T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 27 ŞUBAT 2006 PAZARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Mehmet OCAKTAN

Çiftçinin 'anası ağlamadan' AB trenine nasıl bineriz?

Avrupa Birliği ile müzakerelerin "miladı"nı oluşturan 3 Ekim 2005 tarihi itibariyle, özellikle kırsal kesimde tarımla uğraşan köylü ve çiftçi ciddi endişeler yaşıyor. Çünkü Türkiye'deki tarım, AB standartlarının çok ama çok gerisinde. Bir kere, 'parçalanmış arazi yapısı' temeline dayalı olan Türk tarımı, hem büyük oranda ilkel, hem de bireysel bir üretim yapılanmasına dayanmaktadır. Kırsal kesimde, örgütlenmiş üretim birlikleri, kooperatifler olmadığı gibi, araziler de çok parçalıdır.

Geçtiğimiz Cuma günü sabah kahvaltısında, Tarım Bakanı Mehdi Eker'le çiftçiye verilen desteklerden 'müzakereler'de Türk tarımını bekleyen sorunlara kadar pek çok konuda adeta bir "düşünce fırtınası" gerçekleştirdik. Pek tabii ki, sohbetin ana eksenini son günlerin "moda söylemi" çiftçinin "anası ağlıyor mu" sorusu oluşturdu. Bir başka deyişle, özellikle müzakereler sürecinde, çiftçinin anası ağlamadan "AB treni"ne nasıl bineriz?

Bakan Eker son derece açık ifadelerle, "Evet bugün çiftçimizin şikayetleri ve sıkıntıları vardır. Şikayetlerinin temelinde ise üretim değil, pazarlama sıkıntıları yatmaktadır. Ürününün pazarlaması safhasında, üretici birlikleri ve kooperatifler anlamında yeterince örgütlü değildir ve ürettiği ürünü hak ettiği değerde satamamaktadır. Ürününü, tarlada ve dalında yok pahasına satmaktadır."

Tarımda müzakerelerin başlamasıyla birlikte, yeni bir sürece girileceğinin altını çizen Eker, artık çiftçiye verdikleri "destekleme kredileri"ni örgütlülük ve "modern tarım kriterleri"ni esas alarak verdiklerini anlattı. Tarım Bakanlığı, yeni kriterleri de dikkate alarak 2005 yılında toplam 46 bir aileyi kapsayan 629 tarım kredi kooperatifine toplam 400 trilyon kredi vermiş. 2006'da ise, 700 kooperatif kredi almak için sırada bekliyor. Çiftçi, bu kredileri 2 yıl ödemesiz, yüzde 5.5 faizle 5 yıl içinde devlete geri ödeyecek.

Bakan Eker, yeni nesillerin artık geleneksel yöntemlerle değil, ortaklıklar oluşturarak ürünlerini pazarlamalarının ve dolayısıyla kredileri de bu anlayışla değerlendirmelerinin özellikle altını çiziyor.

Köy bazlı katılımcı yatırımların desteklenmesi için proje başlattıklarını belirten Bakan Eker, "Esas sorun çiftçilerin pazarlama altyapı eksikliği. Bunun için kooperatiflerin, yatırımcı birliklerin, soğutma, ambalajlama, depolama gibi yatırımların yüzde 50'sini hibe yoluyla destekliyoruz. Ayrıca, 2006 yılında pazarlamaya dönük yatırımlara toplam 560 trilyon kredi kullandıracağız" diyor.

Tarım Bakanı Eker'in de belirttiği gibi, AB ile müzakereler sürecinde Türk tarımının pazarlama ve kalite standardının arttırılması gerekiyor. Bunun için de AB'nin 'katılım fonları'ndan yeterince yararlanmak şart. Bu konuda da AB'nin iki şartı var: 1- Ödeme Ajansı'nın oluşturulması, 2- Kırsal Kalkınma Birimi'nin kurulması. Bakan Eker, "Bakanlar Kurulu'nda bu iki şartı çok açık biçimde sundum. Başbakan Tayip Erdoğan da gerekli talimatı verdi" diyor. Eğer bu iki şart yerine getirilirse, AB fonlarından Türkiye'ye tarım için katılıma kadar olan sürede 1.7 milyar Euro para gelecek.


Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi