|

ihracatın gizli kahramanları

Son 11 ayda 144 milyar dolara ulaşan Türkiye ihracatına katkı sağlayanlardan biri de dış ticaret uzmanları. Temsil ettikleri firmalar aracılığıyla ayak basmadık ülke bırakmayan uzmanların tek amacı, ticareti artırarak, ürünlerimizi yeni pazarlara ulaştırmak.

04:00 - 22/12/2014 Pazartesi
Güncelleme: 12:26 - 22/12/2014 Pazartesi
Yeni Şafak

Orhan Orhun Ünal / Serbest Piyasa

Ocak kasım döneminde yüzde 4.4 artışla 144 milyar dolara ulaşan Türkiye’nin ihracatında dış ticaret uzmanlarının, sarf ettikleri emeğin katkısı büyük. ‘İhracatta tarihi zirve’, ‘Cumhuriyet rekoru’ gibi ihracat rakamlarını anlatan gazete manşetlerinde isimleri yer almasa da, temsil ettikleri firmalar aracılığıyla, ürünlerimizi pazarlamak ve iş bağlantıları için ayak basmadık ülke bırakmıyorlar. 

TİCARETİN ÖNCÜ KUVVETİ

Dış ticaretle ilgili bölüm mezunları ağırlıklı olsa da içlerinde alaylısı da var, mühendisi de. Aynı zamanda, kendilerini birer iletişim uzmanı olarak görüyorlar. Birçoğu ile Paris Sial Gıda Fuarı’nda tanıştığımız uzmanların hemen hepsi, uzun iş seyahatleri nedeniyle ailelerinden uzak kalmaktan şikayetçi. İhracatçıların gözü şimdiden 2015’e yönelmişken, ticaretin öncü kuvvetinin en azından birkaçının adını analım istedik.

İŞİN MUTFAĞI BİR BAŞKA

Çağrı Aydın, mühendis olmasına rağmen, işin mutfağını öğrenerek kariyerine başlamış. Aydın’ın macerası bu işe niyetlenenlere örnek olacak cinsten: “Zamanla fabrika müdürlüğüne kadar yükseldim. Plastik sektöründeki rekabetçi ortam, firmamızı yurt dışında arayışlara itti. Satın alma ve satış konusunda yurt dışı fuarları yakından takip etmeye başladım.”

YABANCI DİL VE VİZE EN              ÖNEMLİ SORUNUMUZ

 Çalıştığı firmada, iş yükünün yüzde 80’inin yurt dışı bağlantılı olduğunu anlatan Aydın, dış ticarette, yabancı dil bilen yetişmiş teknik eleman açığına ve vize sorununa işaret ediyor.  

  Çağrı Aydın, sıkça yurt dışına çıktıklarını, kalan zamanda da firmalarla sürekli iletişim içinde olduklarını söylüyor. Dış ticaretin teknik kısmını bir kenara bırakarak içten bir cevap veriyor: “Yurt dışında bana ait kısıtlı vakitte eşime ya da çocuğuma hediye bulmaya çalışıyorsunuz. Beraber zaman geçirememenin açığı bununla kapanırmış gibi hissediyor insan. Ama açık kapanmıyor, İstanbul’da aileyle daha yoğun vakit geçirerek kısmen telafi ediliyor. Bu his çok uzun sürmüyor çünkü yeni bir seyahat ya da iş günü başlıyor.”

Ülkenin ve iş dünyasının vitrini

İstanbul Ticaret Odası Başkanı İbrahim Çağlar, tüm dış ticaret uzmanlarına selamını ileterek söze başlıyor: “Ben, fuarları küresel vitrinler olarak görüyorum. Dünyanın her noktasında bugün Türk ürünleri kalitesiyle adından söz ettiriyor. Ama tek başına ürünü fuara götürüp sergilemek yetmez. Orada satış yapan insanların bilgisi ve tecrübesi de önemli. Bu kişiler, aynı zamanda ülkemizi, ürünlerimizi ve iş dünyasını da temsil ediyorlar. Dolayısıyla yeni iş ilişkileri kurulması için  gereken iletişim becerisi hayati role sahip.” 

Çağlar, İTO olarak hizmet kalitesini artırma gayretlerini şöyle anlatıyor: “İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde dış ticaret enstitümüzden, her yıl nitelikli insan kaynağı mezun ediliyor.  Oda olarak fuarlar konusunda çok deneyimliyiz. Her yıl ortalama 20’nin üzerinde fuar organizasyonunda yer alıyoruz. Türk Ürünleri Fuarları, milli katılım düzeyinde ürünlerimizi dünyaya açıyoruz. Bu mesleğe gönül vermiş arkadaşlar, gelsinler bu deneyimden yararlansınlar”.

Yatağımız uçak koltuğudur

Serdar Usman 18 yıldır Konya'da dış ticaret uzmanı olarak çalıştığını belirterek, mesleğin ayrıntıları hakkında bilgi veriyor:  “İhracat ve ithalat yapılırken üst yönetimin onayı alınmalı ve eksiksiz bir pazar araştırması yapılmalı. Bugün firmalarımızın büyük çoğunluğu en açık tabirle ‘Saldık Çayıra Mevla’m Kayıra’ anlayışıyla akıntıya doğru dış pazar bulacağına inanıyor. Her ürünün elbette bir alıcısı var. Ama her ülke o ürünün alıcısı değildir. Esas olan hedef ülkenin ekonomik durumundan, sosyal yaşantısına ve uygulanan vergi oranına kadar sayısız kritere bakılması gerekir.” 


MASA BAŞINDA DEĞİL ORADA OLMAK LAZIM

Hemen her ay bir ülkeye ticari amaçlı seyahatte bulunduğunu söyleyen Usman devam ediyor: “Dış ticaretçinin çoğu zaman yatağı uçak koltuğudur. Uykusunu uçakta alan kişi, sabah indiği ülkede mesaisine dört elle sarılır. Bu da başarının sırlarından biridir. Günümüzde zamanın değeri daha iyi anlaşıldığından özellikle dış ticaretçilerimiz tarafından gece uçuşları tercih edilmekte .” Serdar Usman, masa başında değil de olay mahallinde olmanın faydasını şöyle sıralıyor:  “Telefon ile tedarikçileri aradığınızda size fazla önem vermeyebilirler. Ancak başka bir coğrafyada karşılarına çıkarsanız, o ülkeye gelecek kadar kararlı olduğunuzu ve bu işi gerçekten yaptığınızı görecekler. Stant açmaya gücünüz yetmiyorsa, para harcamak istemiyorsanız katılımcı değil ziyaretçi olarak da  bulunmak bile isabetli olacaktır.”


12 saat ayaktayım Paris'i görmedim

Hamide Eğrilmez, bir içecek firmasında dış ticaret uzmanı olarak çalışıyor. Yeniliklere açık olmak ve sürekli piyasayı takip etmenin öneminden söz ediyor. Firmasının aldığı “Helal gıda”  sertifikasını  örnek göstererek, dış ticarette Ortadoğu’ya yönelik ihracatlarının bu sayede daha da arttığını söyledi. Eğrilmez, “Biz ülkenin ticaret elçileriyiz. Birçok kültüre ve geleneğe aşina olmak durumundasın” diyor . Eğrilmez yılın belki de 5 ayında fuarda olmanın anlamını paylaşıyor: “Uzun saatler ayakta durursunuz, iş görüşmeleri, anlaşmalar, 12 saati bulan koşturmaca düşünün. Mesela Sial’a geldik ama Paris’i daha göremedim. Ama işini sevmeye gör.”


Küresel nesil yola düşsün

Yine Sial fuarında Mehmet Gönenç ile konuşuyoruz, yeni mezun dış ticaret uzmanlarına sesleniyor: "İnternetin olanaklarından faydalansınlar. Girişimci olup, yılmasınlar. Bizim nesil ticaret lisesi mezunudur. Artık işler daha farklı. Mesela Sial'deki büyük üçüncü katılımcı ülkeyiz. Potansiyel var ama küresel dünyayı temsil edecek yeni nesil lazım." 


Şu sebepsiz yere akla gelmeler

Dur okuyucu, 'ekonomi haberidir, rakamdır' diyerek hemen çevirme sayfayı. Biz senin için Paris'e kadar gidip, ihracatçıları dinledik, kendimizi tutup kazançlarını bile sormadık. İşin doğrusu, İTO'nun basın gezisi sayesinde ulaştık oralara. Lakin, bir şeyi sevmeye gör, her yere yanında götürsün. Kilometrelerce ötede, Sen nehrinin ve aklının kenarında hep onunlasındır. İşte budur, 'Serbest Piyasa'nın bizim için anlamı. Basın kafilesi, akşam yemeğinde, biz haber için Paris sokaklarında. Laf aramızda, gözünü sevdiğim Aksaray’ı, birkaç saatte  5 ekonomi, 2 gündem, 17 istihbarat haberi çıkarırsın.


 


Türkiye'nin ihracatı 2002 yılında 36 milyar dolardan geçtiğimiz yıl 151 milyar dolara ulaştı. Coğrafyasında istikrarsızlık eksik olmayan Türkiye'nin ihracatı, küresel kriz döneminde bile 100 milyar doların üzerinde seyretti. 2012  ise, tüm zamanların rekoruna sahne oldu. Ocak kasım döneminde ise 144 milyar dolara ulaşırken gözler yıl sonu hedefinde.

#Paris Sial Gıda Fuarı
#Çağrı Aydın
#Hamide Eğrilmez
#İbrahim Çağlar
9 yıl önce