T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 16 NİSAN 2006 PAZAR | ||
|
Terörün bir mantığı, teröristin bir aklı var mıdır? Kulağa çok kötü ve çirkin gelen kavramlardan olduğu için, 'terör' sözcüğü mantık ile 'terörist' sözcüğü de akıl ile irtibatlıymış gibi görünmüyor ilk bakışta. Oysa şiddeti yöntem olarak benimseyen kişilerin de bir aklı olmak, terör de belli bir mantık üzerine oturmak zorunda. Acaba son zamanlarda azan PKK ile irtibatlı terörün bir mantığı var mı? PKK terör örgütünün militanları hangi akılla hareket ediyor? Birkaç haftadır şiddetini artırarak sürdüren PKK terörünün temelinde, bölge halkının desteğine dayandırarak, eylemleri, dışarıya bir tür 'sivil itaatsizlik' olarak yansıtma mantığının yattığını ileri sürenler çıkmıştı. Başka bazı ülkelerde sonuç almaya yaradığı görülen bir eylem biçimidir sivil itaatsızlık. Bu mantığın varlığını savunanlara göre, PKK da, öyle göstererek, devlet şiddetine mâruz kalmış bölge halkının imdadına, başka ülkelerin, hatta Birleşmiş Milletler'in koşacağı varsayımıyla hareket ediyor... PKK eylemlerinin böyle bir sonuç doğurmasının imkânsızlığı bugün ortada. Bölge halkı eylemlere destek vermediği gibi, kendilerinden medet umulan yabancılar da gelişmeye sempatiyle bakmadılar. ABD, AB sözcüleri ters açıklamalar yaptı; bugüne kadar devlet ile PKK arasında pek fazla ayrım gözetmediği bilinen yerli-yabancı aydınlar da, daha çok PKK'yi kast ederek, "Silâhlar susmalı" mesajına dayalı bir keskin tavır benimsediler. Buradan çıkartılabilecek sonuç şu: Son PKK eylemlerinin dışarısı ile irtibatlı, sivil itaatsizlik boyutlu bir mantığı bulunmuyor. Böyle bir mantıkla yola koyulduysa terör örgütü, amacına ulaşmanın hayal olduğunu kısa sürede herhalde anlamıştır. Akla gelen bir diğer mantıklı sebep o hep bildiğimiz gerekçedir: Vaktiyle örgüt adına eylemlere katılmış birkaç bin militan var; bunlar Türkiye'deki demokratik açılımların kendilerini unutulmaya terk ettiğini düşünerek harekete geçtiler. Amaçları, devleti şiddetle zorlayarak, geniş kapsamlı bir af çıkmasını sağlamaktır. Bu mantığın sıkıntısı da, olayların gelişmesinin ters bir istikameti göstermesidir. O birkaç bin militan son eylemlerden de sorumlu iseler, ellerini yeniden kana bulayarak, kendi âkıbetlerini biraz daha karartmış oldular. Hayli zamandır süregiden açılımların durması, sürecin tersine dönmesi, onların durumunu belirsizleştiriyor. Onlar için küçücük bir umut ışığı söz konusu idiyse, eylemleriyle o ışık da sönmüş olacak... Eylemlerin doğrudan sonucu, daha önce Türk Ceza Kanunu (TCK) ile getirilmek istenen temel hak ve özgürlükler alanını daraltıcı maddelerin Terörle Mücadele Kanunu (TMK) halinde yeniden Meclis gündemine taşınması olacağa benziyor. Bir yıl kadar önce, şiddet sönmüş görünürken, "TMK ağırlaştırılmalı" çığlığı kopartanlar çıkmış, ancak beklenti o günün şartlarında anlamsız kaçtığı için, arzular kursakta kalmıştı. Şimdi ise, hükümet, şehit cenazeleri karşısında baskılara direnemeyecek görünüyor. Çok ağırlaştırılmış maddelerle çıkacağa benziyor TMK. Teröristin aklı, terörün mantığı varsa, azan PKK terörü ve o terörü sahneye koyanların akıl ve mantığı bayağı ters çalışıyor demektir. Terör örgütü eylemlerini 'Terörle Mücadele Kanunu' haline dönüşecek kendi aleyhinde tedbirleri zorlamak için mi yapıyor yani? Bu görüntüde müthiş bir yanlışlık var. Terör örgütünden akıl ve mantık beklemeyebiliriz, ancak teröre karşı tedbir almak için hareketlenen siyasi kadrolar, teröre bir mantık, teröriste bir akıl atfederek bu yanlışlık üzerinde derince düşünmelidir. TMK yalnız teröristleri ilgilendirmiyor, AB perspektifini zora sokacağı için, o kanunu çıkartacak kadronun siyasî geleceğini de yakından ilgilendiriyor çünkü.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |