|

Erbil: Savaşa ara veren yorgun şehir

Savaştan en çok yararlanan, bir zamanlar bölgede hakimiyet için kanlı çatışmalara giren iki Kürt aşiretinin lideri oldu. Barzani ve Talabani, savaş sonrasında önemli siyasi aktörler haline geldi

Akif Emre
00:00 - 4/12/2007 Salı
Güncelleme: 23:31 - 3/12/2007 Pazartesi
Yeni Şafak
Erbil: Savaşa ara veren yorgun şehir
Erbil: Savaşa ara veren yorgun şehir
K. Irak sorularına cevap aradık

Geçen hafta bir grup gazeteci arkadaşla birlikte Erbil, Kerkük, Selahaddin illerini içine alan Kuzey Irak'a bir gezi yaptık. Kürt yönetiminin önde gelen isimleri, Türkmen cephesinin liderlerini de içine alan görüşmeler yaptık. Kürtler yeni oluşumu nasıl yorumluyor, Türkiye'ye bakışları nasıl ve beklentileri neler? Türkmenler denklemin neresinde duruyor? Sonucu belirleyecek bir siyasi

güç ve vizyonları var mı? Kürtler gerçekten ayrı bir devlet mi istiyor soruları ister istemez gündeme geldi görüşmelerimizde. Erbil'in güvenli ortamına karşın Kerkük'te kurşun gibi ağır havayı gördük. Tüm bunlardan Kürtler geleceğe dair neler düşünüyor, gelecek beklentileri ve Türkiye'nin oradan görünüşüne dair izlenimleri anlatmaya bugün başlıyoruz.


* * *

Amerikan işgaliyle parçalanan Irak'a Türkiye'den bakmak pek çok gerçekliği paranteze almak anlamına geliyor. Bu bakışın somut yansımaları hemen hiç değişmedi. Aslında küçük ayrıntıların tüm coğrafyayı rehin aldığı bir bakış açısından söz ediyoruz. Türkiye'de özellikle dış politika yapımcılarının medya kanalıyla topluma empoze ettikleri çevre algısı sadece Irak'ta olup bitenleri doğru algılamamızı engellemiyor, bizzat toplumun kendine olan güveni ve doğallığını zorlayan bir sürece de dönüşüyor.

K. Irak, Kürtler ve Türkmenler üzerinden yürütülen dış politika savaş sonrası oluşan dengeleri kavramaktan uzaklaştırdığı gibi Türkiye'nin imkanlarını da tüketen bir sürece dönüşebileceğini fark etmiş bile değiliz.

Türkiye'nin sınır ötesine operasyon yapmasından hemen önce Erbil havaalanına indiğimizde şehirdeki atmosfer bu zamana kadar oluşan "işgal altındaki Irak" imajından hayli farklı oluşuyla buraya ilk kez gelenleri şaşırttı. Havaalanından şehre varan ana yol boyunca, şehir merkezinde savaştan yeni çıkmış ya da işgal altındaki bir ülkeyi hatırlatacak çok az ayrıntı yakalayabiliyoruz. Bazen rastlanan kontrol noktaları, önemli resmi binaların etrafına yığılmış kum torbaları ve silahlı muhafızların dışında olağanüstülük yok gibi. Her şeye rağmen daha önce yaşananlardan kalma bir tedirginlik herkese yansımış..

Erbil, geleneksel dokunun bozulmadığı bir şehir. Şehrin orta yerinde yüksekçe bir tepede Erbil kalesi eski çağlardan beri ayakta duruyor. Mezopotamya'da gelip geçen medeniyetlerin tümü bu kalede özetlenmiş gibi. Şehir iç içe halkalar halinde birbirine paralel ve onları kesen dikey caddelerden oluşuyor. Bir tür ızgara sistemle organize edilen şehirleri hatırlatıyor.

İSTESEYDİK BAĞIMSIZLIĞIMIZI İLAN EDEBİLİRDİK'

Şehrin kontrolü Barzani'nin lideri olduğu KDP'nin denetiminde. Saddam sonrası Kuzey Irak'ta oluşan Kürt Federe yönetiminin bayrakları her yerde görülebiliyor. Irak'tan ayrı olmadıklarını, hatta istemiş olsalardı bağımsızlıklarını ilan edebileceklerini her fırsatta dile getiren Kürt yöneticiler nedense Irak bayrağından hiç hoşlanmıyor. Mesela Erbil'de hiçbir resmi ve sivil binada Irak bayrağına rastlamadık. Resmi binalarda Talabani ve Barzani'nin yan yana resimleri görülüyor. Bir zamanlar bölgede hakimiyet için birbirleriyle kanlı savaş veren bu iki büyük Kürt aşiretinin liderleri savaştan en çok yararlanan isim olarak önemli siyasi aktör haline geldiler.

BARZANİ OTORİTESİNİ KURMUŞ

Talabani'nin liderliğini yaptığı KYB daha çok Süleymaniye bölgesinde hakim, Barzani'nin partisi KDP ise Erbil, Selahaddin gibi bölgeleri kontrol altında tutuyor. Celal Talabani'nin Irak devlet başkanı olması nedeniyle kendi hakimiyetindeki bölgelerde Kürt federe yönetiminin bayrağının yanında Irak bayrağını da dalgalandırdığı belirtiliyor. Süleymaniye'ye gitme fırsatımız olmadığı için bunu teyit edemedik. Erbil'de savaş ya da işgali hatırlatacak bir atmosfer hemen hiç yok. Görünüşte her şey belli bir düzene girmiş, otorite oluşmuş, yerel düzeyde de olsa bir devlet yapılanması görünüyor.

15'TEN FAZLA PARTİ VAR MUHALEFET YOK

Şehirlerde yönetimin atadığı bir vali bulunuyor. Yerel yönetimler valinin gölgesinde, zaten belediye başkanlığı bir tür memurluk gibi algılanıyor. KDP tüm yönetim kademelerinde herşey demek. Bu yönüyle bizdeki vali, belediye başkanı ve parti yöneticisinin bir kişide toplandığı "tek parti dönemi"ni hatırlatıyor. Farkı, daha demokratik yapı görünümü vermesi. KDP'nin dışında 15'ten fazla muhalefet partisinin varlığı bu demokratik görüntüyü sağlasa da bu görünümün gerçekte ne kadar muhalefete izin verdiği zamanla anlaşılacak.

Bu soruyu sormamızın nedeni, muhalefet partileriyle görüşmek istediğimizde organizasyonun KDP merkez binasında yapılması ve toplantıyı KDP temsilcisinin yönetmesi. KDP'nin her şey olduğu bir bölgede neredeyse her mahalleye bir parti düşecek kadar parçalı muhalefetin böylesi ortamda doğrusu nasıl muhalefet yaptığı su götürür. En azından bize aksettirdiklerini kuşkulu hale getirir. Nitekim toplantıya katılan İslami Hareket, dört ayrı Türkmen Partisi, Sosyalist Parti dahil tüm partiler yönetimin yani Barzani'nin özellikle dış politikasını desteklediklerini tekrarladılar. Her şey o kadar demokratik görünüyordu ki kendi kendime bu işte bir terslik var diye düşünmeden edemedim. Diğer taraftan İslami Hareket üyelerinin sudan gerekçelerle terörle suçlanıp tutuklandıkları bir yönetimde bu denli uyum gösterisi hayli kuşku uyandırıcı olmalıydı. Bir tür milli politika konusunda hain ilan edilmekten korkan muhalefet, iktidar karşısında "ulusal bütünlük" sergiliyor gibiydi.

Bu "ulusal bütünlük" gösterisinin sadece gösteriden ibaret olan yanı ile özellikle Iraklı Kürtler ve Türkiye arasındaki ilişkiler konusunda ortalama bir Türk vatandaşının algılamakta zorluk çekeceği bir duyarlılıktan, söylem farklılığından ve gelecek beklentisinden bahsedilebilir.

İLKEL MODERNİZM

Bu coğrafyanın en eski halkı olan Kürtlerin geleneksel yapısıyla birden bire oynamak mümkün değil. Çünkü en azından şu anda iktidarı elinde tutan KDP ve KYB'nin toplumsal desteği bu tür bir geleneksel formdan besleniyor. Barzani ve Talabani'nin aynı zamanda birer aşiret lideri olmaları geleneksel yapıyı ve reflekslerini tümüyle ortadan kaldırmaya teşebbüs etmelerine engel. Bunun yanı sıra bir modernleşme projesi olarak yerel yönetimin bölgede dinin belirleyici olduğu değerlerle ve toplumsal yapı içinde Kürtlerle bir çatışmaya girmemesi de kaçınılmaz görünüyor. Modernleşme sadece bazı kurumsal dönüşümlerde, retorikten ibaret kalsaydı bu çatışma ertelenebilirdi. Hayat tarzlarına yansıyan ve tüketimle gelen sosyo - ekonomik farklılık Kürt seçkinleri ile halkı karşı karşıya getirecek en önemli unsurlardan. Erbil'in havasına sinen sarı rengin hakim olduğu tek katlı şehir dokusunun ortasında yükselen büyük alışveriş merkezleri, inşaatlar sembolik düzeyde ilkel bir modernizmin temsilcisi... Aynı zamanda önümüzdeki dönemde savaş mağduru halkı hamaset dalgasıyla arkasına alan bir söylemle halk arasında kaçınılmaz çatışmanın da habercisi olabilir.



Kürtler Barzani'yi neden destekliyor?

Kürtleri Barzani yönetimindeki KDP yanında bu denli uyumlu hale getiren iki unsur var; ilki tek parti yönetiminin her şeye hakim ve muktedir konumda olması; ikincisi Kürt sorununun ve tabandaki mağduriyet psikolojisinin dalgalandırdığı heyecan üzerinde federe yapının yürütmekte olduğu siyaset. Partinin her şeye hakim ve muktedir oluşunun, böylesi bir dalgayı arkasına alarak güçlenmesini de sağladığı açıkca görülüyor. Bir tür kurucu parti ve onun kadrolarının işbaşında olduğu erken dönem ulus-devlet aşamasının gecikmiş modeli gibi. Kürtlerin mağduriyeti üzerine yükselen bu dalga Amerika'nın gözle görülür desteği ile kendini sağlama alırken biraz da meydan okuyucu bir üsluba dönüşüyor. Bu meydan okuyucu tutum sadece komşularına, açık ifade ile Türkiye'ye yönelik değil. Aynı zamanda kendi halkına karşı bir kayıtsızlığı da beraberinde getiriyor. Her modernleşmeci siyasi yapılanma gibi halkın yerine düşünen, bilen ve de kazanan bir kadro oluşmuş görünüyor.


YARIN: Güç Çatışması ve Siyasal Yapı

16 yıl önce