T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 3 OCAK 2006 SALI | ||
|
Önümüzdeki hafta Kurban Bayramı. 2006'ya girer girmez bizi karşılayan Kurban Bayramı'nı bu sene iki kere idrak edeceğiz. Zira takvimlere göre 31 Aralık 2006 tarihi, aynı zamanda gelecek Kurban Bayramı'nın da ilk günü. Bakalım bu yılın sonunda, din ve dünya işini ayırmakta mahir insanımız, sabah Bayram namazını kılıp gece yılbaşına nasıl girecek? Mart sonunda yaşanacak güneş tutulması en iyi Türkiye'den izlenecek. Bilim adamları ve astronomi meraklıları ülkemize akın edecek. Bakalım 2006'da bu yüzden deprem olacak mı? Acaba depremden mi kaçsak, yoksa güneşin tutulmasını isli cam kırıkları ile mi seyretsek? Economist dergisi, 2006'da Türkiye'de "Yeni" lakabını kaybetmiş olan Türk Lirasının değer kaybedeceğini ifade etmiş. Şimdiye dek Türkiye ekonomisi hakkında pek bir şey tutturamayan Economist ekonomistlerine mi inansak, yoksa bu yıl Türkiye'nin en az Doğu Asya ülkeleri kadar güçlü bir büyüme performansı göstereceğine inanan IMF'e mi? İşini bilen insanımızın kıvrak zekâsını zorlayan böyle tesadüf ve tevafuklar, 2006'nın hayli ilginç geçeceğine mi işaret acaba? Bugüne dek Türk parasının ne kadar değersiz olduğundan yakındık, enflasyondan dem vurduk. Türk parası değer kazandı, enflasyon düştü. Bu sefer ihracat yapamıyoruz, para kazanamıyoruz diye şikâyet ettik. İhracat rekor kırdı, milli gelirimiz tahminlerin üzerinde büyüdü. İçeride talep olmadığından zoraki ihracat yapıyoruz dedik. İçeride talep patladı. Milli gelir eşit dağılmıyor, işsizlik azalmıyor diye tutturduk. İstihdamın arttığı, ama iş piyasalarına dönenlerin daha fazla olduğunu gördük. Peki, şikâyetlerimizde haksız mıydık? Hayır, ama çözüm önerilerimiz yanlıştı. Türkiye'de ekonomik yapı değişiyor, değişmek zorunda. Enflasyonlu günlerde attığımız taklalar, düşük enflasyonda hayatta kalmak için yetmiyor. Yetmediği gibi nefesimizi tüketiyor. Oysa istikrar ortamında yarış, atraksiyonlarla değil, performansla kazanılıyor. En az nefesle en çok koşabilen ipi göğüslüyor. Bu yarışta büyük olmak avantaj, ama ne yeterli, ne de gerekli. Türk insanının adaptasyon kabiliyeti yüksektir. Değişen şartlara yeni çözümler getirmekte mahirdir. Ancak her işin bir raconu var. Trafikte makasa girerek, güvenlik şeridini ihlal ederek, başkalarının haklarını çiğneyerek, ters yöne burun sokarak bir kıdım öne geçebiliriz belki. Ama rallide, öne geçebilmek için performans sergilemek gerekiyor. Hem iyi bir motora, hem de iyi bir şoföre ihtiyaç var. 2006'da yollardaki trafik azalmayacak, tadilat, tamirat, yan yol, köprü, viyadük yapımı devam edecek. Akıllı olanlar makasa değil, benzin tasarrufuna girecek. Bu arada kaza yapanlar çıkacak. Kaza yapanlar trafiği tamamen kapatmazsalar, yavaş da olsa ilerlemeye devam edeceğiz. Biraz daha az uyanık, biraz daha fazla akıllı olsak...
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |