T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 3 OCAK 2006 SALI | ||
|
Yeni yılı kutlamak için İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Taksim Meydanı'nda kurduğu platforma astığı bez afişteki ifade kimileri için sıradan bir kutlama sayılabilir. Yılbaşı gecesi meydanda toplanan binlerce insanı eğlendirmek için organize edilen konserin yanı başında, "İyi seneler İstanbul" yazısı okunuyordu. Doğrusu bu ifade hem bildik bir ifadeyi hem de hiç alışık olmadığımız bir kutlama biçimini hatırlatıyor. Yeni yıl, yıl başı gibi ifadeler iktidar için referans gösterilen kültürel aidiyet açısından hiç de sempatik gelmeyen çağrışımlarla yüklüdür. Yıl başı kutlamalarına Miladi takvimin kabulünden bile daha fazla tepki duyulması; toplum bilincinde bunun farklı bir hayat tarzına, kültürel dönüşüme işaret ettiği tespiti tarihsel olarak da sabittir; Yıl başının tatil ilan edilmesi bile resmi olarak miladi takvime geçilmesinden yıllar sonra gerçekleşebilmiştir. Muhtemelen toplumsal tepkiden çekinilerek, yıl başının tatil olması için 1936 yılını beklemek gerekecekti. Yıl başı kutlaması muhafazakarlık ve geleneksel kültür açısından batılı eğlence biçiminin yanı sıra batılı hayat tarzının, yozlaşmanın, hatta dindışılığın ifadesi olarak algılandığı göz önüne alınacak olursa bunun resmi dildeki ifadeleri de o derece sekülerlik kokar. Müslümanın zihnindeki zaman kavramı, yeni bir vakte uyanmanın bereketinden hatta kutsanmışlığından tümüyle koparılmış bir "yeni yıl" kutlama biçimine yabancıdır. Bunun bilincinde olanlar sadece Ahmet Haşim'in nefis makalesinde dile getirdiği "Müslüman Saati"nin bilincinde olanlar değildi elbette; seçkinlerin dilindeki yılbaşı ve yeni yıl kutlamalarında seçilen kavramların temsil ettiği bir dünya görüşünün toplumsallaştırma çabasını yansıtır. Bu çaba aynı zamanda halkın gözünde "Müslüman Saati"ni tersine çevirip yılbaşına dönüştüren, vaktin ışığı yerine sarhoş gecelerin ürkütücü hayat tarzını temsil eder. Muhafazakar yönetimin, yılbaşı eğlencelerinin çağrıştırdığı dünyayı sembolize eden, bir tür resmi dil haline gelen yeni yıl, yıl başı, mutlu yeni yıl/lar dileyen ifadeler yerine hiç de alışık olunmayan "iyi seneler" dilemesi muhafazakar siyasetin hem çelişkisini ortaya koyuyor hem de bu çelişkinin üstüne atılmış bir şal işlevi görüyor. Bu iki kelime, ifade biçimi olarak bir tarz-ı siyaseti sembolize ediyor... "Mutlu yıllar" dileyen söylemin arkasında yatan zaman telakkisine ve çağrıştırdığı dünyaya mesafeli durmayı işaret ederken diğer tarafta fiilen katıldığı, artık çekince koymaktan uzak olduğu bu hayat tarzını meşrulaştırıcı bir formüle dönüşüyor. "İyi seneler İstanbul"un semiyolojik okuması, bize 'teolojisiz dindarlık' dediğimiz (siyasal) muhafazakarlığın siyaset tarzını yeterince deşifre etmektedir. Yıl başının çağrıştırdığı hayat tarzına mesafeli görünmeyi elden bırakmadan ama kıyısında gezindiği dünyaya katılmanın farklı bir biçimi, daha doğrusu çekince konulan hayat tarzını meşrulaştırmanın toplumsal dile tercümesi anlamına geliyor. "Şarabın tadından başka her şeyini" iyi bilmekle övünen; şarabın tadı dışında örgü/t/lenen ekonomi-politiği sorgulamayı hiç aklından geçirmeyen muhafazakarlıkta olduğu gibi şarap içmeyen ama şarabın su gibi akıtıldığı gecenin açılışına gerilmiş bir örtüdür iyi seneler.. Muhafazakarlığın belki kendinin de farkında olmadan bir toplum mühendisliğine fonksiyonu görerek, temsil ettiği taban çerçevesinde zihniyet dönüşümünün temel taşıyıcısı ve dinamiği haline gelişini ifade etmektedir "iyi seneler"; ne kadar yerli, ne kadar bizden? Yerli bir ifade ama bizden değil; içten ama sahih değil... Dönüştürücü, meşrulaştırıcı ve çürütücü...
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |