Yıldırım, yaptığı yazılı açıklamada, İsrail yönetiminin Mescid-i Aksa üzerinde oynadığı oyunların son dönemde yoğunlaştığını, işgal ve sindirme politikalarının Yahudi fanatik gruplar eliyle bizzat devlet politikası olarak yürütüldüğünü belirtti.
Mescid-i Aksa'ya yönelik güvenlik birimlerinin koruması altında Yahudi fanatik grupların gerçekleştirdiği işgal ile Müslümanların Mescid-i Aksa ve çevresine yaklaşmalarının engellenmesini tehlikeli bir sürecin adımları olarak değerlendiren Yıldırım, şunları kaydetti:
"Filistin'in tamamında olduğu gibi özellikle Kudüs ve Mescid-i Aksa üzerinde yürütülen Yahudileştirme politikaları, İsrail'in uluslararası hukuku çiğnemesi anlamını taşımaktadır ki bu hiçbir şekilde kabul edilemez. Mescid-i Aksa Müslümanların haremidir ve haremimizin izzeti ve onuru sonuna kadar korunmalıdır. Biz, Yahudilerin inançlarına nasıl saygı gösteriyorsak, onlar da bizlerin inançlarına ve ibadethanelerine aynı saygıyı göstermek zorundadır. Bilinçli bir politikanın ürünü olan katliam, sindirme, yeni yerleşim yerleri açma, Kudüs'ü Yahudileştirme ve işgal politikaları hiçbir şekilde kabul edilemez ve edilmeyecektir. Kudüs, Müslümanların kutsalı ve Filistin devletinin ebedi başkentidir. Uluslararası toplum, yaşananlara gözlerini, kulaklarını kapatsa da bizler yapılan zulmü her zeminde haykırmaya devam edeceğiz. İsrail uyguladığı politikalarla sadece Filistin halkına değil, Yahudi halkına da zarar vermektedir. İsrail Cumhurbaşkanı Rivlin, 'İsrail toplumumun hasta olduğu'na dair bir tespitte bulunmuştur. Bu doğru bir yaklaşımdır. İsrail toplumunu saran bu hastalıklı ruh halinin ana müsebbibi, Siyonist ideolojidir. Rivlin, Cumhurbaşkanı olarak devlet politikalarını sorgulamalı ve İsrail'in faşist yaklaşımlarından ve terör üreten politikalarından bir an önce vazgeçmesini sağlamalı. İsrail, uluslararası toplumun uyarılarını dikkate alarak Mesid-i Aksa ve Kudüs üzerindeki politikalarından vazgeçmeli."
