T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 2 TEMMUZ 2006 PAZAR
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Bugünkü Yeni Şafak
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv
İZDÜŞÜM
Abdullah MURADOĞLU

Siyaset keneleri

Bir ülkede siyaset, erdem ve bilgelik yerine açgözlülük ve riyakarlıktan beslenirse, o ülkede işlerin yolunda gitmesi hayal olur. Ne yazık ki ülkemizde de açgözlü ve riyakar siyasetçiler her zaman oldu. Bir süre önce gerçekleştirilen "Türkiye'de Sosyal Tercihler" araştırmasında "İnsan amacına ulaşmak için her yola başvurabilir" diyenlerin oranı yüzde 50 çıkmış. Araştırmanın en dikkat çekici sorusuydu. Değerler kaymasını gözler önüne seriyordu. Bukelemun gibi renk değiştiren siyaset adamlarının arz-ı endam ettikleri bir ülkede, gençlerin erdemli yetişmeleri ne kadar mümkün? Bu bir benzeşme, aynalama olayı. Geçtiğimiz günlerde siyaset sahnesi, eskimiş siyasetçilerin 'Cephe' girişimlerine tanık oldu. Bu eskimiş taktikler rağbet görmedi. Ortalığı velveleye veren siyasiler, kendi iktidarlarında tam tersi davrandılar. 1970'lerde CHP ve Adalet Partisi arasında işbirliği girişimleri de akim kalmıştı. Her teklif, iktidardaki partiye karşı muhalefetten geliyordu. Başta Demirel varsa, işbirliği teklifi Ecevit'ten, işbaşında Ecevit varsa, teklif Demirel'den geliyordu. Teklifler, iktidar partisinin zayıflatılmasına yönelik ajitasyonlardan öteye geçmedi. 1970'lerde kan gövdeyi götürüyordu. Diyaloga ihtiyaç vardı. Ne varki siyasi husumet ve parti çıkarlarını aşma basireti gösterilemedi. Türkiye boşuna kan kaybederken, demokrasi darbelerle sakatlandı.

***

Toplumlarda bulaşıcı olan bir eğilim de, siyasette gücün kötüye kullanılması. Bu, iktidar, muhalefet ve medya gücünü elinde tutanlar için geçerli. Arnold Toynbee ile sohbetinde Japon düşünür Daisaku İkeda şöyle der:

"Egemen bir sistemin korunması arzusu da gücün kötüye kullanımına bir destek olabilir. Fakat baskının gelişmesine hız veren bir başka psikolojik yönü de belirtebilirim. Güçlü bir gruba giren ve bu grup aracılığıyla elde edilen karı paylaşmayı umarak güçlülerin önünde kendilerini isteyerek küçülten birçok insan vardır. Bu şekilde büyük kötülük daha küçük kötülükleri seçer. Büyük kötülük kendine bağlı olan daha küçükleri sıkıca yakalar ve onların gücünü alarak daha da güçlenir. Kötüye kullanılan gücün kendini çoğaltma özelliği en dehşet verici kötülüğüdür."

Kötülüklerin kendini çoğaltma yeteneğinin büyük toplumlarda gelişmek için geniş olanaklar bulabileceğine dikkat çeken Toynbee'ye göre çözüm, bencillik ve hırsın, özveriye ve sevgiye dönüşmesi. Başka deyişle kendine egemen olmak birey ve toplumun mutluluğu için tek yol. Yunus Emre'nin yüzyıllar önce "Kendini bilmek" diye dikkat çektiği nitelik de budur. Bu bilgece tavsiyelere uymak, herşeyden önce siyaset adamlarına düşüyor. İyilikler kadar kötülükler de taklit ediliyor.

***

Yeri gelmişken gündemdeki 'Kene' olayına değinmem gerekiyor. Keneler yapıştıkları canlının kanını emerek doygunluğa ulaşırlar ve kendilerini o zaman bırakırlarmış. Bu arada çeşitli virüsleri bulaştırırlarmış. Kene, insana yapıştığında dikkatli bir operasyonla yerinden sökülmeliymiş. Kenelerin, yapıştıkları derinin altında, kendilerini çoğaltma yetenekleri bile gelişmiş. Ben de bir kene türünden söz edeceğim. Toplumsal enerjimizi, maddi varlıklarımızı kemiren "siyaset keneleri"ni kastediyorum. Hoş, Bülent Ecevit 1977'de DİSK'in ortaya attığı 'Ulusal Demokratik Cephe" çağrısını savunanlar için "CHP'nin sırtından geçinmeye çalışan keneler" diye söz etmişti. Bence ülkemiz için en ciddi tehdit,"Siyaset keneleri"dir. Üstelik bizim kenelerin doygunluğa ulaşmaları da sözkonusu değil. İktidar gücünü, eşine dostuna tahsis eden siyaset keneleri, ülkenin maddi varlıklarını hep kendi çanaklarına akıtırlar. Bu keneler yüzünden Türkiye büyük borçların altına girdi. Siyaset keneleri için, kendi aile düzenleri önceliklidir. Çarklarına çomak sokulması halinde, isterse ülke yangın yerine dönsün, önemli değil. Gangsterlerin soğukkanlılıkla örülü suç dünyasında, bir insan hayatının önemi olmadığı gibi, bencillik ve hırslarla kuşatılmış siyaset keneleri için de ülkenin huzur içinde yaşaması önemsizdir. Kimi zaman 'ekonominin keneleri' ile 'siyasetin keneleri', 'sahici olmayan tehlike' masallarıyla halkı uyutmaya çalışırlar. Siyaset kenelerinin korktuğu tek şey, demokrasi ve şeffaflıktır. Yakın tarihimize bir bakın, siyaset kenelerinin, 'hürriyetler için mücadele etmek' yerine hep 'hürriyetlerle mücadele' ettiklerini görürsünüz.

Sahi, bizim siyaset kenelerinin ölmeden doygunluğa ulaştıkları hiç vaki midir?


Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Dizi | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi