|

'By-pass'lı Ağrı Dağı'na bile çıkar

Kalp ameliyatı elbette zor bir süreç, ancak operasyondan sonra her hareketin kısıtlanması da doğru değil. Doktorunuzun önerilerine dikkat ederseniz, sağlıklı bir hayatınız olabilir

Mezin Tanrıseven
00:00 - 21/01/2008 Pazartesi
Güncelleme: 00:16 - 21/01/2008 Pazartesi
Yeni Şafak
'By-pass'lı Ağrı Dağı'na bile çıkar
'By-pass'lı Ağrı Dağı'na bile çıkar

Memorial Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez'le röportajıma bugün de devam ediyorum. Kalp ameliyatı olan çalışan hastaların, iki hafta sonra işlerinin başına dönebileceğini söyleyen Prof. Dr. Sönmez, "İnsanlar by-pass olsalar bile normal hayatlarına dönebilirler. Hatta Ağrı Dağı'na bile çıkabilirler" diyor.

Stent mi yoksa by-pass mı yapılacağına nasıl karar veriyorsunuz?

Bu benim önüme çok sık gelen bir soru. Sanki cerrahlar ameliyat etmek ister. Sanki kardiyologlar hep stent koyar. Böyle bir şey yok. Bugün stentin de ameliyatın da şartları uluslararası kurallarla koyulmuştur. Amerikan Kalp Derneği'nin verdiği normlar var. Tek damar olursa, kısa darlık olursa, birkaç damar ama uygun yerler olursa bu hastalara stent takıyoruz. Ama çok iyi biliyoruz ki, şeker hastalarına yapılan stentlerin sonuçları çok iyi değil. O zaman ameliyatı tercih ediyoruz.

Stent takılsa da tıkanma meydana gelebiliyor mu?

Şimdi vücuda yapılan hiçbir müdahaleden yüzde yüz diye bir sonuç almak mümkün değil. Çünkü yapılan bir müdahaleden sonra zaman geçiyor. Ve birtakım değişiklikler olabiliyor. Özellikle ilaç kaplı stentlerin erken dönemde tıkanma ihtimallerinin çok zayıf olduğunu biliyoruz, ama geç dönemlerin sonuçları çok kötü geldi. O nedenle stentlerin yapılarında değişiklikler ortaya çıkarıldı. Stent, tabii ki yüzde yüz bir çözüm değil. By-pass'ta anatomik düzeltme yapıyorsunuz. Vücudun başka bir yerinden damar alıyorsunuz. Oraya köprüleme yapıyorsunuz. Stentte lokal bir çözüm sağlıyorsunuz. Buradaki olayda ilk altı ay çok önemli. İlk altı ay tıkanmayan damarın tekrar tıkanma şansı stentte daha azalıyor. Bir yıl içinde tıkanmamışsa onun içinde oluşan damar içi yapılanması artık normal damar gibi hareket ediyor. Ama bu normal damar beş sene sonra hasta olabilir. Stentlerin problemleri ilk altı ay içerisinde. İlk altı ay içinde tıkanmazsa, tekrar tıkanması ihtimali azalıyor.

Hasta, damarın tıkanmaması için ilk altı ay nelere dikkat etmelidir?

Burada hastanın şansı çok önemli, stenti koyan doktorun başarısı, stentin cinsi, o damarın kalitesi bunlar hep başarıyı etkileyen şeyler. Ayrıca ameliyattan sonra kullanılan çok ciddi bir kan sulandırıcısı var. İlk zamanlar buna iyi bir karar veremediler. Kardiyologlar, kan sulandırıcıyı üç ay kullanalım dediler. Daha sonra üç ay yetmiyor, altı ay kullanalım dediler. Bunun sonuçları çıkmaya başladı. Altı ay da yetmiyor, bir yıl verelim dediler. Şimdi bir yıl ile ömür boyu tartışmaları devam ediyor. Benim kanaatimce; iyi hastalarda bir yıl kullanımı kesin ancak kötü hastalarda ömür boyu kullanılması daha yararlı olur.


Ameliyat sonrası hasta ne zaman günlük hayatına dönüyor?

Hastanın diyabetik oluşu, kadın oluşu, yüksek tansiyon hastası oluşu ve yaşı, ameliyat sonrası iyileşmeyi çok etkiliyor. 50-60 yaşında bir hastayı ameliyat edersem, diyabeti yoksa, kilosu yoksa daha önce enfarktüs geçirmediyse bu hasta masadan kalktıktan üç saat sonra kendisi solunum yapıp, akşam çayını içecektir. Altıncı gün evindedir. İki hafta sonra işine gidecektir.

By-pass geçirmiş hastalar Ağrı Dağı'na çıkmıştı. Şimdi Klimanjaro'dan söz ediliyor...

İşte bunu yaptıran deli doktorlardan biri benim. Ama özellikle 'öyle bir aktivite yapalım ki, by-passlıların normal insanlar haline geldiğini ortaya koyalım' dedik. Ve Ağrı Dağı'na by-pass projesini geliştirdik. 2003 yılında, akut ekibiyle, üç hastamızı Ağrı Dağı'na götürmek için 25 kişilik bir ekip oluşturduk. Ameliyat aletlerimiz bile yanımızdaydı. 3500 metreye rahatlıkla çıktık. Türkiye şunu öğrendi tüm insanlar by-pass olurlar normal yaşantılarına dönerler. Hatta bir hastamız yakında Klimanjaro'ya çıkacak.



Sigara içmeyin

Sigara; HDL'yi yani iyi kolesterolü azaltıp LDL yani kötü kolesterol düzeyi ile trigliseridleri artırarak, kalp hastalıklarına sebep olmaktadır. Sigara içenlerde daha sık yüksek tansiyon görülmekte ve bu durum ilaç tedavisine de direnç göstermektedir. Kanın damar duvarında pıhtılaşmasını sağlayan trombositlerin çökme hızı, sigara tiryakilerinde artmaktadır. Ayrıca nikotin ve karbonmonoksit, koroner damarlarda iç yüzeyi bozdukları gibi direkt olarak spazm yaparak da koroner damarların tıkanmalarına neden olmaktadırlar.

Doğum kontrol hapları da risk

Doğum kontrol haplarını kullanan kadınlarda kalp krizi olasılığının bir ölçüde arttığı biliniyor. Doğum kontrol hapları, özellikle kilo fazlası veya böbrek hastalığı bulunan veya gebeliği sırasında tansiyonu yükselmiş ya da ailesinde yüksek tansiyon olan kadınlarda tansiyonu yükseltebilir. Doğum kontrol hapları ile aynı zamanda sigara kullanmak özellikle tehlikelidir. Doğum kontrol haplarının 35 yaşından sonra kullanılmaması daha uygundur.

Gelin, katı yağlardan vazgeçin

Damar sertliği ve buna bağlı hastalıkların gelişiminde, yemeklerle alınan katı yağların ve yağsı bir madde olan kolesterol, önemli bir rol oynar. Tereyağı katı yağlara iyi bir örnektir. Kırmızı et denilen koyun, kuzu, ve sığır etleri katı yağlar içerir. Tavuk etinin derisi ve beyaz olmayan bölümleri de katı yağdan zengin olup sütte ve sütten yapılan yiyeceklerde değişen miktarda katı yağ bulunur. Bazı yiyecekler de çok miktarda kolesterol içerir: Yumurta sarısı, beyin, böbrekler, karaciğer gibi. Bu yiyecekler kandaki kolesterol miktarlarının artmasına yol açar. Yüksek kolesterol de damar sertliği ve kalp krizi riskini artıran önemli etkenlerden biridir.

Sinsi sinsi diyabet

Diyabet de denilen şeker hastalığı, daha çok kilo fazlası bulunan orta yaşlılarda görülür. Hafif olduğu durumlarda bir kimsede yıllarca farkına varılmadan, şikayete yol açmadan bulunabilir. Bu durumda bile şeker hastalığı, kalp hastalığı ve diğer damar bozuklukları tehlikesini önemli ölçüde artırır.

Düzenli bir egzersiz

Bilimsel gözlemler, sakin ve hareketsiz bir günlük yaşam sürdürenlerde kalp krizlerinin yürüme, koşma, bisiklete binme ve yüzme gibi beden faaliyetlerini düzenli bir şekilde yapanlara oranla daha sık görüldüğünü ortaya koyuyor. Kendinize uygun bir egzersizi düzenli uygulayarak, başka birçok yararları yanında kalp sağlığınızı da koruyacağınızı unutmayın.

Yüksek tansiyon tehlikeli

Yüksek tansiyon fark edilmez ve gereği gibi tedavi edilmezse kalp krizi, felç ve böbrek yetersizliği gibi öldürücü hastalıkların gelişimine yol açar. Yüksek tansiyonu normale düşürmek ve normal düzeyde devamını sağlamak mümkün. Bunun için yemekler ve içeceklerle alınan sodyum miktarını azaltmak gerekir. En çok sodyum içeren madde sofra tuzudur. Tansiyonu olan bir kimse ilaçla tedavi görüyor olsa bile aldığı tuz miktarını azaltması gerekir.


Kalp yetmezliği; kalp kasında kasılma bozukluğuna bağlı olarak oluşan yakınmalardır. Kalp kasının fonksiyon gören kısımlarının % 30-40'ında oluşacak hasar, kendini hasarım ciddiyetine bağlı kalp yetmezliği ile belli etmektedir. Çeşitli çalışmalarda, kalp yetmezliğinin yol açtığı ölümlerin oranının yaklaşık %50 olduğu bildirilmiştir. Oldukça sık rastlanan kalp yetmezliğinin tedavisinde, son zamanlarda kalp yetmezliği pilleri önemli bir seçenek oluşturmuştur. Kalp pillerini bize Alman Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Soylu anlattı:

TEL SİSTEMİ İLE KALP UYARILIYOR

Kalp yetmezliği pilleri, seçilmiş vakalarda kalp kasında oluşan düzensiz kasılmalarda uyumu yeniden kuran bir tedavi yöntemidir. Hastalara lokal anestezi altında, kalplerinin sağ ve sol boşluklarını aynı anda uyaracak bir tel sistemi yerleştirilmektedir. Hastanın vücuduna yerleştirilen bir jeneratör aracılığıyla da kalbe uyarı verilmektedir. Kalp kaslarının eş zamanlı uyarımı sonucu kalbin pompa fonksiyonunda belirgin bir artış izlenmektedir. Bu da kalp yetmezliğine bağlı olan nefes darlığı, yürüme mesafesi, hayat kalitesi gibi kalp yetmezliği hastalarının birçoğunun çektiği sıkıntılarda belirgin düzelme elde edilmesini sağlamaktadır.






16 yıl önce