|

1 milyon kişiye iş

İstihdam; son yıllarda hakkı yenmeyecek ölçüde artarken genç ve dinamik nüfus içinde işgücüne katılım dolu dizgin devam ediyor. Türkiye'deki istihdam artış oranı birçok ülkeyi sollamış durumda. 2014-2015 Ocak dönemleri arasında ek 1,5 milyona yakın kişi iş talep ederken, 1 milyon civarı yeni istihdam oluşturuldu.

Yeni Şafak ve
04:00 - 22/04/2015 Çarşamba
Güncelleme: 22:37 - 24/04/2015 Cuma
Yeni Şafak

Gazetemizde neredeyse 8 ayını dolduran köşemizde, Türkiye ekonomisini hem iç hem de dış dinamikleri göz önüne alarak değerlendirme amacına hizmet etme gayreti var. Bu niyetle sanayiden teknolojiye, işsizlikten enerjiye, ABD'den Çin'e, karmaşık denklemin içindeki değişkenleri gözlemleyerek geçmişten yarına bir görünüm çizmeye çalışan köşemiz, bugün itibariyle kısa süreliğine bir günlük ekonomi serüvenine çıkıyor.



AMACIMIZ SORULARI YANITLAMAK


Çıkış noktası ise, ülkenin geleceğinde en kritik parametrelerden olan ekonomiyi, dış olumsuzlukların da yansımalarıyla dolu şu hassas dönemde bir bütün olarak okumak gerekliliği.


Bu noktada, ekonominin beklentilerle şekillendiğini bir defa daha tekrarlamakta mahzur görmüyorum. Buna bağlı olarak da, akıllarda oluşan sorulara cevap vermek oldukça mühim. Nitekim bireylerden firmalara her aktör için günlük hayatın en temel bileşeni olan ekonominin ne halde olup nereye gittiğini bilmek, toplumumuzun en doğal hakkı…





DETAYLARA İNECEĞİZ


İşte bu ciddi ihtiyaçtan yola çıkarak, gazetemiz Yeni Şafak önemli bir girişime imza atıyor ve ekonomi sayfalarında günlerce sürecek bir analiz dizisine başlıyor.


Soluğum yettiğince yazılarımla eşlik edeceğim bu dizide; dövizden enflasyona, istihdamdan ihracata, ekonominin tüm detaylarına olabildiğince inmeyi amaçlıyoruz.



RESMİ HER RENGİYLE ÇİZECEĞİZ


Her gün bir konuyu ele alarak ekonominin bütününe dair bir tablo çizecek olan çalışmamız, seçkin akademisyenlerden, uzmanlardan ve iş adamlarından alacağımız değerlendirmelerden beslenecek. Zira farklı pencerelerden bakmak ve ortak bir akıl yürütmek, işin püf noktası.Bugün merhaba dediğimiz dizimizin, Türkiye ekonomisinin resmini eğrisiyle doğrusuyla ve her rengiyle çizerek, ihtiyacımız olan sıçrama için önümüzdeki yola ışık tutmasını arzu ediyoruz.



Dizimize, yaşamlara en çok dokunan unsur olan “işsizlik" sorunuyla başlıyoruz. Köşemizde zaman zaman sorguladığımız bu problem, son veriler bağlamında bir hoşnutsuzluk yaratmış durumda. Nitekim açıklanan %11,3'lük Ocak oranı dikkat çekiyor. Öyleyse, perde arkasına bakmak gerek.



Öncelikle altını çizelim: İşsizlik yükselişte ancak istihdam da var gücüyle tırmanıyor. Bakın; 2015 Ocak döneminde istihdam edilenlerin sayısı bir önceki yılın aynı dönemine göre 998 bin kişi arttı. Az buz değil, ciddi bir artış! Fakat ne oldu da, işsizlik oranı 1 puan yükseldi derseniz; cevap burada: Bu dönemde işgücü, hanesine 1 milyon 452 bin kişi ekledi.






2014'TE İŞGÜCÜ 1.5 MİLYON KİŞİ ARTTI


Kabaca ifade edersek; 2014-2015 Ocak dönemleri arasında, ek 1,5 milyona yakın kişi iş talep ederken, 1 milyon civarı yeni istihdam yaratıldı. Bu görünüm, geride bıraktığımız 2014 senesindeki eğilimin devamı niteliğinde… Zira o dönemde de, gerek istihdam gerekse işgücü, milyonla ifade edilebilecek ciddi artışlar kaydetti. 4 katımızı aşan nüfusa sahip Euro Bölgesi'nde ise aynı yıl sadece 220 bin kişinin işgücüne katıldığını söylersem, bizdeki dinamizmi bir çırpıda özetler sanırım.



İstihdamla işgücü yarış halinde


O halde, tablo net: İstihdam artışı kendini katlayarak ilerliyor ancak “ben de çalışacağım" diyenlerin sayısı da almış başını gidiyor. Dolayısıyla, emek piyasasının hem arz hem de talep kanatlarında azımsanmayacak artışlardan bahsediyoruz. İstihdam ve işgücü adeta yarışıyor.



Öte yandan Ocak rakamlarına, bir önceki aya kıyasla (mevsimsellikten arındırarak) bakarsak;


İşsizlik oranı %10,3'e geriledi ve işsiz sayısında düşüş var.


İstihdam ise son 10 ayın en yüksek artış hızını yaşadı ve 156 bin kişi arttı. Artışın 83.000'i sanayi sektöründen geldi.


Bu verilerden ana mesaj çıkaralım derseniz de, şöyle özetleyeyim:


İşsizlik oranını son aylarda mevsimsel faktörler tetiklemiş durumda. Önümüzdeki aylarda bu etkilerin kalkmasıyla birlikte bir düzelme gelebilir.



EK ÇÖZÜMLER GEREKLİ


İstihdam, son yıllarda hakkı yenmeyecek ölçüde artıyor ancak işgücüne katılım doymuyor ve daha çok imkân talep ediyor. Zira dinamik nüfusumuz yerinde durmuyor.



O halde, ne iş yaratan ekonomimize ne de aktif nüfusumuza haksızlık etmemek gerektiğini anlayarak, yine şu sonuca varıyoruz:


Bu denli hareketli olan emek piyasamızı iyileştirmek için ek çözümlere ihtiyacımız var. Bunlardan biri hiç şüphesiz ekonominin hızlanmasıyken, bir diğeri ise yapısal reformlara gitmek… Özellikle genç ve kadın istihdamına ilişkin çalışmaların artmasına ihtiyacımız var.



Bildiğiniz gibi, gerek dönüşüm programı çerçevesinde, gerekse açıklanan son teşvik paketinde bu hususlara belli başlı vurgular yapıldı. Buna bağlı olarak da istihdamın, seçim dönemini atlatır atlatmaz üzerine yoğunlaşacak önceliklerden olmasını bekliyoruz.


Yeter ki istikrar ve kararlılığımız devam etsin.




Kadınların katılımı özendirilmeli


Türkiye'nin özellikle 2000'li yıllardan itibaren uyguladığı istihdam politikalarını değerlendiren Mehmet Hüseyin Bilgin ile işsizliği konuştuk.




rtan işsizlik oranlarını nasıl yorumluyorsunuz?

2000'lerdeki gelişmelerden, Türkiye'de yüzde 9 civarı bir işsizliğin yapısal olduğu ve sadece büyümeyle çözülemeyeceği gibi bir sonuç çıkarmak mümkün. Yüzde 9'un üzerindeki işsizlik oranının ise büyümeyle ilişkili olduğu söylenebilir. Son yıllarda tarımsal istihdamda gözlenen çözülmenin de işsizlik artışında etkili olduğunu söylemeliyiz.



Kadın istihdamıyla ilgili neler yapıldı ve yapılmalı?

Kadınların işgücüne katılma oranının artmasının da, işsizlik artışında etkili olduğu söylenebilir. Sadece son bir yılda kadınların işgücüne katılma oranında yüzde 2,3 puan artış söz konusu. Artışın önümüzdeki yıllarda da devam edeceği anlaşılıyor. Bunda, kadın istihdamına yönelik teşvikler yanında, okullaşma oranı ile şehirleşmedeki artışın da önemli etkileri var. Türkiye'de kadınların işgücüne katılma oranları düşük ve gelişmiş ülkeler ile OECD ortalamalarının çok gerisinde. Part-time ve benzeri geçici istihdam biçimleri ve bazı teşviklerle kadınların istihdama daha fazla katılmasını sağlamak şart.



Mesleki ve teknik eğitime öncelik


Önümüzdeki dönemde işsizliğin aşağı çekilmesi ve bunun kalıcı olarak sağlanması için ne tür reformlar gerekir?

Yapısal işsizliği sadece ekonomik büyümeyle çözmek pek mümkün görünmüyor. Türkiye'nin 2002-2007 dönemindeki büyüme performansı ve işsizliğin seyri, çözümü başka yerlerde de aramamız gerektiğini gösteriyor. Türkiye, emek piyasası açısından katı bir yapıya sahip ve bu yapının esnekleştirilmesi ve 'istihdam dostu' hale getirilmesi bu anlamda önemli. Hem 1990'lı yıllarda, hem de küresel kriz sonrası dönemde emek piyasasında reform yapmayı başarmış ülkeler var. Aktif emek piyasası politikaları ve mesleki-teknik eğitime ağırlık vermenin de işsizliğin çözümüne katkı yapacağı açık.


Öte yandan, her yıl işgücüne 1 milyon civarında kişinin katıldığı dikkate alındığında, işsizliğin daha da artmaması için büyümenin de önemli olduğunu belirtmeliyiz.



Özel sektöre düşen görevler var


Gençlerin önemli bir bölümü kamuda istihdam için yoğun talep gösteriyor. Kamu istihdamı dengesinin nasıl sağlanması gerekir?

Yüksek işsizlik oranlarına sahip birçok ülkede kamu istihdamının işsizlikle mücadelede yaygın kullanılan araçlardan biri olduğu anlaşılıyor. Ancak sadece kamu istihdamıyla işsizliği çözmek imkânsız. İşsizlikle mücadelede özel sektöre de büyük iş düşüyor. Özel sektör ile iş dünyası sivil toplum kuruluşları, ihtiyaç duydukları işgücünün yetiştirilmesi için eğitim kurumlarıyla yakın ilişki içinde olmalı. Çeşitli mesleki-teknik eğitim faaliyetleri yanında uygulamaya dönük uzun dönemli staj imkânı ve benzeri yollarla özellikle gençlerin istihdamına katkı sağlayabilirler. Burada, TOBB ve TÜSİAD gibi kuruluşlara da büyük iş düştüğünü söylemek lazım. Özel sektörün bu tür girişimleri, genç işsizliğini azaltmada etkili olabilir.



Seçim sonrası dönemde ekonominin gidişatına ve işsizliğe dair beklentileriniz ne yönde?

Seçimlerden sonra siyasal istikrarda bir bozulma olmazsa, ekonominin yeniden canlanacağını düşünüyorum. Ekonomideki canlanmanın, işsizliğin yavaşlamadan kaynaklanan kısmını gidereceğini ve böylece işsizliğin yeniden yüzde 10'ların altına düşeceğini söylemek mümkün... Hükümetin yakın zamanda açıkladığı istihdam ve teşvik paketindeki uygulamaların da işsizliğin düşüşüne katkı sağlayacağı beklenebilir. Ancak emek piyasasında reform yapmadan ve eğitim sistemini emek piyasasıyla uyumlu bir şekilde dizayn etmeden, işsizliği yapısal olarak çözmek ve kalıcı olarak yüzde 8'lerin altına düşürmek pek mümkün görünmüyor.






Mevcut siyasi istikrarı etkileyecek bir tablo çıkmaz


Türkiye'nin genç ve dinamik nüfus yapısının potansiyelini vurgulayan BİM İcra Kurulu Üyesi ve CFO'su Haluk Dortluoğlu, hükümetin açıkladığı son teşvik paketinin önemine dikkat çekti.



Genç nüfus ve kadın nüfusa ilişkin istihdam olanaklarında gelişmeler yaşanıyor mu?

Ülkemizin çok genç bir nüfus yapısı var. Bu hem bir avantaj ama aynı zamanda da bir zorluk. Türkiye'de toplam iş gücü son yıllarda 500 bin ila 1 milyon kişi arasında artıyor. Durağan veya gerileyen bir ekonominiz olursa, bu yeni katılımlarla işsizlik rakamlarını her yıl katlanarak artması işten bile değildir. Türkiye ekonomisi ise, istikrarlı büyümesini sürdürerek, işsizlik oranının yüzde 9 – 10 seviyelerinde tutunmasını sağlıyor. Türkiye'de genç işsizlik oranı da örneğin AB ülkelerine kıyasla bir hayli düşük. Kadın istihdamı konusu ise ayrı bir konu… Türkiye'de son 20-30 yılda göç yoluyla şehirlerin nüfusu arttı. Daha önce esasen tarımda istihdam edilen kadın işgücü, şehir ortamında aynı ölçüde istihdam imkânını uzun süre bulamadı. Hükümetimizin istihdamı teşvik etme açısından çok yönlü politikaları olduğunu biliyorum.



Son açıklanan teşvik paketini nasıl değerlendirebiliriz?

Doğru kurgulanmış ve muhataplarının beklentilerini, motivasyonlarını yerli yerince dikkate alan teşvikler, önemli verimlilik artışlarıyla ve en nihayetinde bölgesel ve ulusal alanda ekonomik kalkınmayla sonuçlanır. Yanlış kurgulanmış teşvikler ise amaçladıkları gelişmenin tam tersine hizmet edebilirler. Açıklanan teşvik paketlerinin eski dönemlere kıyasla daha iyi düşünülmüş olduğunu ve ülkemizin her bölgesinin özel durumunun dikkate alındığını görüyoruz. Hükümet toplamda 7.5 milyar TL'lik bir teşvik paketi açıkladı. Bu katkı ekonominin daha da canlanmasına yardımcı olacaktır. Ek olarak toplam 120 bin kişinin toplum yararına sosyal fayda içeren işlere yönelik istihdamı söz konusu. Paketin istihdam artışına dair kalıcı müspet etkilerini ise, zaman içinde göreceğiz kuşkusuz.



Seçim sonrası ekonominin gidişatına dair beklentileriniz ne yönde?

Haziran 2015 milletvekili seçimlerinden mevcut siyasi istikrarı etkileyecek farklı bir tablo çıkacağına pek ihtimal vermiyorum. Önümüzdeki yıllarda Türkiye ekonomisinin mevcut büyüme çizgisini sürdürmesini ve izleyecek dönemde de nispeten daha güçlü bir dinamizm göstermesini bekliyorum.




#istihdam
#türkiye ekonomisi
#dinamik nüfus
9 yıl önce