|

75 milyona 600 kanser uzmanı

Kanserle mücadelede en önemli sorunların başında uzman yetersizliği geliyor. Yaklaşık 200 bin hastanın olduğu Türkiye 113'ü profesör olmak üzere yaklaşık 600 onkolog var

Aybike Eroğlu
00:00 - 6/05/2013 Pazartesi
Güncelleme: 23:42 - 5/05/2013 Pazar
Yeni Şafak
75 milyona 600 kanser uzmanı
75 milyona 600 kanser uzmanı

Kanser tedavisinde hekimin rolü hem hasta açısından hem doktor açısından çok önemli bir yer tutuyor. Ancak 2012 yılında TBMM'ye verilen bir önerge de 11 milyon nüfusa sahip Yunanistan'dan daha az onkoloğumuzun olduğunun altını çiziliyor. Senede 1000'in üzerinde akciğer kanseri tanısı konulan Ankara Atatürk Göğüs Hastalıkları Hastanesi'nde bile zaman zaman onkoloji uzmanının bulunmadığının vurgulandığı dilekçede hastalara aylar sonrasına randevu verildiğine dikkat çekildi. Kanser Yazı Dizisi'nin son bölümünde işin yükünü sırtlayan doktorlar var. 'Hekim sayısı yeterli mi, uygulamada ne gibi sorunlar var?' sorularına araştırmalar ve uzmanlar cevap verdi.

İLERLEDİK AMA YOLUN BAŞINDAYIZ

Radyasyon Onkolojisi Uzmanı ve Radyasyon Onkolojisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Sedat Koca, kanser tedavisi çok geniş bir bütün olduğuna dikkat çekiyor. Koca, şunları söylüyor: 'Ben bu işe 1980 senesinde başladım, ilk katıldığım kongrede radyasyon onkolojisi diye bir tanım yoktu, biz radyologların içinde radyoterapi yapan bir gruptuk ve hepimiz 13 kişiydik. Bugün Türkiye'nin 32 il merkezinde ve 105 merkezde 200'e yakın dıştan ışınlama makinası olanağı var. 2012'de 80 bin yeni kanserli hastaya yeni tedavi vermişiz. Eminim ki en az bunların yüzde 7'si hayatlarında hastalıksız olarak yaşayacaklar ama bu oranların ve bu rakamların daha yükseklere çıkması lazım.'

EKİP ÇALIŞMASI ŞART

Hacettepe Üniversitesi Kanser Enstitüsü Prevantif Onkoloji bölümünden Doç. Dr. Mustafa Erman ise işin başka bir yönüne dikkat çekiyor. Erman, 'Dünyanın geldiği nokta belli konularda daha da uzmanlaşmış hekimler olması gerektiğini gösteriyor. Yani meme kanseri konusunda çalışan hekimler, akciğer kanseri konusunda çalışan hekimler, kolon kanseri konusunda çalışan hekimler olmalı.' Hekimlerin bilgi açığını kapatmak ve daha iyi sonuçlar elde edebilmek için ekipler halinde çalışması gerektiğini vurgulayan Erman şunları söylüyor: 'Yani hastaların her biri için bir konsey içindeki cerrah, radyolog, patolog, medikal onkolog, radyasyon onkoloğu herkesin aynı anda karar vermesi ve bu konsey dışında da herkesin birbirinden haberdar olarak ortak tedavi planlaması yapması gerekiyor. Artık iyi biliyoruz ki, bir cerrah hem tiroid ameliyatı yapar, hem mide ameliyatı yapar, hem kolon ameliyatı yaparsa sonuçları çok da iyi olmuyor. Bir cerrah sadece kanser ameliyatı yaparsa sonuçları daha iyi bir meme cerrahı yılda 50 meme kanseri ameliyatı yapıyorsa 10-12 ameliyat yapana göre daha iyi oluyor.'

DAHA FAZLA ÜCRET HAK EDİYORLAR

Erciyes Üniversite Hastaneleri Başhekimi Prof. Dr. Kudret Doğru ise öğretim üyesi hekimlerin mutsuzluğunun altını çiziyor. Batı'da öğretim üyesi hekimlerin yaptığı işlerin diğer hekimlerin yaptığı işten farklı bir yere konulduğunu hatırlatan Doğru, 'Konuştuğumuz herkes öğretim üyelerinin şu an aldığı ücretten daha fazlasını hak ettiğini düşünüyor. Ancak bugün hekimlerin özlük haklarının artırılması yerine hekimin aldığı ücretin performans sistemi ile sağlanması tercih ediliyor' diyor.

Ev ortamı gibi hastane gerekli

Ölüm düşüncesi kimi için stres kaynağı iken, kimi için stresten kurtulma yolu. İslam'a göre ölüm ebedi hayatın başlangıcı… Dünyanın birçok farklı noktasında 'hospis' denilen kurumlarda ise terminal dönemdeki hastalar yaşamlarının son dönemlerini ağrısız ve konforlu bir şekilde ve aile üyeleriyle birlikte geçirebiliyor. Profesyonel bir ekip tarafından verilen bu bakım destekleyici bir bakım içeriyor. Hospislerde ömrün ne makinelere bağlı olarak uzatılması ne de aktif olarak kısaltılması istenir. Bir hospis hastasının beklenen yaşamı 6 ay ya da daha azdır. Hospis , ölümcül hastalara ve onların ailelerine kapsamlı bakım sağlayan, ailelere yas surecinde de destek olmaya yönelik bir yaklaşım. Buralarda hastalar ev koşullarında gerekli bakımı alarak, son dönemlerini ağrısız, huzur içinde geçiriyorlar.

Zorunlu görev sorunu büyütüyor

Prof. Dr. Bülent Zülfikar ise Türkiye'de yeterli sayıda uzman olduğunun söylenemeyeceğini ancak tümüyle yetersiz demenin de doğru olmayacağını kaydediyor. 'Bu ortamda, elimizdeki kaynağı doğru kullanmamız gerekiyor.' diyen Zülfikar, şunları söylüyor: 'Uygulamada olan Onkoloji - Hematoloji uzmanlarının farklı bölgelerde iki yıl süreyle görev yapma zorunluluğu sorunları çözmedi. Çünkü görevleri bittikten sonra geri dönüyor, hasta takibini bırakıyorlar. Birçok bölgede onkoloji uzmanı bulunamadığı için hasta doktorsuz kalabiliyor. Bu sorun da en doğru yöntemin bölgesel hastaneler yoluyla tedavinin doğru olduğunu gösteriyor. Öte yandan onkoloji gibi, hematoloji gibi uzmanı az bulunan branşlardaki doktorlara diğer uzmanlarla aynı statüde işlem yapmak da doğru değil.'

Başarılı doktor yurt dışına kaçıyor

Kanser alanında yeterli sayıda uzman bulunmaması ve üniversite hastanelerini profesör ve doçentler için cazibe merkezi olmaktan çıkaran yasalar doktor adaylarının da kariyer planlarını etkiliyor. Çapa Tıp Fakültesi'nde görüştüğümüz Tıp Fakültesi öğrencileri deneyimli hocaların yurt dışına ve özel hastanelere gitmesinden rahatsız. Birçoğu 'Doktorluk tecrübe aktarılarak öğrenilecek bir iş. Hoca sayıları yarı yarıya düştü, tecrübelerinden yararlanacağımız hocalar gitti' görüşünü destekliyor. Öğrenciler, büyük özel hastanelerin hocalara inanılmaz tekliflerle geldiğini aktarıyor.

Kötü haber vermek klinik beceridir

Gazi Üniversitesi'nden Azize Atlı Özbaş ile Gazi Özlem Yurtal ve Hilal Uzun bir onkoloji kliniğinde yatarak tedavi gören hastaların psikososyal ihtiyaçlarını ve ihtiyaçlarının karşılanması konusunda sağlık personelinden beklentileri araştırdı. Araştırmaya göre hastaların psiko-sosyal ihtiyaçları belirlendi ve ihtiyaçların giderilmesi konusundaki düşünce ve beklentiler ise araştırmacılar tarafından anket yardımıyla toparlandı. Ayırca ilerlemiş hastalığı olan veya son dönem kanserli hastalarda ölüm korkusu, anksiyete, depresyon, umutsuzluk, endişe ve çaresizlik gibi durumların ağır basabileceğine işaret edilirken, tüm bu hastalarla iletişim kurmak zorunda olan onkologların üzerinde de ağır bir yük olduğuna dikkat çekildi.

NASIL ANLATILACAK?

Tedavinin başarısız olduğu, alternatifinin kalmadığı ve beklenen yaşam süresinin açıkça belirtilmek zorunda kalındığı durumlarda hasta-hekim arasında en ideal iletişimin sağlanması şart. Bu nedenle 'kötü haber verme' yeteneği de önemli bir klinik beceri olarak ortaya çıkıyor.

Sayı artsa da yeterli değil

Çocuk Kanserleri Uzmanı ve Dünya Kanser Kontrol Örgütü Gelecek Dönem Başkanı Prof. Tezer Kutluk ülkemizde son yıllarda onkoloji alanında merkez sayısının ve uzman sayısının arttığını söylüyor. Kutluk, 'Her yıl 200 bin civarında kanser ve 3 bin kadar çocuk kanserinin görüldüğü ülkemizde, yetersiz sayıda onkoloji uzmanı bulunuyor. Ülkenin nüfusu ve her yıl yeni görülen kanser vakası sayısına bakıldığında daha çok uzmana ihtiyaç bulunuyor' diyor. Kutluk, kanser araştırmaları açısından bakıldığında klinik araştırmaların sayıca arttığına dikkat çekerek 'Klinik ilaç araştırmalarının sayısı artsa bile yeterli değil. Ülkemizden daha fazla araştırma yapılmasına yönelik teşvikler, işbirlikleri geliştirilmelidir' ifadelerini kullanıyor.

Kanser Yazı Dizisi'nin son bölümünde işin yükünü sırtlayan doktorlar var. 'Hekim sayısı yeterli mi, uygulamada ne gibi sorunlar var?' sorularına araştırmalar ve uzmanlar cevap veriyor.
11 yıl önce