2008’e kadarki IMF’li yıllarda yapılan hataların halen giderilemediğini belirten bürokratlar, “O tarihlerdeki düşük kur politikası enflasyonun düşmesinde faydalı oldu, ama imalat sanayiyi ve dış ticareti olumsuz etkiledi. O yüzden yüzde 10’lara varan cari açıklı dönemler başladı” ifadelerine yer verdiler.
Distribütör, ithalatçı ihracatçı sermayenin de TL’nin değersizleşmesinden hoşnut olmayacağına dikkat çeken kurmaylar, “Ürünleri ithal edip getirip Türkiye’de bir şeyler ekleyip ihraç eden kesim bunlar. Bunların çıkarları uluslararası sermaye çevreleriyle ortak. Bu kesimleri yurtdışından kimlerin manipüle ediyor bilinmesi lazım. MB’yi ‘ortaklık yapısında görünmeyen ortaklar mı yönlendiriyor’ sorusu da kafalarda oluşmuyor değil" yorumunu yaptılar.
Ortaklıkta hangi bankalar, hangi patronlar var. Bunların MB içinde istihdam ettiği adamları var mı?” diye soran kurmaylar şunları söyledi: “Herkes biliyor ki; MB 2001 krizi öncesinde özel bankaların hegemonyasında idi. Hepsinin MB’nin içinde adamları vardı. MB’nin ne yapacağını nasıl yapacağını bilirdi bu bankalar. ‘MB başkanı’nın kendi parasını kurtarma telaşına düştüğü bir yapıydı’ oradaki. Bu işlerin arka planında ‘bir çete var mı’ diye bakılmalı”
Bürokratlar, “-MB gerçekçi kur düzeyini sürdüreceği hedefi koymalı. Enflasyonla da orta vadede mücadele edeceğini hedeflemeli. Enflasyonda eski günlere dönülmeyecek durumda da olmamalıyız. Tıpkı Çin gibi davranmalıyız. Çin ülkesinde dolar kurunu yüksek; Yuan’ı değersiz tuttu. Türkiye de dahil dünya pazarlarını ucuz Çin malı piyasasına dönüştürdü. Bizim de yapmamız gereken TL’nin değersiz hale getirilmesidir” önerisinde bulundular.
Özel sektörün hareketli kur ve faizden dolayı yatırım yapmadığına dikkat çeken kurmaylar, “MB politika geliştirmiyor, enflasyon diyor onu da tutturamıyor. MB, rekabetçi kurda istikrarlı şekilde arkasında durursa, Türkiye ekonomisi uzun dönemde kurtulur. Bugünkü kafayla giderse, bugün böyle diyerek 3 ayda sonra kurlar devrilip durursa, Türkiye’de kimse yatırım yapmaz” tespiti yaptılar.