T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 3 OCAK 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Osman AKKUŞAK

Peyami Safa

1970'li yıllarda Millî Eğitim Bakanlığı'na bir rapor göndermiştim: O günlerde okutulan dilbilgisine ait ders kitaplarında mevcut bir zıddiyeti (çelişkiyi) dile getirerek, bunun düzeltilmesini temenni ediyordum. Tahir Nejat Gencan'ın yazdığı ders kitaplarında isim tamlamaları, 1- belirtisiz 2- belirtili 3- takısız olmak üzere üç grupta toplanıyordu.. isim tamlamasının eski adının "izafet terkibi" olduğu mâlumdur.. dilimizde bir de eskiden "sıfat terkibi" dediğimiz bir tamlama çeşidi daha var ki, onun da adına bugün "sıfat tamlaması" diyoruz.. o günlerde okullarda okutulan ve Talim Terbiye Kurulu tarafından kabul edilen diğer dilbilgisi kitaplarında ise, takısız isim tamlaması diye bir tamlama çeşidinden bahsedilmemekte, "takısız isim tamlaması" denilen tamlamaların zımnen, birer "sıfat tamlaması" olduğu kabul edilmekte idi.. meselâ, altın kalem, derken hem altın hem kalem, isim olduğu halde altın burada sıfat vazifesi görüyor, dolayısıyle "altın kalem" sıfat tamlaması sayılıyordu.. ve doğrusu da buydu!..

Uzun bir zaman sonra bana Bakanlıktan gelen cevapta; konunun halen bir tartışma mevzuu halinde bulunduğu, bir anlayış birliğine varılınca gerekenin yapılacağı bildiriliyordu..

Durup dururken şimdi niye bundan bahsediyorum?..

Şundan ötürü: elime Peyami Safa'nın, makalelerinden vücuda getirilmiş "objektif: 1- Osmanlıca, Türkçe, uydurmaca" isimli kitabını almışım.. göz gezdiriyorum.. fakat, takıldığım cümleler bittiği halde ben gözümü kitaptan ayıramıyorum.. daha doğrusu birbirini takibeden cümleleri ve paragrafları bırakamıyorum.. eserin 79. sayfasından bir parça alayım:

"...Gramer Komisyonu, Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesinde 7 Temmuz 1941 günü saat 11'de Maârif Vekili (bakanı)nin başkanlığında toplandı.. Hasan Ali Yücel, açış söylevinde, okul grameri meselesinin mahiyetini ve geçirdiği safhaları anlattıktan sonra, komisyondan beklenen hizmetin sınırlarını çizdi: maksat, sadece ileride yazdırılacak okul gramerlerinin öğretim bakımından gerekli esaslarını hazırlamaktı.. ileride yazdırılacak okul gramerlerinin anahatları, Doçent Tahsin Banguoğlu'na hazırlattırılmış.. bütün Türkçe ve edebiyat öğretmenlerine, dilcilere ve gramercilere yollanmıştı.. herbirinden mütalea istendi.. 400'den fazla cevap gelmişti.. bu raporların hülâsaları çoğaltılarak komisyon âzalarına dağıtıldı.." diye devam ediyor... Ahmet Cevad Emre, Tahsin Banguoğlu, Prof. Ragıb Özdem, Ahmet Kutsi Tecer, Hakkı Tarık Us, Peyami Safa, Halil Vedat Fıratlı, Ali Ulvi Elöve, Fuat Köseraif, A.Dilâçar, Avni Başman, gibi tanınmış ilim ve fikir adamlarının âza olduğu Komisyon; birçok lisaniyatçının tezleri üzerinde de bilimsel münakaşalarda bulunmuş, bu arada meşhur dil bilginleri Giese'nin, Wendriyes'in görüşlerinden, yeni İngiliz lisaniyatçılarının fikirlerinden de faydalanmak suretiyle uzun saatler çalışmış, bugünkü gramerimizin gövdesini vücuda getirmiştir..

Kendisi de bir "Türkçe Grameri" ve ayrıca "Fransız dili grameri" yazmış bulunan Peyami Safa o yazılarında, klasik dilbilgisinin, bugün de dikkatlerimizi celbeden, meselelerini tafsil ediyor, onları yeniden düşünmemize vesile ve fırsat yaratıyor!.. Ötüken Neşriyat tarafından yayınlanan, bu güçlü düşünce adamının "objektif" serisinden çıkan kitapları, tam 8 adetlik bir dizi haline gelmiş: 2- san'at, edebiyat, tenkid 3- sosyalizm, marksizm, komünizm 4- din, inkılap, irtica 5- kadın, aşk, aile 6- yazarlar, san'atçılar, meşhurlar 7- eğitim, gençlik, üniversite 8- 20. asır, Avrupa ve biz..

Keskin bir zekâ ve geniş, derin bir kültür malzemesiyle vücud bulan kıvrak dili; fikir üslûbu olarak çağının bütün yazarlarını, bu arada "Refik Halid Türkçesi"ni yaratan Refik Halid Karay'ı da geride bırakmıştır!..

Onu çok okuyan dilini yeniden yapmış, yeniden kurmuş olur!..

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi