T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 3 OCAK 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Kürşat BUMİN

'İstikrar' ama nasıl? (2)

Prof. Seyfettin Gürsel'in Türkiye'deki seçim sistemine ilişkin TÜSİAD için hazırladğı iki rapor ve yine bu konuda Vatan gazetesinde yayımladığı yazılardan söz ediyorduk. Söylemiştim; bu değerlendirmeler son günlerde gündeme tekrar düşen "baraj" meselesini tabii ki dikkate alıyor ama tartışmayı bununla sınırlamıyordu.

Gürsel'in raporlarda geliştirdiği "simülasyon medelleri" ortaya ilginç sonuçlar çıkarıyordu. Mesela 3 Kasım seçimlerinde mevcut sistem sayesinde Meclis'te 363 sandalye kazanan AKP, Gürsel'in önerdiği "Karma Sistem"e geçildiği takdirde sandalye sayısı 302'ye düşse de tek başına iktidar olmayı yine başarıyordu. Ama bu sefer -tabii ki- "gönül rahatlığı" ile. Dolayısıyla, "Bu parti (AKP) 363 yerine 300'ün biraz üzerinde milletvekiline sahip olacaktı ama seçmen nezdinde çok azınlıkta kaldığı gibi tartışmalar da olmayacaktı."

Gürsel'in Türkiye için de önerdiği "Karma Sistem" şöyle bir şey: "Parti listelerinin uygulandığı geniş seçim çevreleri ile tek sandalyeli (dar bölge) seçim çevrelerinin biraraya getirilmesi." Buna göre 257 milletvekili "nisbi sistemle", 243 milletvekili ise partiler arasbı ittifaka izin veren "iki turlu dar bölge sistemi" sonucunda belirlenecektir. Böylece, mevcut sistemin barajı düşürülerek ve ittifaklara izin verilerek ulaşılması muhtemel bir uygulamayla ("Reforme Nisbi Sistem") ortaya çıkabilecek "istikrarsız" parlamento oluşumunun da önüne geçilmiş olunmaktadır.

"Karma Sistem" hem temsilde adaletsizliğin hem de siyasal-ekonomik istikrarsızlığa yol açabilecek çok parçalı bir Meclis oluşumumunun önünü kapamaktadır. Ayrıca bu sistem ile milletvekili dağılımı bugünkü gibi "nüfus" değil "seçmen sayısı"na göre belirleneceğinden, bugün olduğu gibi mesela Bayburt'un 24.000 seçmenle bir milletvekili çıkarmasına rağmen İstanbul'da bu oranın 1/78.000 olması gibi tuhaflıklar da son bulmaktadır.

Seyfettin Gürsel'in seçim sistemimize ilişkin görüşlerinden bir "seçki" yapacak olursak:

"Yeni seçim sisteminin başlıca iki amacı olmalı: Çoğulculuğa saygı ve toplumsal tercihleri siyasal kararlara dönüştürebilme kapasitesi."

"Karma seçim sisteminden kasıt, çoğulculuğu hedefleyen nisbi sistemle toplumsal tercihlerin ifadelerini kolaylaştıran çoğunlukçu sistemin bir arada uygulanmasıdır."

"Karma sistem, kabul edilemez azınlık iktidarlarını da dışlar. Bu tür sistemlerde, seçmenlerin çoğunluğa yakın bölümünün onayını almamış iktidarlar mümkün değildir."

"Berbat bir seçim sistemine sahip olduğumuzu seçmenlerin ezici çoğunluğu biliyor. Ancak sorun seçim barajının aşırı yüksekliğinden ibaret değil."

"Mevcut seçim sistemiyle devam edemeyiz. Reform şart. Aksi takdirde 2007'de bir kez daha toplum olarak Rus ruleti oynayacağız demektir. Üç senaryo düşünülebilir: AKP oy kaybeder, DYP ve MHP barajı geçer, kestirmeden 1990'lı yıllara dönmüş oluruz. İkinci senaryo, AKP'nin oy oranını birkaç puan artırdığı senaryodur. Barajı gene iki parti geçer. Bu kez AKP 400 küsur milletvekili ile tek başına iktidara gelir. Yine seçmenin yarıya yakını parlamento dışında kalır. Ama bu kez canı yanan vatandaşlar sessiz kalmayabilirler. AB ile yaşanacak gerginlik de cabası olur. Büyük Meclis çoğunluğuna rağmen bu durumdan istikrar çıkacağı şüphelidir. Bir üçüncü ihtimal, Kasım 2002 seçimlerine yakın bir sonucun çıkmasıdır. Kuşkusuz bu ehveni şer olanıdır ama üç yıllık deneyim, yüzde 34 oyla güçlü iktidar olunamayacağını yeterince göstermiştir."

"Türkiye siyasal sistemini yeniden düzenlemek için eşsiz bir fırsat yakalamış bulunuyor. Parlamentoda tek parti çoğunluğu mevcut. Gelecekte böyle olmayabilir. Eğer AKP iktidarı doğru reformları yaparsa, Türkiye rahat eder."

Bence de öyle: Türkiye gerçekten eşsiz bir fırsat yakalamış bulunuyor. Bakalım arkası gelebilecek mi?

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi