İsrail'de, 2'nci Dünya Savaşı sırasında soykırıma maruz kalan Yahudiler çeşitli etkinliklerle anılırken, Filistin halkı Avrupa'da işlenen bu suçun bedelinin kendilerine ödettirildiğini belirtti. İkinci Dünya Savaşı sırasında Avrupa'da yaşanan Yahudi Soykırımı'nı (Holokost) tasvip etmediklerini ve kınadıklarını belirten Filistinliler, İsrail'in Filistinlilere yönelik işlediği suçlarla, “başkalarının suçunu kendilerine ödettirdiğini” vurguluyor.
İsrail'deki anma törenleriyle ilgili konuşan Filistinli İbrahim İyad (47), “Soykırımın yasını tutan İsrail Filistinlilere karşı benzer savaş suçları işlemekten geri kalmıyor, asker-sivil ayrımı gözetmeden kadın, çocuk, yaşlı herkese saldırıyor” ifadelerini kullandı. İsrail işgali altında bulunan Batı Şeria'nın en büyük şehirlerinden Ramallah'ta ikamet eden İyad, “Filistinliler hergün 'Holikost'u yaşıyor” değerlendirmesinde bulundu.
İyad, “Yahudi Soykırım'ı Avrupa'da gerçekleşti ama bedelini Filistin halkı ödüyor. Bu ahlaki değerlerden yoksun ve ironik bir durum” diye konuştu. “Soykırıma uğramış bir millet bunun aynısını başka bir millete nasıl reva görebilir?” diye soran Filistinli Ala Cemal (33) da, “Kudüs'ü Yahudileştirme faaliyetlerini ve yerleşim yeri inşaatlarını sürdüren İsrail, hiçbir hakkı olmadığı halde günlük olarak cinayet ve tutuklamalarına devam ediyor” dedi.
Türkiye'nin, Gazze'nin yeniden imarına ve Filistin'in sürdürülebilir kalkınmasına destek olmak amacıyla 2015-2017 yılları arasında 200 milyon dolar yardım yapacağı belirtildi.Diplomatik kaynaklardan alınan bilgiye göre, 12 Ekim 2014'te Kahire'de düzenlenen Donörler Konferansı'nda taahhüt edilen 200 milyon dolarlık yardım paketi proje bazında hayata geçirilecek.
Filistin'de özgürlüğüne kavuşan ilk mahkum olarak bilinen Mahmud Bekir Hicazi'nin İsrail tarafından serbet bırakıldığı gün olan 17 Nisan, 1974'ten bu yana her yıl “Filistinli Esirler Günü” olarak kabul ediliyor. Filistin Kurtuluş Örgütü'ne (FKÖ) bağlı Esir İşleri Heyeti'nin raporuna göre İsrail hapishanelerinde hala 6 bin 500 Filistinli var. Raporda, haklarında bir veya birkaç kez müebbet cezası verilmiş 480 kişinin yanı sıra 24 kadın ve 200 erkek çocuğun halen hapiste tutulduğu belirtiliyor. Rapora göre ayrıca 480 idari tutuklu, 14 milletvekili, iki eski bakan ile 80'i hayati tehlikesi bulunan bin 500 hasta tutuklu da İsrail cezaevlerinde tutuluyor.
1974'ten beri yapılan “Filistinli Esirler Günü” etkinlikleri çerçevesinde Gazze'de yürüyüş düzenlendi. İsrail hapishanelerindeki Filistinlilerin fotoğraflarının taşındığı yürüyüşte, tutukluların serbest bırakılması istendi. Hamas Siyasi Büro Üyesi Halil Hayye, etkinlikte yaptığı konuşmada “Filistinli esirlerimizin içi rahat olsun. Direniş, tüm oluşumlarıyla onların yanındadır. İzzeddin Kassam Tugayları'nın gücü, onları özgürlüğüne kavuşturmaya yeter” dedi. İsrail'in kural tanımadığını vurgulayan Hayye, “İsrail'in uluslararası kanunlara riayet etmemesi, onu her şeye saldırır hale getirdi. Diplomatik dokunulmazlığa sahip olan milletvekillerini dahi tutukluyor” ifadelerini kullandı.
Doğu Kudüs'te yaşayan Filistinli Ali Ciddeh ise bugünkü problemin, “İsrail'in 2'nci Dünya Savaşı sırasında Yahudilerin başına gelenlerin bir benzerini Filistinlilere reva görmesi” olduğunu kaydetti. Ciddeh, “İsrail, Yahudilere yapılan katliamların benzerlerini bize karşı yapıyor. Avrupalılar, kendileri işlediği suçların bedelini Filistinliler ödediği için utanmalılar” ifadesini kullandı. Uluslararası toplumun Filistin meselesine yönelik takındığı çifte standardı da eleştiren Ciddeh, dünya kamuoyuna, “Filistin meselesine yönelik adil bir yaklaşım sergilenmesinin zamanı geldi. Madalyonun iki yüzüne de bakılması lazım,” diye seslendi.
Adolf Hitler liderliğindeki Nazi Partisi'nin yönettiği Nazi Almanyası döneminde, işgal edilen sınırlar içerisindeki yaklaşık 11 milyon kişinin sistemli bir şekilde öldürüldükleri katliama “Yahudi Soykırımı” ya da yakarak toplu katletme anlamına gelen “Holokost” adı veriliyor.Almanya ve Nazilerin işgal ettiği sınırlar içerisindeki 40 binin üzerindeki bir tesis ağı, Yahudi ve diğer kurbanları; toplamak, hapsetmek ve öldürmek için kullanıldı.
Filistinliler, 14 Mayıs 1948'de İsrail'in, işgal ettiği Filistin topraklarında bağımsızlığını ilan etmesinden sonra Filistin nüfusunun yarıdan fazlası (957 bin kişi) vatanını terk etmek zorunda kalarak sığınmacı konumuna düştü. Filistinlileri zorunlu göçe tabi tutulması nedeniyle 15 Mayıs'ı Nakba (Büyük Felaket) olarak anıyor. Filistin Merkezi İstatistik Bürosu'nun verilerine göre, tarihi Filistin topraklarının yüzde 85'i bugün İsrail kontrolü altında. Filistin halkı ise topraklarının ancak yüzde 15'ini kullanabiliyor. İsrail, 1967 yılında işgal ettiği Doğu Kudüs ve Batı Şeria'da da Yahudi yerleşim yeri inşaatlarına devam ediyor.
İslami Cihad Hareketi yetkililerinden Ahmed Mudellel ise Filistinli tutuklular meselesinin, tüm dünyanın sorumluluğunda olduğunu söyledi. “Direnişin, tüm seçeneklerinin aktifleştirilmesi gerekiyor. Silahımız esirlerimiz özgürleşinceye kadar inmeyecek.” dedi. İsrail'in şiddetten başka bir politikadan anlamadığını savunan Mudellel, Uluslararası Kızılhaç Örgütü'nden İsrail'e Filistinli tutuklulara yönelik işlediği suçları durdurması için baskı yapmasını istedi.