|

Suçlular Esed''e destek verenler

Suriye''de iki yıldır süren insanlık dramının sorumluları açık ya da kapalı olarak Esed''i ve rejimini destekleyenlerdir. Özellikle Rusya ve İran''ın Esed Rejimi''ne verdikleri açık desteği tarih mutlaka yargılayacaktır. Suriye''de Esed''e destek verenler Suriyelilerin değil kendi çıkarları için bunu yapıyor ve sadece daha fazla insanın acı çekmesine yol açıyorlar.

Murat Aksoy
00:00 - 19/03/2013 Salı
Güncelleme: 23:50 - 18/03/2013 Pazartesi
Yeni Şafak
Suçlular Esed''e destek verenler
Suçlular Esed''e destek verenler
Suriye''deki halk isyanının ikinci yılının sonunda Esed''in etrafındaki çember iyice daraldı. Esed Rejimi''nin bu kadar uzun süre dayanmasında Esed''in gizli-açık müttefikleri ''Suriye Cehpesi''ne yaptıkları yığınağın önemli payı var. Özellikle Rusya ve İran''ın açık desteği iki yıllık dramın en büyük nedenlerinin başında geliyor. Suriye''yi parçalanmış, çökmüş, istikrarsız ve başarısız bir devlet haline getirmek isteyen odakların eski Suriye''nin müttefikleri olduklarına şüphe yok. Yeni Suriye ve Suriyelilerle ittifak etmek isteyenlerin bugün durması gereken nokta da gayet açık. Suriye muhalefetinin geçici hükümeti ilan etmeyi planladığı bugünlerde hala Esed ve rejimini korumaya yönelik veya muhaliflere şüphe ile yaklaşan yorum ve politikalar Suriye''deki kan ve gözyaşını daha da artırmaktan başka işe yaramayacaktır. Ama başta Rusya ve İran olmak üzere Esed reji''ni destekleyeni tarih yargılayacaktır.

İki yılın sonunda Suriye için düşünülen, planlanan veya hayal edilen senaryoların hemen hepsinde artık Esed ve yönetimi yok. Suriyelilerin direnişini, iradesini ve iki yıllık kayıplarını ve kazanımlarını yok sayan birçok senaryo Suriye''nin parçalanması ve çökmesi üzerine yazılıyor. Kimileri, bir Kürt devleti kurulacağını, kimileri bir Nusayri devletini veya bir başkası bölgenin şiddetli bir iç savaşa sürükleneceğini iddia ediyor. Tüm bu spekülasyonlar ve temenniler ''operasyonel medya'' marifetiyle şiddetle yayılırken küresel ve bölgesel aktörler ''Esed''siz ama İsrail''i riske etmeyen'', ''Esed''siz ama Suriyelilerin karar vermediği'' Suriye sonrasını dizayn etmek için bildik kirli planlarını uyguluyorlar. Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK)''ın geçen ay (Şubat 2013) yayınladığı Ali Huseein Bakeer imzalı raporda verilere dayanarak ifade edilen bir başka iddia veya tahmin ise 2013 yılının ilk çeyreğine kadar (ki bu süre bu ay dolmuş oluyor) Esed''in gitmesi halinde tüm zorluklarına rağmen Suriye''nin toparlanması mümkün iken bu sürecin seçim tarihi olan 2014 Temmuz''una kadar uzaması halinde Suriye''nin geleceğinin ciddi tehdit altında olduğu.

Bölünme senaryosu gerçekçi değil

Esed rejimi, mezhepçi nefreti körükleyerek, Kürtleri Suriye muhalefeti ve Türkiye aleyhine kışkırtarak mezhepçi nefreti ve çatışmayı körüklemekte, böylelikle, sonuçta Kürt devleti, Nusayri devleti veya iç savaş seçeneklerini kuvvetlendirmek istemektedir.

Oysa 1,6 milyonluk Kürt nüfusun Irak''takine benzer bir yapıya sahip olmaması ve benzer sebeplerle Suriye Kürdistanı denilebilecek bir devletleşme ihtimali olmadığı gibi Tartus ve Lazkiye''ye sıkıştırılacak bir Nusayri devletinin de makul zemini mevcut değildir.

Bu böyle olduğu ve Nusayriler blok halinde Esed taraftarı olmadığı halde, mezhepçi nefretin körüklenmesi ve Nusayri devleti seçeneğinin güçlenmesini en çok İran, Hizbullah ve Rusya istemektedir. Zira Esed sonrası bu üçlünün Yeni Suriye''de hiçbir etkinlik ve nüfuz sahası elde etme şansı kalmayacaktır.

RADİKAL GRUPLAR ZULMÜ HAKLI ÇIKARTIR MI?

Son günlerde karanlık küresel bir lobi Suriyelilerin insani trajedisini, onurlu bir hayat isteğini, direnişini, Esed''in vahşetini yok sayıp karşı korku senaryoları yazarak süreci uzatmaya çalışıyor. ''Radikal gruplar'' denirken El-Kaide''ye yakın bir yapılanmadan bahsedildiğini hatırlatalım. Bu grupların Hür Suriye Ordusu''nun toplamı ile kıyaslandığında azınlıkta kalmaktadır. Oysa Suriye''deki halk direnişinin bu gruplar bahane edilerek görmezden gelinmesi Esed''in Suriyelilere yaptığından daha büyük bir zulümdür.

Esed sonrası için kararsızlık savaşı uzatıyor

Suriye''de muhalif gruplarla yıldızı barışmayan Batı dünyası, Rusya''nın sıkça dillendirdiği Suriye''nin Esed sonrası bir belirsizliğe sürükleneceği ile ilgili söylemleri sıkça kullanmaya başladı. Bu söylemler tamamen taktiksel söylemlerdir.

Aslında yaşanan son süreçle birlikte birçok şey net bir şekilde önümüzde duruyor.

Suriye''deki sürecin bilerek uzatıldığı bir gerçektir. Suriye içlerinde canlarıyla bu mücadeleyi veren muhaliflerin 2 yıllık bir savaş yorgunluğu ve bir şekilde çözüm umudu arayan halkın önüne Batı dünyası tarafından Ürdün''de eğitilmiş silahlı güçlerin bir kurtarıcı gibi sürülmesi de bu uzatmaların bir neticesidir. Oynanan bu oyunlar, içerde gerçek barışı tesis etmeye yönelik değil, Esed sonrası hâkimiyetin kaybedilmesi halinde sadece yeni bir iç savaş çıkartmaya yönelik oyunlardır.b Bu oyunları bozacak en büyük unsurun vicdan birliği yapacak Sünni Kürtler ve Araplar olacaktır.

Ahmet Akgül (Uluslararası Stratejik Tahlil ve Araştırmalar Merkezi Başkanı)
Rusya''nın Akdeniz hayali

Birleşmiş Millerler Güvenlik Konseyi (BMGK) daimi üyesi olan Rusya Suriye krizinin çözümüne yönelik BMGK''dan her kararı veto etmekte kararlı. Böylelikle küresel bir aktör olduğunu dünyaya ilan etmekle birlikte Soğuk Savaş yıllarında kökleşen stratejik müttefiki Suriye''ye her ne pahasına olursa olsun sahip çıkarak Doğu Akdeniz ve Ortadoğu''daki varlığını kaybetmemek istiyor. Silah ve uydu desteği ile Esed yönetimini koruyup kollayan Rusya böylelikle Batı''ya karşı bir yandan güya ispat-ı vücut yaparken bir yandan da Ortadoğu derinliğinde jeopolitik hülyalarına Suriyelilerin kanı pahasına tutunmaya çalışıyor. Suriye krizinin çözümü için ABD-Rusya anlaşmasının uluslar arası camiada bekleniyor olması bu konuda başarılı olduğunu düşündürüyor. Ancak, Suriye''deki insani krizin derinliği Rusya''nın gelecek için bölgedeki ve İslam dünyasındaki imaj ve nüfuz kabiliyetini çoktan kaybettiğini de ifade ediyor.

İRAN İÇİN ŞAM, TAHRAN''DAN DAHA ÖNEMLİ!

Antiemperyalist ezberlere veya İran devriminin romantik rüzgârlarına kendini fazla kaptıranlar iki yıldır İran''ın Suriye''deki tavrını anlamakta ve kabullenmekte güçlük çektiler. Oysa İran için ne tek başına Suriye ne tek başına Irak''ın bir önemi var. İran''ın bölgesel nüfuz ve iktidar projesinde Şam''a sahip olmak hayat-memat meselesi gibi.

İran için, sözüm ona, İsrail''e karşı olduğu iddia edilen ''direniş ekseni''nin en önemli halkası Suriye. Suriye krizinin başından beri İran''ın Suriye''deki mevcudiyeti, Irak üzerinden veya doğrudan silah, mühimmat, insan kaynakları ve ekonomik olarak Suriye''ye desteği İran''ın stratejik, tarihi ve gelecek hesaplarından kaynaklanmaktadır.

Mevcut Suriye yönetiminin düşmesi, İran için ''bölgesel güç'' ihtimalinin bitmesi demek olacaktır. İran gayesini gerçekleştirmek için Esed yönetimi ile olan mezhep bağını olabildiğince suistimal etmektedir. Tavanda ''stratejik'' olan hesaplar tabana indikçe adeta ''mezhebi'' bir hale dönüşmektedir.

Haddizatında Esed yönetiminin düşmemesi noktasında İsrail''le aynı noktada duran İran için Şam, artık Tahran''dan daha mühimdir. Çünkü Esed rejimi bugüne kadar İsrail''in kalkanı İran''ın zırhı olmuştur. Esed rejiminin düşmesi bölgenin tüm dengelerini alt üst edecektir. İran''ın asıl korktuğu ve önlemeye çalıştığı akıbet budur.

- B İ T T İ ­-
11 yıl önce