T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 27 ŞUBAT 2006 PAZARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Haldun DOMAÇ

Sergen ve Alex

Derbinin genel değerlendirmesi yapmadan önce bir itirafta bulunmak istiyorum. Dün geceki maçta Alex ve Sergen'i izledikten sonra Sergen'e haksızlık yaptığımıza inandım. Bunu yazmamın sebebi kesinlikle Sergen'in goller atması değil. Alex'te gol attı, asist yaptı ama koca 90 dakikayı yürüyerek tamamladı. Zahmet edip yanından geçen oyuncuya refakat bile etmedi. Sadece duran topların arkasına geçip, onlara hayat vermeye çalıştı. Şayet "Alex sadece bunu yapsın yeter" deniyorsa sorun yok. Ancak işte o zaman Edirne'nin dışında hüsran diz boyu yaşanıyor.

Şimdi gelelim iki takımın oyun anlayışlarına... Basına yansıyan demeçlere göre, Daum ilk 45 dakikada baskın hücum yapacaktı. Doğrusu buna hiç inanmamıştım. Nitekim düşündüğüm gibi oldu. Fenerbahçe her zamanki gibi kontrollü oyun benimsedi. Beşiktaş ise kendi alanında kalabalık bir savunma örgüsü oluşturup, Sergen , Tümer ve Gökhan Güleç'in becerileri ile sonuca gitmeye çalıştı.

Karşılaşmanın ilk yarısı Beşiktaş'ın arzu ettiği gibi oynandı. Fenerbahçe bu yarıda sadece bir tane organize atak yaparken, (o da rakip hücuma çıkarken kapılan bir topu Alex, Anelka'ya o da Nobre'ye yollayınca pozisyon oluştu) bu pozisyonda maçın başarılı oyuncusu Cordoba'yı geçmeyi başaramadı. Kuşkusuz bu görüntü de Daum'un katkısı büyüktü. Alman hoca Serkan'ın önüne Anelka'yı sağ açık gibi yerleştirince, hem Anelka'nın etkinliği azaldı, hem de Serkan geniş alanda zorlandı. Daum'un bu sorunu çözmek için ikinci yarıya sağda Ümit Özat, solda Serkan şeklinde başlaması şapkadan tavşan çıkarma girişimiydi. Nitekim bu durum iki kanadında tıkanmasına neden oldu. Böyle durumlarda ortaya çıkması gereken Anelka ise belli ki Çarşamba günü oynayacağı milli maçı düşünüyordu.

Hemen şunu belirtmekte yarar var; Beşiktaş gol attığında da, yediğinde de oyun disiplininden kopmadı. Özellikle son 20 dakikada üst düzey bir tempoyla oynadı. Fenerbahçe savunmasında Önder ve Luciano'nun yavaşlıklarını da iyi değerlendirip goller buldu.

Maçın son 20 dakikasında Fenerbahçe'de maça asılınca, heyecan ve tempo açısından kaliteli bir futbol maçı izlediğimiz düşüncesine sahip olduk.

Hakem Selçuk Dereli, Rüştü-Gökhan çarpışmasına ìdevamî derken doğru karar verdi. Ancak Tuncay'ın Tümer'e yaptığı ceza alanı dışındaki hareketi süzemedi. Maç içinde de çelişkili faul kararları vardı. Sonuç olarak Fenerbahçe, Şükrü Saraçoğlu'nda 5 yıldır yenemediği Beşiktaş karşısında bir puanla yetinince, ligde kritik bir dönemece girdi.



Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi