Serbest Piyasa / Orhan Orhun Ünal
Kadir Has Üniv. Yeni Medya Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Çiğdem Bozdağ , “İnternetten sağlanan reklam gelirleri de bir artış trendi içinde olsa da henüz yazılı basının gelirlerine denk gelecek kadar artmadı” diyor. Bozdağ, dünyada saygın bir uğraş olan internet haberciliğinin sansasyonel haberlere indirgenmesini eleştiriyor. Bozdağ ekliyor: “Gazeteciliğe ihtiyaç ortadan kaybolmuyor, aksine kaliteli gazetecilik ve haber etiği doğru yanlış bir bilgi bombardımanına tutulduğumuz internet çağında daha da önem kazanıyor.”
E-Marketer araştırmasına göre, yıl sonunda ülkemizdeki internet kullanıcı sayısı 45 milyona ulaşacak. 10 binin üzerinde internet haber sitesinde, 100 binden fazla çalışan olduğu tahmin edilirken, internet medyası meslek standartlarından yoksun olmaktan şikayetçi. Vergi ödemeden ve denetime tabi olmadan yayın yapan binlerce site, internet habercisi olarak kendini tanıtıyor ve reklam geliri elde etmeye çalışıyor. Sektör temsilcileri, özellikle piyasadaki bu düzensizlik halinden şikayetçi.
Rakamlar da sektöre olan ilgiyi kanıtlar nitelikte, AB Türkiye, 2014 yıl ilk 6 ay verilerinde, dijital reklam yatırımları, yüzde 20.1 büyüyerek 650 milyon TL’ye ulaştığı bilgisine yer verildi. Ayrıca, araştırmaya göre bir kullanıcı, 2.3 saniyede ilgili sitenin içeriğine ulaşamazsa onu kapatıp başka bir siteye geçiyor. Bu nedenle, sektör hız baskısından ve bunun haber kalitesini düşürmesinden şikayetçi. Yani kural: "En önce haberi yayınla sonra doğrularsın." Bunun yanında internet gazetelerinin sosyal medyayı etkin kullanmaları önemli.
Hatay MKÜ “İnternet Gazeteciliği ve Yayıncılığı” bölümü ilk mezunlarından ve internet habercisi Muhammet Fatih Gediman meraklısına mesleği şöyle açıklıyor: “Kesinlikle her sabah gündem toplantısına oturan, saatlerce ne haber yapsak diye düşünen klasik gazeteci değil. Haber refleksi ve bilgisi önemli." Gediman, internet gazeteciliğinin piyasada aslında karaborsa olduğunu belirtiyor. Gediman, “Sektörü, gazetelerde iş bulamayan haberciler (haber yazabildiği için) ve hasbelkader bir internet blogunda çalışanlar (internetten anladığı için) besliyor. Fakat böyle mi olmalı?” diye sorup bakın nasıl cevaplıyor: “Hal böyle olunca insanlar ‘Sizin işten bana da ayarlasana’ gibi bir noktada bize yaklaşıyor ki bu hem bizlerin emeğini silip süpüren hem de medyaya yön veren kaynağı değersizleştiren bir durumu beraberinde getiriyor.”
Fatih Gediman, çalışanların basın toplantılarında, resmi gezilerde yok sayıldığını paylaşıyor. Gediman, “Seo dediğimiz aramalarda üstlere çıkmayı mümkün kılan çalışmalar hile ve hurdayı da beraberinde getiriyor” sözleriyle sorunları anlatıyor. Sitelerin tıklanma oranlarına göre güzel paralar kazanabildiğini belirten Gediman, “Tek sorun ajanslar. Reklam ajanslarında bizim gördüğümüz şey hak eden yani çok tıklanan şirketlerden çok daha fazla komisyon veren müşterilerle çalışmaları” diyor.
'Çok şaşıracaksınız çok!' 'Öyle bir söz söyledi ki', başlıklarına inat birçoğu bakın ne diyor: "Haberlerin vatandaşa etkisi düşünülmüyor. Meslek örgütü kurulabilir, Yoksa yanlış bir haber sektöre ait tüm doğruları götürür." Yavaşlayıp, sakince, "Kes-kopyala işi olarak algılanmasın. Yasal düzenleme şart" diye ekliyorlar. 'Türkiye bu konuda biraz geç kaldı' sözünü de acilen manşete çekiyorlar. Cemal Süreya'dan bir son dakika cevabı sayfayı kapatsın "...ama her şey geç gelmiyor mu yurdumuza."