Türkiye'nin son zamanlarda dış ticarette yaşadığ başarılarda Hükümet kadar, sürekli yurtdışı ile temas halinde olan, yeni pazarlar bulmak için çaba harcayan işadamları da bulunuyor. Bu işadamlarından bir bölümü de AVRASYA İşadamları Derneği çatısı altında bulunuyor. 2003 yılında kurulan dernek Türkiye genelinde şubeleşmeye devam ediyor. Ticareti geniş açılı görüyorlar. Bir yandan mal alıp satarken, diğer yandan iş yaptıkları ülkelerde yatırımlara yöneliyorlar. Osmanlı'nın eskiden yaşadığı topraklardan çekilirken yanlış yaptığını, İngilizlerin eski sömürgeleri ile yaptığı anlaşmalara dikkat çekerek belirten Dernek Başkanı Ömer Faruk Başaran, dünyayı 200 şirket olarak gördüklerini belirtiyor. Bu nedenle hedefin de 200 şirketin bulunduğu kulvar olduğunu söylüyor... Başaran'ın İstanbul'un trafik sorunu ile ilgili de ilginç bir çözüm önerisi var...
İlgi alanımız sadece Avrasya değil, tüm dünya. Bugün Türkiye'nin geldiği noktada Avrasya'nın Türkiye'ye çok ciddi fırsatlar sunduğunu düşünüyorum. Türkiye ve Rusya. Yani Slav ve Türkler. Türkiye olarak tüm dünyada denge oluşturan unsurların içinde yer alır. Bu dengenin içerisinde olduğumuz takdirde biz de kendi dengemizi daha iyi koruyabiliriz. Ve daha iyi bir stratejik önem kazanabiliriz.
Bir terazinin iki tarafı gibi bu. Hep yatırım yapacaksınız, bunun mukabilinde alışverişde de bulunacaksınız. Dünyada 200 kadar irili ufaklı ülke var. Diğer tarafta da 200 kadar çok önemli şirket var. Bakıyorsunuz bu şirketlerin bütçesi, birçok devletin bütçesinden fazla. Yani birçok ülkeden daha güçlü şirketler görüyoruz. Yani artık dünyayı 200 ülke olarak değil de 200 şirket olarak görmeliyiz. Dolayısıyla o şirketlerle ilişki kurmalıyız. Bu 200 şirketin içinde yer alabiliyorsanız dünyada varsınız demektir. Mesela KOÇ. Buna ulaşmak için çabalıyor. TÜPRAŞ gibi ciddi yatırımlarla dünya ölçeğinde yer almaya çalışıyor.
Şunu söyleyebilirim; başlangıçta bir şey kazandırmıyor gibi görünebilir ama her şeyin alternatifinin olması iyidir. İslam ülkelerine bakıyorsunuz, dünya piyasasının %60'ı Ortadoğu'nun elinde. Ama böyle olmasına rağmen söz sahibi olamıyor. Dünyanın şu an en çok ihtiyaç duyduğu şey doğal kaynaklar. Bu kaynaklara sahip olanlar söz sahibi değil. Neden? Çünkü teşkilatlanma yok. İslam dünyasının böyle çalışmalar yapması, alternatifler sunması batı dünyasının yeri geldiğinde adaletli olması konusunda denge sağlayacaktır.
Biz aslında bir şeyi yanlış yapmışız Osmanlı coğrafyasından çekilirken; İngiliz de çekildi. Çekilirken 50 tane madde sayıyor; senin bağımsızlığını verdim. Ama ekonomik olarak benimle ilişki içerisinde olacaksın. Ben seni Yeni Zelanda olarak bırakıyorum ama sen bana oradaki hissemi vereceksin. Biz Türkiye olarak bunları yapamadık. Osmanlı imparatorluğu feci bir şekilde dağıldı.
İnşaat sektöründe hükümetin acilen teşvik edici önlemler alması gerektiğini belirten Başaran, “İşin ucu tıkanıklığa doğru gidiyor. Acilen hükümetin teşvik edici kararlarına ihtiyaç var. Bu sektörün önünü açmak lazım.” diyor. Tıkanmada lüks konut arzının etkisini ve TOKİ'nin planlamasını değerlendiren Ömer Başaran, “TOKİ dengeli bir şekilde yapıyor bu işi. Piramit sistemi yapıyor. Piramidin en üst noktasında yaptığı işlerden para kazanıyor. Piramidin altındaki işlerden de zarar ediyor belki. Ama piramit sanki terse dönmüş gibi görünüyor. Piramidin üst kısmında lüks konutlar yaygın gibi gözüküyor. TOKİ bu işte nemalandığı için piramidin tersini görüyoruz. Tabi bu bir denge meselesi. Zaman içinde bu dengenin kurulacağını ümid ediyorum. Yeni yol açacağım diyorsunuz; dünyanın her yerinde 4-5 katlı yollar var. Dolayısıyla bunu çözme imkanları var. Bunu çözecek imkân nedir? Boğaz Köprüsü'nün yanına bir köprü daha yapmak, hatta iki katlı yapmak. E-5'i de 3-4 katlı yol haline getirmek. Boğaz Köprüsü'nün yanına bir köprü daha yapıp ağır vasıtaların oradan seyretmesini sağlamak. Çok büyük istimlaklara gerek yok. Katlı yollar yapsınlar. Bunun çözümü bu.
