Mısır mahkemesi, idam konusunda görüş için dosyaları müftülüğe gönderilen demokratik bir seçimle göreve gelen ilk Cumhurbaşkanı olan Muhammed Mursi ve 121 İhvan yöneticisi hakkındaki kesin kararını açıkladı. Dünya liderlerini harekete geçirmeye çalışan tüm çağrılar cevapsız kalırken, Abdulfettah es-Sisi'nin kukla mahkemesi, tarihe kanlı harflerle yazılacak bir karara imza attı. 2013'te darbeyle görevinden uzaklaştırılan Mursi hakkında “casusluk" davasında müebbet hapis (25 yıl) cezası veren Mısır mahkemesi, kamuoyunda “hapishaneler baskını" olarak bilinen ikinci bir davada ise Mursi'nin de aralarında bulunduğu 100 kişiyi idama mahkum etti.
Söz konusu davada Mursi, Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan) Rehberlik Konseyi Başkanı Muhammed Bedii, İhvan Rehberlik Konseyi Yardımcısı Reşad el-Beyumi, Hürriyet ve Adalet Partisi (HAP) Genel Başkanı Muhammed Saad el-Katatni, İhvan'ın ileri gelenlerinden İsam el-Aryan ve gıyaben yargılanan Dünya Müslüman Alimler Birliği Başkanı Yusuf el-Kardavi ile Mursi dönemi Enformasyon Bakanı Salah Abdulmaksud'un yer aldığı yaklaşık 100 kişinin idamına hükmeden mahkeme, aynı davada İhvan'ın lider kadrosundan Muhammed el-Biltaci, Subhi Salih ve Saad el-Huseyni'nin de aralarında bulunduğu 21 sanığa müebbet, 8 sanığa ise 2 yıl hapis cezası verdi. İdamına hükmedilenlerden 94'ü gıyaben yargılanıyordu.
Hakim Şaban Şami'nin yönettiği mahkeme, dün karara bağladığı “casusluk" davasında ise HAP Genel Sekreteri Biltaci, İhvan Rehberlik Konseyi Başkan Yardımcısı Hayrat Şatır ile Cumhurbaşkanlığı Sekreteri Ahmed Abdulati'nin de aralarında bulunduğu 16 kişinin idamına, Mursi ve İhvan Rehberlik Konseyi Başkanı Bedii'nin de yer aldığı 17 kişinin ise müebbet hapsine hükmetti. Söz
konusu iki davada da kararın temyiz yolunun açık olduğu belirtildi.
2013'te Rabia Meydanı'nda keskin nişancılar tarafından öldürülen Esma Biltaci'nin babası olan Muhammed Biltaci de idama mahkum edilenler arasında. Al Jazeera Türk'e konuşan Biltaci'nin oğlu Ammar Biltaci, daha önce de babasına 170 yıldan fazla hapis cezası verildiğini belirtirken, “Karar babamın Mübarek rejimine karşı yaptıklarına, onun devrim sürecindeki rolüne, yolsuzluğa karşı direnişine, Mısırlı insanların öldürülmesine karşı bir intikam" dedi. Muhammed Biltaci, öldürülen kızının arkasından yazdığı mektupta, “Sevgili kızım ve değerli öğretmenim. Sana elveda demiyorum bilakis yarın görüşmek üzere" ifadelerini kullanmıştı.
MMısır'ın seçilmiş Cumhurbaşkanı Mursi'ye verilen idam kararlarına uluslar aracı caimanın tepkileri oldukça cılız kaldı. Uluslar arası kuruluşlar ve ülkelerin başkentlerinden alt kademe diplomatların ağzından klasik 'kınama' ve 'kaygılıyız' mesajları verildi. Beyaz Saray Sözcüsü Josh Earnest, 'siyasi motivasyonlu kararlardan' derin rahatsızlık duyduklarını söyledi. İngiliz, "Mursi ve 100'den fazla kişiye verilen idam cezasından derin endişe duymaktadır" açıklamasını yaptı. Almanya ve Fransa başta olmak üzere diğer ülkeden de hiç ses çıkmadı. BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun ve Uluslararası Af Örgütü ise hiç bir bağlayıcılığı olmayan bir çağrılar yaptı. Ban Ki-mun "Kararlar uygularmasın" derken, Af Örgütü, 'Mursi ve arkadaşlarının serbest bırakılmasını istedi. En tuhaf tepki ise Ürdün'den geldi. Ürdün Hükümet Sözcüsü Momeni, idam cezasını "Mısır'ın iç siyaseti" olarak değerlendirdi.
Davaya bakan hakim Şaban Şami, 2013'te darbenin yaşandığı 3 Temmuz olaylarını 'devrim' olarak nitelendirdi. Ordunun da bu devrime destek verdiğini söyleyen hakim, “3 Temmuz devriminin Mursi'nin cumhurbaşkanı sıfatını yok ettiğini” savundu. Şubat ayındaki duruşma sırasında Mursi, hakim Şami'ye tarihe geçecek bir cevap vermişti. Şami duruşmada, “Mısır'daki demir bilyeler ve bombalar neyin nesi” diye sordu. Sanıkların bulunduğu kafesten konuşan Mursi ise “Şimdi insanları öldüren, Rabiatul Adeviyye Meydanı'nda öldürenle aynı” ifadesini kullanmıştı.
Ülkede “Vadi'n-Natrun Hapishanesi Olayı” olarak da bilinen “hapishaneler baskını” davasında, 102'si firari 129 sanık, 25 Ocak 2011'de Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in devrilmesiyle sonuçlanan halk ayaklanmasında, “11 hapishane ve karakola saldırarak, 3 subayı kaçırmakla” suçlanıyor. İlk duruşması 28 Ocak 2014'te yapılan davada, Mursi ve diğer sanıkların Ocak 2011'deki devrim sırasında “Gazze'den sızan yüzlerce kişi tarafından pek çok hapishaneye baskın düzenlenerek Vadi'n-Natrun Hapishanesi'nden kaçtığı iddia ediliyor.
“Casusluk” davasında ise devrimin ardından Cumhurbaşkanı seçilen Mursi ve 35 kişi, “Devletin çıkarlarına zarar vermek amacıyla Hamas, Lübnan'daki Hizbullah örgütü, İran Devrim Muhafızları'yla suç amaçlı iş birliği ve casusluk yaptıkları” öne sürülüyor. Sanıklar ayrıca Mısır Bakanlar Kurulu'nun Aralık 2013'teki İhvan'ı “terör örgütü” olarak ilan etme kararına binaen “terör örgütüne mensup olmakla” da suçlanıyor. Kahire Ceza Mahkemesi, toplam 166 sanıklı davaların 16 Mayıs'taki duruşmasında, Mursi'nin de aralarında bulunduğu 122 kişinin dosyalarını, “idam kararıyla ilgili görüş için” müftülüğe göndermişti. Mahkeme müftünün idamı onaylamaması durumunda dahi idama hükmedebiliyor.
Cumhurbaşkanı Mursi, “hapishaneler baskını” ve “casus”luk davalarının dışında 3 davada daha yargılanıyor. “İttihadiye olayları” adıyla tanınan davada 20 yıl hapis cezasını almıştı. Mursi'nin yargılanmasının devam ettiği 'Katar çıkarına istihbarat sağlama' ve 'Yargıya hakaret' suçlamalarıyla açılan davalar henüz sonuca bağlanmadı.
