T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
A K T Ü E L 17 NİSAN 2006 PAZARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

'Canım aney' diyeli kırk yıl olmuş

"Aney" şiiriyle ün salan Maraş, "Ben okuyorum aney, okuyacağım, göreceksin bak, mühendis olacağım" diyordu. Maraş, mühendislikten emekli oldu, sanat hayatının kırkıncı yılını doldurdu. Şimdi o, Meclis'te Şanlıurfa Milletvekili.

Mehmet Atilla Maraş. Şair kimliği ön planda ama o, aynı zamanda siyasetçi ve halen AK Parti Şanlıurfa Milletvekili. Maraş, Ahmet Kutsi Tecer, Yahya Kemal, Mehmet Emin Yurdakul gibi Meclis'te Urfa'yı temsil eden şairlerden. Şiir ve yazı aşkı daha ilkokul çağında başlayan Maraş'ın şairliğinde lise edebiyat hocasının etkisi büyüktür. O yıllarda Ümit Yaşar, Atilla İlhan revaçtadır. Maraş'ı etkileyen şiirlerse aynı dönemde Cahit Sıtkı Tarancı ve Necip Fazıl'dan gelir.

Kendisi bir mühendistir ama, sanata ve edebiyata düşkünlüğü onu mühendis cemiyetlerinden çok edebiyat çevrelerine çeker. Hisar, Varlık, Türk Yurdu, Hareket ve Büyük Doğu dergilerinde yazı ve şiirleri yayınlanmaya başlar. Onu üne kavuşturansa "Aney" şiiridir. "İslami Edebiyat"ın en önemli şairleri arasında sayılan M. Atilla Maraş'la, sanat hayatının 40. yılı kutlaması öncesi, "Kültür Evi"ne dönüştürdüğü Meclis'teki odasında görüştük.

Sanat hayatınız nerede nasıl başladı, sizi en çok etkileyen isimler kimlerdir?

1949'da Urfa'da doğdum. 1966 yılında lise son sınıfta iken ilk şiirim Urfa'da Şafak Gazetesi'nin Sanat- Edebiyat sayfasında yayınlandı. Adı "Eski Kent". O tarihten itibaren yazıp yayınladığım yazılarım ve şiirlerimin üstünden 40 yıl geçmiş. Bu kırk yıllık süre içinde 11 kitabım yayınlandı. 27 yıl boyunca bürokraside görev alarak Anadolu'yu bir uçtan bir uca dolaştım. Bu coğrafyada yetişen toplumun manevi mimarlarını, topluma önder ve öncü olan, toplumu çekip çeviren, onu yönlendiren kanaat ulularını tanıdım. Yattıkları yerleri, gezdikleri yerleri ziyaret ettim. Yunus'u, Mevlana'yı, Hacıbektaş'ı, Hacıbayram'ı tanıdım ve okudum. Miri arazi sistemini, vakıf medeniyetini, sonsuzluk mimarisini, aşk estetiğini, Divan edebiyatının mana ve maznununu kavramaya çalıştım. Fuzuli ile manevi aşkı, Nedim ile maddi aşkı, Nabi ile hikmeti, Nef'i ile başkaldırıyı ve sözün önemini, Şeyh Galip'le insanın bu evrenin bir özeti olduğunu öğrendim. Bu şairlerin halk edebiyatımızdaki karşılıkları da var: Bir Karacaoğlan, bir Emrah, bir Pir Sultan, bir Dadaloğlu bir Köroğlu gibi... Günümüze gelince, önce Cahit Sıtkı'yı, sonra Sezai Karakoç'u ve Ahmet Arif'i, bu üç Diyarbakırlı şairi keşfettim. Yahya Kemal ve Ahmet Haşim, sonra Necip Fazıl'ı tanıdım. Onlardan feyz ve hız aldım. Attila İlhan ise bir başka şiirini öğrendiğim şairdir.

İSTEDİĞİM ŞİİRİ DAHA YAZAMADIM

Edebiyata ve şiire 40 yıllık emek veren bir şair olarak şiire nasıl bakıyorsunuz, her istediğiniz şiiri yazabildiniz mi?

40 yıllık şiir işçisiyim. Henüz mükemmele ulaşamadım. İstediğim şiirleri ise henüz yazmadım. Şiir; hayatımızın, hayallerimizin, hatıralarımızın hafızasıdır bir yerde. Şiir belki de gündüz gördüğümüz rüyaların kendisidir. Şiir bize aşkı, varoluşu, ölümü ve ölüm ötesini öğretiyor. Bir okuma biçimi olarak ta algılayabiliriz şiiri. İnsanın doğasına, estetik bir biçimde okuyan bir yol, bir yöntem olarak da bakabiliriz şiir sanatına. İnsanın olduğu yerde duruyor şiir. İnsanın bütün bir varoluş macerası şiire konu olabiliyor.

Uluslararası birçok şiir toplantılarına katıldınız. Şiir dışarıdan nasıl görünüyor?

Şiir, dünyanın her coğrafyasında, insanın olduğu her alanda var. Şairler renkleri, dilleri, cinsiyetleri, farklı da olsa hepsi aynı kumaştan. Ancak o kumaşın renkleri ve desenleri farklı o kadar. Zenciler birbirine benzemez ama şairler birbirlerine benzer. Bu gerçeği, yurtdışına gidip dünyanın değişik coğrafyalarından gelen şairlerin arasına katılınca daha yakından fark ettim. Her dönemde her ülkenin çok iyi şairleri var. Hepsinin mayası bir.

Şairsiniz ve milletvekilisiniz, ikisi bir arada nasıl gidiyor?

Siyaset ve sanat ayrı ayrı alanlar olsa da insanın yüreğinde ayrı ayrı yer alabiliyor. Benden önce de bu Meclis'te birçok tanınmış şair ve yazar görev yaptı. Mesela Ahmet Kutsi Tecer, Yahya Kemal, Mehmet Emin Yurdakul, Urfa milletvekilleri olarak görev yaptılar. TBMM'de edebiyat tarihine geçmiş 80 şair tespit ettim ve bunu, geçen yıl bir kitap çalışması olarak yayınladım. Zamanımın çoğunu aktif siyasetin getirdiği sorunların çözümüne ve seçmenlerimin sorunlarına ayırıyorum. Artan zamanda ise okumaya ve yazmaya gayret ediyorum.

Yeni eserler var mı? Sizi sevenlere vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

Meclis'e girdiğimden bu yana iki kitabım yayınlandı. İki eski kitabımın da yeni baskıları yapıldı. "Rüya Şehir Urfa" adlı bir çalışmayı yarılamış durumdayım. Kalem, yazmak borcundadır. Bir yazar için, bir şair için yazmak bir mecburiyettir. Hayat devam ediyor. Siz sağlığınızı kaybetmediğiniz sürece ve yazma eylemini de bir disiplin haline getirmişseniz hep yazarsınız. Yazmak bir görevdir, bir kutsal eylemdir sizin için. Ben Yaratan'dan ötürü, yaratılmış her canlıyı seviyorum. Beni sevenlere sevgilerimi saygılarımı ve gönlümü sunuyorum. Yurdumun bütün insanlarına, bütün kuşlarına, bütün ağaçlarına, bütün böceklerine, bütün dağlarına, bütün ovalarına ve akar sularına selam gönderiyorum.

  • FATİH BAYHAN

    ATİLLA MARAŞ'IN 'ANEY' ŞİİRİNDEN...

    Bu akşam aklıma yine sen geldin
    Dersi bıraktım çalışamadım.
    Saat 1'e geliyordu aney, yatamadım
    Uyku gözüme girmedi
    Sen bu saatlerde benim beşiğimi sallardın
    Uykunu harab ederdin benim için
    Ağladığım zaman, sancılandığım zaman
    Kalkardın, süt verirdin, nane kaynatırdın
    Aney, canım aney, kurban aney

    Ah! Aney ah! unuttum inan evimizin şeklini
    O ev denen köstebek yuvalarını
    Kerpiç damları, kuyu suyunu, sıra gecelerini,
    Bağ yapılarını...
    Yağmur dualarının anılarını yitirdim
    Hele sen buraya bir gel de gör
    Sonsuza uzayan gökdelenleri, sıra sıra taksileri
    Geceleri renk renk ışıkları, denizde vapurları
    Balıkçıları, kızları, erkekleri, insan selini
    Ama benim hiç birinde gözüm yok
    Ne kızlarında, ne taksilerinde, ne de gökdelenlerinde
    Benim aklım sizde ve memleketimde...

    M. ATİLLA MARAŞ KİMDİR?

    M. Atilla Maraş, 1949 yılında Şanlıurfa'da doğdu. Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zirai Ekonomi ve İşletme Bölümü'nü bitirdikten sonra DSİ'de işletme ve proje mühendisi, Türkiye Zirai Donatım Kurumu Bölge Müdürü, Genel Müdür Yardımcısı ve Yönetim Kurulu üyesi, Türkiye Yazarlar Birliği Vakfı Mütevelli Heyeti üyesi, Türkiye Yazarlar Birliği Genel Başkanı olarak görev yaptı. Maraş, Dünya Kültür ve Sanat Akademisi Fahri Edebiyat Doktoru payesinin de sahibi. 22. Dönem'de milletvekili seçilen Maraş, halen Şanlıurfa Milletvekili.

    ALDIĞI ÖDÜLLER

    1981 Yılın Şairi
    1992 "Uluslararası Şairler Akademisi" tarafından "Seçkin Şair" Ödülü,
    1993 Kültür ve Sanat Ödülü
    2004 Türk Dünyası Hizmet Ödülü
    2005 9. Uluslararası Şiir Şöleni'nde "Balkanlar Büyük Şiir Ödülü"

    Geri dön   Yazdır   Yukarı


  • ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
    Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
    Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi