|

Gelin yetimleri beraber büyütelim

Kuraklık ve açlıkla mücadele eden Etiyopya'nın Kofele bölgesinde 700 yetim yaşıyor. Onları büyüten anneleri İHH'nın desteğiyle kendilerine yeni bir iş kurmuşlar ve yepyeni bir hayata 'merhaba' demişler. Şimdi o kadınlar aynı anda yerel dilde şarkılarıyla 'Gelin bu yetimleri beraber büyütelim' diyorlar

Aysel Yaşa
00:00 - 31/03/2012 Cumartesi
Güncelleme: 04:24 - 31/03/2012 Cumartesi
Yeni Şafak
Gelin yetimleri beraber büyütelim
Gelin yetimleri beraber büyütelim

“Karanlıktı, çok korkuyordum, bir daha güneş hiç doğmayacak zannediyordum/ Çok korkmuştum tek başıma kaldım diye/ Sonra bir şey oldu, birden güneş doğdu!/ İHH geldi ışığa kavuştuk” Bu dizeler ortaokula giden ve babasını hiç görmeden büyüyen Etiyopyalı Abbu Edao'ya ait. Etiyopya'da yaşananları ve çocukların rüyalarını özetleyen bir şiir bu. Orada fakir çocukların hepsi böyle şiirler yazıyor, kimi yemekten bahsediyor, kimi sudan, kimi elbiseden, kimiyse defter kalemden. Etiyopya'da yaşanan açlığı tarif etmek zor. Bu cümlenin bir klişe olduğunu düşünmeyin, çünkü kara kıtada daha önce hiç şahit olmadığımız bir açlık yaşanıyor. Ne kelimelerimiz yeter bunu anlatmaya, ne de hayallerimiz. Kelimelerle tarif edebileceğimiz bir yokluk değil bu, hiç yaşamadık ki nereden bilelim aç uyumayı? Etiyopya'dan bakınca Türkiye bir cennet gibi gözüküyor, bir masallar ülkesi.

ZENGİN KAYNAKLAR VAR AMA...

Bilindiği gibi İHH, her yıl yetim buluşma günleri düzenliyor. Biz de bu buluşma için İHH'nın bin yüz yirmi yetiminin olduğu Etiyopya'ya doğru yola koyuluyoruz. Amacımız bunca yıl görmezden geldiğimiz, aslında yardım etmekte çok geç kaldığımız yetimlerin başını okşamak, dertlerini dinlemek. İlk durak başkent Addis Ababa. Başkent, Etiyopya'nın diğer bölgelerine göre daha temiz ve düzenli. Ülkede kuraklıktan kaynaklanan büyük bir açlık var. Toprakları işlemeyi öğrenseler, iyi işler yapacak Etiyopyalılar ama hiçbiri zengin kaynaklarını nasıl kullanacaklarını bilmiyor.

YARDIMLAR HEM MADDİ HEM MANEVİ

700 yetimin barındığı Kofele'de, devlet yetimhane açılmasına müsaade etmiyor. Bu yüzden yetimler yaşıyorsa annesi, değilse onu himaye eden akrabalarının yanında yetişiyor. Ayrıca İHH'nın yetimler için gönderdiği paranın temel ihtiyaçlar için harcanan kısmından artanlar ise bir bankada biriktiriliyor. Biriken paralarla anneler iş sahibi oluyor. İHH ile bölgeye gittiğimizde iki sınıf dolusu yetim, heyecanlı kara gözleriyle bizlere bakıyorlar. Sırasıyla hepsine hediyeler dağıtıyoruz. En çok şekere seviniyorlar.

İHH Yönetim Kurulu Üyesi Osman Atalay “Biz Etiyopya'da temel ihtiyaçları karşılamanın yanında, yetimler için iyi gelecekler de kurmaya çalışıyoruz” şeklinde konuşuyor. Yardımların çocukların hayatlarını nasıl değiştirdiğini gözlerimizle görüyoruz. Biraz konuşalım diyoruz ama hepsinin anlatacak çok hikâyesi var, zaman az. Yetimlerden biri 'Sizler ve yardımlarınız gelmeden önce hepimiz sanki ormanda yaşayan birer maymunduk' derken olayı aktaracak başka bir kelime bırakmıyor bize. Bu cümleleri kuran Abbu Edao annesi Şams'le Kofele'de yaşıyor. Abbu ve annesine göre bu yardımlar en çok manevi dünyalarını onarıyor. Açlıkla yaralanan, darbe yiyen manevi dünyaları buradan giden yardımlarla tamir ediliyor.


Artık deri ayakkabılarımız var

Yetim dayanışma günlerinde yetimlerin anneleri yöresel kıyafetleriyle karşılıyor bizi. Kofele bölgesine has bir dansa içimizi acıtan bir şarkı eşlik ediyor: “Gelin yetimleri beraber büyütelim” Yetimlerin annelerinden Tayyibe'ye kulak veriyoruz o esnada. “İHH elimizden tuttu, yetimlerimizi büyütüyoruz. Çocuklarımız baba görmeden büyüdü ama, onlar bizlere baba oldular. Ben şimdi dünyadaki insanlara sesleniyorum. Gelin, birbirimizin ellerinden tutarak bu hayatı değiştirelim.” Etiyopya'da zengin bir hayat sürdükten sonra fakirlik yaşayanlar da yok değil. Bassa Hirpo isimli kadın bunun en iyi örneği. Eşiyle rahat bir yaşam sürerken bölgenin salgın hastalıklarından birisi yakalarına yapışmış. Bu tedavi süreci, ailenin varını yoğunu tüketmiş. Bassa ondan sonraki süreci şöyle aktarıyor: “Eşim öldükten sonra başkasıyla evlenmek istemedim. Çocuklarımı kendim büyütmek istedim ama karanlık üzerimize çökmüştü artık, mutsuz hayatımız başlamıştı. Çok zorda kaldığım bir gün bu yardım imdadımıza yetişti. Şimdi deri ayakkabılarımız da var, bakkala gittiğimizde bir şeyler alabileceğimiz paramız da. Benim çocuklarımın babası yok ama artık babası olanlar bile kıskanıyor onları.”

SİYAH DERİLİ ÇOCUKLARIN TARİHİ

Macitu Ulii, Damiutu ve İnilkesso isimli yetimlerin annesi. 8 çocuklu kadın eşinin tedavisi için çok fazla para harcamış. Bu dönemde en büyük desteği yetimlerinden alıyor. Kızı Damiutu “Annem bizi büyütebilmek için çok sıkıntı çekti. Ona yardım edenlerin hepsine teşekkürler. Elhamdülillah artık karnımız tok' diyor. Burada ekipte bulunan gazeteci yazar Abdurrahman Dilipak'ın da bölgeyle ilgili yazdığı yazıdan alıntı yapmakta fayda var. “Aslında çok geç kaldık.. Allah (cc) bizi yeryüzünün varisleri kılmak istiyor. “İman ettik” ya da “namaz kılıyoruz ya” demekle kurtulamayacağımız sorumluluklarımız var bizim.. Bu çocuklar için verdiklerimiz, 10 katı, 100 katı, hatta 700 katı ile bize geri döndürülecek. Bir gün bu siyah derili çocuklar tarih yazacak.. Ve o zaman bugün kendilerine uzatılan bu dost elini şükranla hatırlayacaklar.”


Pilot olup yetimlere bakacağım

Gündüz okulda, öğleden sonra da medresede eğitim alan çocukların gelecekleri artık daha parlak. Hepsi eskiden başarısız oldukları derslerde şimdi birinci çıkıyorlar. Kimi doktor olmak istiyor kimi öğretmen, kimiyse pilot. Pilot olma hayali kuran, Başı Bariso'nun oğlu Usman'ın hikâyesi o gün orada bulunan herkesi derinden yaralıyor. Babası öldükten sonra dilenci olan annesiyle yolları ayrılan Usman, bir ailenin yanında çobanlık yapmaya başlamış. Annesiyle beraber bir hayat sürmeleri imkânsız! Yanında kaldığı aileden gördüğü kötü muameleden iyice bunalan Usman'ın imdadına tam her şey bitti derken yetişmiş yardımlar. Annesiyle onu bir evde buluşturmuşlar. O geceyi hala unutamıyor: “Annemle aynı evde buluştuğumuzda sanki birbirimize yabancıydık. Bütün gece birbirimizi izledik. Artık yiyecek ekmeğimiz de vardı, giyecek kıyafetimiz de. Bu yardımları getirenleri Allah Firdevs cennetine koysun inşallah” diyerek bir çırpıda içinden geçenleri aktarıyor. Usman'ın 4 kardeşi var ama üçü açlıktan ölmüş. 17 yaşındaki Usman senelerce çobanlık yaptığı için okula geç başlamış, şimdi 5. sınıfta. Eğer bir gün pilot olursa o da başka yetimlere yardım edecek. “Üzerimdeki tüm eşyalar bana ait değil, eğer onlar benim olsaydı size bir hediye vermek isterdim” diyen Usman'dan yardım etmeye dair öğreneceğimiz çok şey var deyip ayrılıyoruz Kofele'den. Hatıramda kara gözleriyle hayal dolu bakan çocuklar, bir şeker için sıraya dizilmiş genç kadınlar ve el açan kara kıtanın kara gözlü kızları var!


Çubuk krakeri bilmiyor şekeri tanımıyorlar

Verdiğimiz çubuk krakeri tanımayan, hayatında hiç şeker görmediği için paketi açmayı beceremeyen, verdiğimiz bir kalem için delirmişçesine sevinen bu çocukları korumak, en azından onlara 'balık tutmayı öğretmek' görevimiz deyip, Kofele bölgesine doğru yola çıkıyoruz. Başkente 250 km uzaklıktaki Urumiye bölgesinde Müslümanlar çoğunlukta. Burada kahredici bir fakirlik var ama insanlar mutlu. Bize çekilmez gibi gelen hayatı yaşıyorlar ve hala gülüp, dans edebiliyorlar. Ne dersiniz, Etiyopyalılardan öğrenecek çok şey var değil mi?


BİR YETİME 90 TL

İHH'nın yetim çalışmaları yaptığı bölgelerde çocuklara sponsor olmak çok kolay. Bir yetimin aylık sponsorluk bedeli 90 TL. Bağış yapmak isteyenler, Sponsor Aile Başvuru Formu'nu, internet üzerinden, vakıf merkezinde doldurarak, ya da telefonla doldurarak İHH Yetim Birimi'ne ulaştırabiliyor. Yetimin bakımını üstlendiğiniz takdirde yetimin ülkesi, yaşı, adı ve fotoğrafını içeren yetim bilgi formu size ulaştırılıyor. Bazen de yetiminizin size yazdığı mektupları okuma imkânınız oluyor.


Yardımları gelir kaynağı yapalım

Maalesef fakirlik bu ülkenini halkına dilenmeyi öğretmiş. Dışarıdan gelen 'beyazlara' el açan çocuklar insanlığın utancı olarak dikiliyor karşımıza. Çocukları dilencilikten vazgeçirmeye çalışan bir kuruluş da var Etiyopya'da. Devletle birlikte çalışan CDA, İHH'nın bölgedeki partner kuruluşu. 20 yıldır ülkede çalışmalar yürüten CDA'yi gazeteciliği bırakıp kendini yardım işlerine adayan Muhammed Ali kurmuş. Yetim çocuklar onu çok seviyor, hepsi ona 'baba' diye sesleniyor. Fakir ailelere yönelik yaptığı konuşmasında Ali “Artık dışarıdan yardım beklemeyelim. Aldığımız yardımları da gelir kaynağına çevirelim. Sürekli dilencilik yapmakla olmaz” diyor.





12 yıl önce
default-profile-img