T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 27 ŞUBAT 2006 PAZARTESİ | ||
|
Filistin seçimlerini kazanan HAMAS partisinin siyasi büro lideri Halid Meşal, ilk yurt dışı seyahatini Türkiye'ye yaptı. Bu ziyaret sebebiyle en çok tartışılan şey, Hamas'ın bir terör organizasyonu olduğu ve bu sebeple de seçim yoluyla iktidara sahip olup olamayacağı konusudur. Terörle kurtuluş savaşları arasında dünya kamuoyunda yanlış değerlendirmeler vardır: Gayesine ulaşmak için terör metodunu kullanan her organizasyon, kendilerini kurtuluş savaşçıları olarak tanımlarlar. Bunun karşıtı olarak, gerçek kurtuluş savaşlarının da terör olarak isimlendirildiği görülmüştür. Oysa teröre başvurmaksızın meşru ve demokratik yolları kullanarak gayelerine ulaşmış pek çok ülke ve lider mevcuttur Buna Gandi'nin ve Polonya'da Leh Walesa'nın mücadelelerini örnek göstermek mümkündür. Kurtuluş mücadelesi için verilecek en güzel misal, Türk milletinin verdiği İstiklal Savaşı'dır. Yunan ordusu, Anadolu'da pekçok katliam yaptığı halde, Atatürk, gerek Yunanistan'da ve gerekse Türkiye'de bulunan Yunan azınlığa karşı herhangi tedhiş hareketinde bulunmamıştır. Ne olursa olsun yapılan mücadelenin meşruiyeti, kullanılan metotları meşru kılmaz. Ülkelerini kurtarmak için savaş verenler neden bu misalleri görmezler de, Mandela'nın uyguladığı terör metodunu örnek alırlar? Çünkü Gandi'nin ve Atatürk'ün mücadele metotlarını uygulamak güçtür ve bunu başarabilmek için üstün bir deha, irade ve sabır gerekir. Kurtuluş mücadelelerinde terörü metot olarak kullanmak çok kolaydır. Birkaç kişilik silahlı çete kurarsın, savunmasız kadın, çoluk çocuk, ihtiyar ayırımı yapmaksızın insan öldürür adını duyurursun. İşlediğin cürüm ne kadar büyükse, o kadar başarılı olduğunu iddia edersin. Silaha başvurmadan sivil mücadelesini yürüten Gandi'nin çektiği çileyi pek az kişi bilir. Aç kalmıştır. Hapse atılmıştır. Hakarete maruz kalmıştır. Ancak kimseye değil silah, bir tek fiske atmayı düşünmemiştir. Silaha başvurarak Kurtuluş Savaşı veren Atatürk ve arkadaşları, ellerindeki silah gücünü kullanarak, kimsenin malına, ırzına tasallutu düşünmemişler, savunmasız kimseleri öldürmemişlerdir. Hatta ellerine geçirdikleri esirlere dahi insanca davranışta bulunmuşlardırŞurasını belirtmek gerekir ki, İsrail tarafından işgâl edilmiş toprakları kurtarmak için çalışmak, her Filistinlinin hakkı ve hatta görevidir. Bu yolda çalışanlar birer kahraman, hayatını kaybedenler birer şehittir. Ancak, bu cesareti gösterenler, sivil ve savunmasız insanları öldürerek, canlı bombalar kullanarak, haklı davalarını haksız hale getirirler. Mandela kötü bir örnek HAMAS lideri, bir gazetecinin terör konusundaki fikrini sorduğu zaman verdiği cevapta, "Mandela da bir teröristti. Sonra devlet başkanı oldu" demiştir.(1) HAMAS lideri bu cevabıyla kendi mücadelesini Mandela'nın mücadelesine benzetmek suretiyle kendi metoduna meşruluk kazandırmak istemiştir. Aynı şekilde teröristbaşı Abdullah Öcalan'ı Mandela'ya benzetenler de vardır. (2) Şurası unutulmamalıdır ki, terör bir insanlık suçudur. Bu suçu meşru göstermeye çalışmak da ona iştirak manasına gelir. HAMAS olayının iki cephesi vardır: Bunlardan bir tanesi, HAMAS'ın meşru bir seçimle kazandığı zaferin kabul edilip edilmemesi (3)... İkincisi, onun tuttuğu yolun meşrulaştırılıp meşrulaştırılmaması. Bu iki konuyu birbirinden ayırmak gerekir. Meşru bir seçimle iş başına gelmiş bir partinin zaferini kabul etmemek mümkün değildir. Ancak, HAMAS yöneticileri şunu iyi bilmelidirler: Onları iktidara taşıyan yol terör değil, yapılmış olan meşru seçimlerdir Şurası iyi bilinmelidir ki, Türk halkı bütün kalbiyle Filistin halkının yanındadır. Onların tırnağına dokunulması bizi gönülden yaralar. Türkiye, büyük riskleri göze almak pahasına Hamas yöneticilerini davet etmek cesaretini göstermiştir. İsrail'in Filistin'de yaptıklarını kimse hoş görmez. İsrail kendi yaptıklarının ağır yükü altındadır. Onların yaptıkları vahşet de olsa terörle karşılık verilmesini haklı kılmaz. HAMAS'tan beklenen şey bu güne kadar uyguladığı metodu terketmesidir. Aksi bir tutum sadece kendilerini değil, ona kucak açan Türkiye'yi de zor duruma sokar. (1) Akşam gazetesi mülakatı (-Avrupa Konseyi'nde Alman Savunma Bakanı Öcalan konusunda sıkışınca, "Mandela da bir teröristti" demek zorunda kaldı. (2) Türkiye Atatürk Ödülü'nü bu kimseye vermek suretiyle Atatürk'ün ismine gölge düşürmüştür. Nitekim o da, bu ödülü reddetmek suretiyle tıynetini ortaya koymuştur. (3) Avrupa Konseyi yayınladığı basın bildirisinde, Filistin'de yapılan seçimlerin, birçok Avrupa ülkesinde yapılan seçimlerden daha muntazam olduğunu belirtmiştir.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Kültür |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |