|

Üç değil bin İstanbul

Nagehan Alçı
00:00 - 7/04/2012 Cumartesi
Güncelleme: 22:53 - 6/04/2012 Cuma
Yeni Şafak
Üç değil bin İstanbul
Üç değil bin İstanbul

Benim için İstanbul Yeşilköy'le başlar. Daha doğrusu sırf İstanbul değil, hayat Yeşilköy'le başlar. Orada doğmuşum. Annem, kardeşim, yakın aile hala orada. Babam da. Kendi artık değil ama hayali, beni ben yapan ruhu, sonradan yerleştiği bu semte olan sevgisi… Yeşilköy adı gibi yeşil sokakları, ilkokulum, rönepark, annemin anlatımına göre eski yazlık sinemanın olduğu yerdeki Roma dondurmacısı, tren istasyonu ve sahiliyle hayatımın ta kendisi oldu çocukluğum boyunca. Dedem İstanbul'a 'iner', babam arada sırada arkadaşları ile buluşmak için İstanbul'a giderdi. Öyle kaf dağının ardında bir İstanbul vardı benim çocuk gözümde…


***

Yeşilköy Bizans döneminde Aya Stefanos'muş. Yani Aziz Stefanos. Stefanos ilk Hıristiyan şehidi. Onun kemiklerini taşıyan gemi Roma'ya giderken fırtına nedeniyle küçük bir balıkçı köyünde durmak zorunda kalmış. Bu günkü Yeşilköy işte o köy. Ayastefanos… Cümbüş sokakta St. Stefan Katolik Kilisesi hala tüm güzelliğiyle duruyor. Sırf o da değil. Yeşilköy'de bir Ermeni bir de Rum Ortodoks kilisesi daha var. Hepsi Stefanos'a ithaf edilmiş.


***

Çocukluğumun Yeşilköy'ü rönepark'ı, Roma dondurmacısını, Hamdullah Suphi Tanrıöver ilkokulu demekse, yetişkinliğimin Yeşilköy'ü de Balıkçı Hasan demek, Eleos restoran demek, maalesef kısa süre önce kapanan Sait demek.


***

İstanbul yalnızca Yeşilköy değil elbette. Zaten Yeşilköy de İstanbul'un kalbi değil. Kalbimdeki İstanbul'un başlangıç noktası belki. Necip Fazıl'ın sözleriyle 'Gecesi sümbül kokan, Türkçesi bülbül kokan İstanbul' öyle zengin, öyle uçsuz bucaksız ki…. O zenginlikten bahis açmışken Necip Fazıl'ın işaret ettiği 'İstanbul Türkçesi'ne değinmeden olmaz. Bir İstanbul aşığı olan Beşir Ayvazoğlu 'İstanbul Kültürü ve Estetiği' adlı makalesinde Abdülhak Şinasi Hisar'ın anlattığı bir anekdotu aktarır. Hamdullah Suphi ve Halid Ziya bir gün Paris metrosunda karşılaşır, koyu bir sohbete dalarlar. Metrodan çıkarken bir Fransız yanlarına gelir. Öteden beri dillerin musikisiyle ilgilendiğini ve hangi dille konuştuklarını çok merak ettiğini söyler. Türkçe olduğunu öğrenince 'Eğer bu istasyonda inmeseydiniz mahza konuşmanızı işitmek için sizi devam edeceğiniz istasyona kadar takip edecektim. Ne eski bir millet olduğunuz anlaşılıyor; zira lisanınız bu ahenkli ve musikili inceliğe ermek için uzun zamanların sarf edilmiş olması iktiza eder.' Benim ilkokuluma ismini veren Hamdullah Suphi ve Halid Ziya'nın konuştuğu İstanbul Türkçesini bu gün maalesef neredeyse konuşan kalmadı…


***

Çocukluğumun İstanbul'u Yeşilköy'se şimdilerimin İstanbul'u da Üsküdar. Henüz bir yıl bile olmadı bu kadim bölgeye yerleşeli ama tarihi, Boğaza hakimiyeti ve eskiyi koruyan ruhu ile insanda tuhaf bir aşinalık uyandırıyor Üsküdar. Benim yerleştiğim yer Paşalimanı. İstanbul'u İstanbul yapan neredeyse tüm belli başlı noktaları kucaklayan, insana geçmişinin görkemini hatırlatan bir yer Paşalimanı. Tam karşımda mimar Mehmet Vedad Tek'in muhteşem bir şekilde restore ettiği Nemlizade Tütün deposu duruyor. Boğaz'da yalı konumundaki en yüksek bina bu. Bu gün Ciner Holding'e ait.


***

Üsküdar'ın ilk zamanlardaki adı Chrysopolis'miş. Bu 'Altın Şehir' anlamına geliyor. Rivayete göre güneş batarken Boğaz'da oluşturduğu renkler vermiş semte bu ismi. Ben Üsküdar'da en çok antikacıları bir de Kanaat lokantasını seviyorum. Lokantanın çağrışımı eskiden. Ta çocukluktan. Yeşilköy'den uzak diyarlara gitmek istediğimizde babam bizi Kanaat'e getirirdi…Üsküdar'dan bahis açılmışken Mührimah Sultan Camii ve Sultan 3. Ahmed Çeşmesinin güzelliğini söylemeden olmaz. Bir de bu yakada yeni yeni keşfettiğim balıkçılar var. İstanbul'u İstanbul yapan, suyun kenarında, yemeğin ağır yendiği, sohbetin hızlı aktığı balıkçılar…


***

İstanbul tıpkı kenarında kurulduğu Boğaz gibi bir medeniyetten diğerine akan koca bir deniz. Bu denizin bendeki eski ve yeni çağrışımlarını iki küçük ama önemli nokta üzerinden anlattım. Esas yolculuk bundan sonra başlıyor…

12 yıl önce