|

En radikalleri bile bölünmeyi düşünmüyor

BDP'nin önerdiği 'çift dilli yaşam' ve özerklik taslağı tartışmalarının ülkeyi bölmeyeceğini savunan HEP Genel Başkanı Yazar, Kürtlerin hatta en sivri düşünenlerin dahi bölünmeyi düşünmediklerini bildiğini söyledi Askerin tartışmalara taraf olmasını eleştiren AK Partili Aksoy, "Yarın yargı ortaya çıkıp 'ben tarafım' dese ne olacak?" diye sordu. SETA Siyaset Araştırmaları Koordinatörü Ete, askerin tavrını, rol kapma çabası olarak niteledi

Aynur Ekiz
00:00 - 29/12/2010 Çarşamba
Güncelleme: 00:03 - 29/12/2010 Çarşamba
Yeni Şafak
En radikalleri bile bölünmeyi düşünmüyor
En radikalleri bile bölünmeyi düşünmüyor

BDP'nin 'çift dilli yaşam' önerisiyle başlayan tartışmaların ülkeyi bölmeyeceğini kaydeden HEP Genel Başkanı Feridun Yazar, Kürtlerin hiçbir zaman ayrılma gibi bir düşünceleri olmadığını, en sivri düşünenlerin bile bölünmeyi düşünmediklerini bildiğini söyledi. Yazar, bir hakkı istemenin ayrılma anlamına gelmediğini savunarak, "Bence istenen hak verilmediği zaman bölünme gündeme gelir. Bu haklar tanınmadığı zaman bölünmeyi düşünmek gerekir" dedi.

AK Parti Diyarbakır İl Başkanı Baki Aksoy ise Genelkurmay Başkanlığı'nın 'çift dilli yaşam' önerisi üzerine yaptığı açıklamayı yanlış bularak, "Yarın yargı ortaya çıksa 'ben tarafım' dese ne olacak. Emniyet çıkıp 'ben tarafım' derse ne olacak" diye sordu. SETA Siyaset Araştırmaları Koordinatörü Hatem Ete ise Genelkurmay Başkanlığı'nın 'endişeyle izliyoruz' açıklamasını şöyle değerlendirdi: 2007'den bu yana sivil siyaset karşısında zayıflayan askeri aktörlerin böyle bir boşluk bulup bu boşluğu doldurmak üzerinden tekrar kendi siyasi gücünü konsolide etme çabası. Bu aynı zamanda kamuoyuna bir mesaj. BDP'nin ortaya attığı ve birçok kesimden büyük tepki toplayan 'çift dilli yaşam' önerisini konunun uzmanları Yeni Şafak'a değerlendirdi.


Taslak 'milli birlik' projesine sekte vurur

AK Parti Diyarbakır İl Başkanı Baki Aksoy, DTK ya da BDP'nin ortaya atmış olduğu 'özerklik' ve 'çift dilli yaşam' konularının tartışılmasının hükümetin, 'Milli Birlik ve Kardeşlik Süreci'ni sekteye uğrattığını belirterek, "Çünkü Türkiye'de algılar o kadar farklılaştı ki çok masumane attığımız adımlar bile manüple ediliyor. Bu durum zaten hassas olan Türk kamuoyunu daha da hassaslaştırıyor" dedi.

AK Parti'nin başlatmış olduğu bu süreci her türlü yol kazasına rağmen devam ettirmesi gerektiğini ifade eden Aksoy, "Biz doğru yaptığımıza inanıyoruz. Demokratikleşme yolunda adımları mutlaka atmalıyız. Bütün umutları 2011 seçimlerinin ertesine bırakmamalıyız. Şimdi atılacak adımlar var, seçimden sonra anayasayla birlikte atılacak adımlar var. Ama tüm talepler konusunda 'hele bir bekleyelim seçimlerden sonra adımları atarız' derseniz bu inandırıcı olmayabilir" diye konuştu.

BDP BİZE YOL HARİTASI ÇİZEMEZ

Aksoy, "BDP bize yol haritası çizemez. Biz kendi yolumuzu çizmeliyiz. Bizim entellektüel, bilgi birikimi fazla insanlarımız var. Bunlarla oturup makul olanı yapmamız lazım" diye konuştu. Ancak atılacak adımların da başka grupları ürkütmemesinin ve kamuoyunun hazırlanması gerektiğinin altını çizen Aksoy, "Hiçbir ülke fazla özgürlük verildiği için bölünmemiştir" dedi.

YARGI DA TARAFIM DERSE NE OLACAK?

Genelkurmay Başkanlığı'nın çift dilli yaşam konusundaki 'endişeyle izliyoruz' açıklamasını yanlış bulan Aksoy, şunları söyledi: "Yarın yargı ortaya çıksa 'ben tarafım' dese ne olacak. Emniyet çıkıp 'ben tarafım' derse ne olacak. Anayasa ve yasalarda herkesin görev ve yetkileri belirlenmiştir. Dolayısıyla bu eski alışkanlıkların terk edilmesi gerekir."


Haklar verilmediği zaman bölünme gündeme gelir

HEP Genel Başkanı Feridun Yazar, 'çift dilli yaşam' gibi tartışılan konular ışığında Türkiye'de asla bir bölünme olmayacağını dile getirdi. Kürtlerin bölünmeyi düşünmediklerini dile getiren Yazar, “En sivri düşünen insanların bile böyle düşünmediğini biliyorum. İki halkın birbirlerinin haklarına saygılı olmak kaydıyla her zaman birlikte yaşama şansları vardır. Hiçbir zaman ayrılma gibi bir fikirleri olduğunu sanmıyorum. Bir hakkı istemek demek bir yerden ayrılmak anlamına gelmez. Bence istenen hak verilmediği zaman bölünme gündeme gelir. Bu haklar tanınmadığı zaman bölünmeyi düşünmek gerekir. Bu hakların tanınması bölünmeyi asla gündeme getirmez” diye konuştu.

Bir zamanlar “Kürtler Türk'tür. Türkiye'de Kürt yoktur” söylemlerinin olduğunu hatırlatan Yazar, “Bakın onlar nerelere geldi. Yarın bunlar da bir yerlere gider. Önemli olan kamuoyunun bilgi sahibi olması, kimin neyi istediğini tam olarak bilmesi ve sağ duyuyla değerlendirebilmesidir. Yoksa böyle bir bölünme korkuyla sorunları çözmek mümkün değil” dedi.

TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ ASIL İŞİYLE İLGİLENSİN

Genelkurmay Başkanlığı'nın “çift dilli yaşam” konusuyla ilgili yaptığı “Endişeyle izliyoruz” ve “Ulus devlet, üniter devlet ve laik devletin korunmasında her zaman taraf olmuş ve olmaya devam edecektir” açıklamalarını değerlendiren Yazar şöyle konuştu:

“Askeriyenin devletin kuruluşundan bu yana 'bu devlet benimdir', 'bu devleti ben yönetirim, ben denetlerim' gibi bir anlayışı vardı. Bu anlayış artık çağımızda geçerli değildir. Bu Türk Silahlı Kuvvetleri'nin değil, TBMM'nin sorunudur. Onun için Türk Silahlı Kuvvetleri asıl işleriyle ilgilenmeli. Kendisinin yasayla belirlenmiş esas görevleri var. Bunların dışındaki işlerle ilgilenmesi uygun değildir. Dünyanın hiçbir yerinde silahlı kuvvetler siyasete müdahale etmiyor.”

DEVLET BÜTÜNLÜĞÜ İÇİNDE ÇÖZÜM YOLLARI ARANMALI

Yazar, uzun yıllardır “silahlar konuşmasın, silahlar sussa bu mesele konuşulur” yorumları yapıldığını ancak “silahlar sustuğu zaman da konuşmayalım” anlayışının benimsendiğini savunarak, “Silahlar susmuşken konuşulmuyorsa bunun üçüncü alternatifi nedir, ne zaman konuşulacak? Bunun ortaya konulması lazım” dedi. Yazar, seçimden sonra yapılması planlanan yeni anayasa hakkında ise düşüncelerini, “Türkiye'nin ana meselelerini gündem dışı bırakarak yine 'Vatan Millet Sakarya' nutuklarıyla seçime gidilecekse, Türkiye bugüne kadar geldiği çizginin ötesine gidemez. Daha çok kaos yaratır. O yüzden bu mesele tartışılmalıdır. Tartışılabilmelidir. Doğrusu neyse o bulunmalıdır. Kürtlerin de istekleri göz önüne alınmalı. Devletin bütünlüğü içinde çözümün yolları aranmalıdır” şeklinde açıkladı.


BDP ne istediğini netleştirmelidir

Avukat Ömer Serdar Kaplan, "çift dilli yaşam"dan kastedilen şeyin ne olduğu konusunu BDP'nin netleştirmediğini ancak Kürtlerin yoğun olduğu bölgelerde seçmeli ders olarak Kürtçe'nin mutlaka okutulması gerektiğinin altını çizdi. Devletin resmi okullarda Kürtçe seçmeli dil dersini vermesini isteyen Kaplan, bu konuda geç kalındığını söyledi. Şu an bir Kürtçe öğretmeni sıkıntısı yaşanabaileceğini de hatırlatan Kaplan, "Bunun için de atılmış adımlar var. Mesela Harputlu Üniversitesi'ndeki yüksek lisans çalışmaları. Bunlar süreç içersinde olabilir ama devletin de bu konuda ürkmekten vazgeçmesi gerekiyor" diye konuştu.

KÜRTÇE YAŞATILMALI

Resmi dairelerde insanların meramlarını anlatmalarına imkan tanınması gerekliliği üzerinde duran Kaplan, "İki resmi dilin çok gerekli olmadığına ancak Kürtçenin mutlaka yaşatılması gerektiğine inanıyorum" dedi. Kürtçe tabela uygulamasının sakıncalı olmadığını da dile getiren Kaplan, farklı dillerde tabelaların birçok ülkede kullanıldığını belirtti.


Askerin yeniden rol kapma çabası

SETA Siyaset Araştırmaları Koordinatörü Hatem Ete, Genelkurmay Başkanlığı'nın çift dilli yaşama yönelik yapmış olduğu 'endişeyle izliyoruz' açıklamasının siyasete müdahale anlamını taşıdığını belirterek, bu açıklamanın topluma aynı zamanda bir mesaj olduğunu söyledi. Ete, açıklamayı şöyle değerlendirdi: 2007'den bu yana sivil siyaset karşısında zayıflayan askeri aktörlerin böyle bir boşluk bulup bu boşluğu doldurmak üzerinden tekrar kendi siyasi gücünü konsolide etme çabası. Bu aynı zamanda kamuoyuna bir mesaj. Yaklaşık iki yıldır sürekli toplumda kaos oluşturmak teşebbüsleriyle gündeme gelen, bu nedenle de mahkemelerde soruşturma safhalarında ismi geçen ve imajı yıpranan ordunun toplumun kaygıları depreşmişken bu kaygılar üzerinden tekrar siyaseti tahkim etme, kendi gücünü artırma niyeti. BDP'nin sorumsuz politikalarının, bu tür otoriter siyaset yanlılarının sahneyi doldurmasına hizmet ettiğini de görmesi gerekir.




13 yıl önce