet bireylerin ibadet haklarını yok sayamaz" derken, Adana Milletvekili Zeynep Ayhan Tekin Börü, "Cumhurbaşkanı akli ve vicdani konularda daha birleştirici olmalı" diye konuştu.

GİDERAYAK GERİYOR

AK Partili Mehmet Ali Bulut da, "Cumhurbaşkanı giderayak toplumu geriyor. Kriz zamanı, bankalar hortumlanırken neden konuşmuyordu" diye sorarken, Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya, "Cumhurbaşkanı maalesef cumhurla buluşamamıştır" diye tepkisini gösterdi.

  • İSTANBUL / ANKARA

    Devlet dine müdahale edemez

    Sezer'e din adamlarından da sert tepki geldi. Diyanet-Sen Başkanı Ahmet Yıldız, Türkiye'nin demokratik ve laik bir devlet olduğunu, ancak Sezer'in açıklamalarının bu iki temel unsura ters düştüğünü vurguladı. Yıldız, "Dini ibadet alanına devlet müdahale ediyorsa bu nasıl laikliktir. Sezer'in talepleri kaygı verici" dedi.

    Bir yerden düğmeye mi basıldı

    Mazlum-Der Başkanı Cevat Özkaya da, özgürlüklere yönelik tehdidin boyutunun büyüdüğüne dikkati çekerek, "Türkiye bir ay içinde olağanüstü hal konumuna sokuldu. 'Terör yükseliyor, hükümet yargıya müdahale ediyor, ordu yıpratılıyor' gibi gündemlerle sanki bir yerlerden düğmeye basıldı. Böyle bir dönemde Cumhurbaşkanı'nın gerginliğe katkıda bulunması yadırgatıcı bir durum. Türkiye'de laikliği savunan birçok kurum bile bu tavrın laikliği yıprattığını düşünüyor" diye konuştu.

    Ancak faşist yönetimlerde bunlar olabilir

    Öğretmen-Sen Başkanı Yusuf Tanrıverdi de, Sezer'in "kamu düzeni" sözüyle aslında demokrasi anlayışını ortaya koyduğunu belirterek, "Sayın Sezer'in kafasındaki kamu düzeni, halkın inanç ve değerlerinin içinde yer almadığı, hatta onun dışlandığı bir düzen. Burada halka tepeden, jakoben bir bakış var. Böyle bir bakış tarzı ancak faşist devlet anlayışlarında karşılığını bulabilir. Zaten Türkiye'de temel sorun, oligarşik bürokrasinin demokrasi, insan hakları, hak ve özgürlükler alanına bütünüyle kapalı kalmasıdır" dedi.

    Geri dön   Yazdır   Yukarı


  • ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
    Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
    Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi